Uzun süren gecelerin ardından Aralık ayının bitmesine son bir hafta vardı. Atalay'ın Deha'yı susturduğu günden sonra sanki o konuşma aralarında hiç geçmemiş gibi davranmaya devam ettiler. Deha Atalay'a minnet duymayı sevmeyi gün geçtikçe daha da fazla dozunu arttırarak katlıyordu. Deha açıkça Atalay'a onu sevdiğini söylemişti hem de hiç eğip bükmeden direkt suratına karşı tamamen dürüstçe davranmıştı. Atalay ise istemediğini kendisine göre doğru olmadığını aynı şeffaflıkla açıklamıştı. Onu seven bir erkekle çalışmasına rağmen sanki aralarından bu muhabbet olmamış gibi kibar, sevecen, ilgili davranmaya devam ediyordu. Atalay'ın ona açıldığında davranmasıyla ve başka zamanlarda konuşması arasında dağlar kadar fark vardı. Deha'ya kızan hislerinin yanlış olduğunu söyleyen Atalay'la Deha'yla ilgilenen onun üstüne titreyen Atalay aynı kişi değildi. her gün fazladan yemek getirmeyi, Deha'ya çay koymayı, sohbet etmeyi, şakalaşmayı, güncel olaylardan, spordan ve sanattan konuşmayı sürdürdü. İkisinin de mesai saatlerini kapsadığı için yılbaşı planları kulübede beraber yeni seneye girmek olacaktı. Deha'yı 10'dan fazla arkadaşı aramış Deha'da mecbur yurtdışında olduğu yalanını söylemek zorunda kalmıştı. Ama Eren Deha'ya inanmayarak Deha'nın ne çevirdiğini öğrenmenin peşine düşerek buluştukları bir gün onu takip etmişti. Eren bir türlü neden farklı bir hayat yaşadığını anlamıyordu arkadaşının. Sanki cennetten kovulmuş gibi zenginliğine el konulmuştu. 2 gece boyunca arkadaşını takip etti. İşe gittiğini görüyor gece kendi fabrikalarının güvenlik alanında nöbet tuttuğunu izliyordu. En son dayanamayarak sabah Deha'yı kapının önünde beklemeye başladı.
-Sen hani yurtdışındaydın, diye sordu.
Deha arkasını dönünce güvenlik forması giyinmiş halde Eren'le karşılaşmayı beklemiyordu. Sisli bir sabahın etrafa yaydığı soğukluk yüzünü kızartmış gözlerinden soğuktan yaş gelmesine sebep olmuştu. Eren arkadaşına yaklaşıp
-Sen ne haltlar çeviriyorsun diye, sakin bir halde sordu.
Deha ona yaklaşan arkadaşına bir adım daha atarak burun buruna gelmelerini sağladı. Ve ardından fabrikanın uzun kalın duvarlarına yaslandı.
-Nasıl buldun beni?
-Nasıl bulmuş olabilirim, kaç gündür seni takip ediyorum. Hayatın boyunca hep dürüst bir adam olduğun için yalan söyleme konusunda berbatsın. Yurtdışına gitme bahanesi ise çok vasat ve eskiyen bir yalan.
Deha arkadaşını evine götürdükten sonra başından geçenleri tek bir konu bile atlamadan (abisinden dayak yemesi dışında) en yakın arkadaşına anlattı. Eren arkadaşının başına gelen talihsiz olaydan, cezalandırılmasından, ceza olarak güvenlik görevlisi olarak çalışmasından ziyade aşık olmasına şaşırmıştı. Deha kendi ağzından ben yanında çalıştığım adama aşık oldum dememişti ama Atalay'dan bahsederken gözlerinin içinin gülüşü, heyecanlanması başına gelen talihsizlikten çok hayranlıkla Atalay'dan bahsetmesi her şeyi apaçık gösteriyordu. Arkadaşı fena halde yanında çalıştığı adama tutulmuştu.
-İlk defa birini seviyorsun, diye ilgiyle konuyu uzattı.
Deha arkadaşına bakıp başını eğerek utançtan gülümsedi. Yanakları allaşmış daha fazla gülmemek için yüz kaslarını sıkmaya çalışmıştı.
-Çok mu belli oluyor, diye sordu.
-Dostum sen kimseye yürüyecek adam değilken bu Atalay denilen herifin peşinden koşmuşsun resmen.
-Koşsam ne olacak yolun sonu çıkmaz sokak.
-Öyle düşünme sana aşık olmayacak bir kişi bile tanımıyorum ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUVA
General FictionDeha yaptığı hatadan dolayı cezalandırılıp şirketin en üst kademesinden en alt kademelerinden biri olarak söylenen göreve yerleştirilir. En büyük fabrikalarından birisinin güvenliği olarak çalışmaya başlayan Deha'ya gece mesaisinde eşlik edecek ola...