Abisinin kapısını çalmaktan nefret ederdi. Çünkü abisi onun kapısını çalmadan istediği zaman islediği şekilde odasına dalar, kardeşine hesap vermezdi. Aralarında tam 13 yaş olması yetmezmiş gibi abisi babasından da baskındı. Şirkette onun ve yengesinin sözü geçer, en son kararları ikisi verirdi. Yönetim kurulunda onun ve babasının adı sadece göstermelik dururdu. Kapının önünde durdu ferah olan ağızını sıkıca kapatıp burnundan derin bir nefes alarak ağzından bıraktı. Üç kere tıklatıp gir denilmesini beklemeden içeriye girdi.
-Çık dışarı ve gir dememi bekle, cevabını alıp sessizce kapıyı dışarıdan tekrar kapadı. Tekrardan derin bir nefes alıp bıraktı. Tekrardan üç kere kapıyı çaldı. Üç saniye sonra tok bir ses gir diye seslendi. Yine yavaş bir şekilde kapıyı açtı. Abisi otur demeden oturması yasak olduğundan ayakta ellerini önüne bağlayarak konuşmasını bekledi.
-Otur, emrini alınca dizlerini kırıp dik bir şekilde oturdu.
-Benim yanına uğramamı emretmişsin, diye ürkek bir şekilde lafa girdi.
Abisi masada duran kâğıtları incelerken kafasını kaldırmadan konuşmaya başladı.
-Cezanı belirledik.
-Daha demin babamla konuştum ne ara karar verdiniz, diye merakla sordu.
-Ne zaman karar verdiysek verdik, sana ne bundan, sen kim oluyorsun da bizi sorguluyorsun, diyerek sakin bir şekilde başını kaldırmadan cevap verdi kardeşine.
-Bak Deha, yaptığın hatanın bize nelere mal olduğunu bilmeyecek kadar cahil ve deneyimsizsin. Hata yapmanın suçlusu sen değil, bu işi senin yapmanı isteyen babam olduğunu da biliyorsundur, diyerek alaycı bir şekilde gülümsedi.
-Kim senin gibi tecrübesiz ve beceriksiz birine böyle bir sorumluluk yükler ki. Babam da benden habersiz bir iş çevirmeye kalktı ve bak ne oldu. Anlaşılan siz ikinize sorumluluk vermemek gerekiyormuş. Sen de tıpkı babama çektiğinden bu büyük işlerin altından kalkamadın. Tanrıya şükür ki ben annemin oğlu oldum da hem sizi hem de bu şirketi yönetebiliyorum. Yoksa siz ikinize kalsa burası çoktan batmıştı.
Deha abisinin onu sürekli hor görmesine, aşağılamasına, üsten bakmasına alışıktı. Bu tavırlarını aşalı uzun süre olmuştu ama bu sefer dinleyecek takati yoktu. Hem başı kendi suçu olmamasına rağmen belaya girmiş hem de bu bela yüzünden cezalandırılmakla son bulacaktı. Ağzını açıp konuşası bile gelmiyordu. Abisinin cümlesi bittikten sonra ayağa kalktı. Abisi, Deha'nın yanına gelip önünde durdu.
-Neden bana cevap vermiyorsun, diyerek sert bir tokat attı. Canı yanan ve beklemediği bir anda dayak yiyen Deha eliyle kızaran yanağını bastırdı.
-Haklı olduğundan sessiz kaldım, diyerek kendi duygularını bastırmaya çalıştı.
-Ben de biliyorum haklı olduğumu ama yine de bana haklısın diyeceksin. Senin karşında saksı yok koskocaman abin var. Sana defalarca bana saygısızlık yapma diye uyardım. Anlaşılan sen de dayak arsızlığı var şamarımı yemeden kendine gelemiyorsun, diyerek yerine oturup masasındaki belgelerle ilgilenemeye devam etti.
Selam arkadaşlarrrr
Havalar çok sıcak umarım serinlemenin yollarını bulmuşsunuzdur ve keyfiniz yerindedir.
🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUVA
Художественная прозаDeha yaptığı hatadan dolayı cezalandırılıp şirketin en üst kademesinden en alt kademelerinden biri olarak söylenen göreve yerleştirilir. En büyük fabrikalarından birisinin güvenliği olarak çalışmaya başlayan Deha'ya gece mesaisinde eşlik edecek ola...