Pasta

16 2 0
                                    


İçeriye girdiğinde masanın üstünde uğur böcekli küçük bir pastayla karşılaştı.

Atalay kendi sandalyesinde oturmuş okuduğu kitabın kapağından göz ucuyla Deha'ya bakıyordu.

-Tebrik ederim bir haftanı doldurdun, dedi.

Deha bir pastaya bir de ona bakmayan Atalay'a baktı. Hemen hızlıca yerine oturdu.

-Teşekkür ederim, diyerek gülümsedikten sonra pasta bana mı, diye sordu.

-Senin masan da durduğuna göre başka kime olabilir, diye cevap verdi Atalay.

-İşe gelmeden önce pastaneye uğradım son bir tane kaldığı için adam zorla satmaya çalıştı. Aslında almayacaktım ama çok fazla ısrar edince peşimi bıraksın diye almak zorunda kaldım. Ben de geceleri sağlığıma dikkat ettiğim için şekerli besin tüketmediğimden sana vermek istedim belki yersin, diye uzunca açıklamaya çalıştı kendisini.

-Çok teşekkür ederim, diyerek pekte tatlı sevmemesine rağmen önünde duran bu suratı çirkin çizilmiş uğur böcekli pastayı yemeye koyuldu. Pasta o kadar bayatlamıştı ki, Deha hayatında daha önce bu kadar kötü bir şey yemediğini pastayı yerken anladı. Ayıp olmasın diye tüm pastayı bitirdikten sonra tezgâhta duran sıcak suyu kupasına koyup poşet çay attı.

-Poşet çay kullanacağına demlediğim çaydan içsene. Daha yeni demledim. Taptaze mis gibi Karadeniz çayı dururken o sağlıksız tadı olmayan poşet çayları içme, dedi. Deha gülümseyerek bir dahaki sefere öyle yaparım, diye karşılık verdi.

-Bir günlük tatil sana yaramış, dinlenmiş duruyorsun, diye konu açtı Atalay.

Deha içinden, ya ne demezsin adam akıllı sikişemeyen birinin iğrenç dudaklarını öpmek zorunda kalan bana tatil çok yaramıştır diye, geçirdi. Ama Atalay'a bakıp

-İlk haftanın yorgunluğunu geride bıraktım. Üstelik işime de alışmaya başladım, diye yanıtlayarak gülümsedi.

-Kusura bakma ben ilk günden topuklaya topuklaya kaçacağını düşünmüştüm. Senin hakkında ön yargılı davranmışım gerçekten bir haftanın sonunda işe devam edeceğini düşünmezdim. Konuşkan birisine benziyorsun 6 gecedir burada sıkılmadan durabildiğine göre oldukça sabırlısın, dedi.

Deha sonunda iş arkadaşıyla iletişim kurmayı başardığına çok mutlu olmuştu. Heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı.

-Yok, ne kusuru. Dışarıdan biraz güçsüz durduğum için insanlar benim hakkımda her zaman öyle düşünür. Alışkınım ben bu duruma ama çok konuştuğumu nasıl fark ettiğini anlayamadım.

Atalay ilk defa Deha'ya bakarak gülümsedi.

-Her gece canının sıkıldığı o kadar belli oluyordu ki konuşmak istediğin, sohbet etmek istediğin her tavrından anlaşılıyordu, dedi.

-Madem konuşmak istediğimi anladın neden benimle hiç sohbet etmedin, diye sordu. Son kurduğu cümle çok tripli bir şekilde ağzından çıkmıştı. Cümleyi kurduktan sonra pişman oldu. Çok mu ileriye gittim, diye düşündü. Adam beni daha yeni kendine muhatap almışken hemen cıvıtmaya başladım, diye kendi kendisine kızdı. Atalay'da böyle dürüstçe bir soru beklemiyordu.

-Dediğim gibi ilk geceden işi bırakacağını düşündüğümden yakınlık kurmak istemedim.

-Şimdi yakınlık kuracağını mı söylüyorsun, diye sordu Deha.

Atalay önce cevap vermedi. Ne diyeceğini de bilmiyordu. Sustu, sustu ve sonunda,

-Çay dolduracağım kendime sen de içmek ister misin, diye sordu. 


Merhaba arkadaşlar,

Öncelikle kurban bayramınız kutlu olsun. Sevdiklerinizle beraber nice güzel bayramlar geçirmeniz dileğiyle. 

Sizleri seviyorum.❤

İkinci olarak diğer bölümü biraz kısa tutacaktım ama Deha'nın abisi Yekta'nın aşk hayatından bahsettiğim bölümü de sonraki bölüme ekledim haberiniz olsun. 

YUVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin