Umut

18 2 0
                                    


-Artık işi bırakmayacak mısın, diye merakla sordu Suna.

-Hayır yengeciyim. Bırakmak istemiyorum. Abim de babam da görecek benim ne kadar dirençli biri olduğumu.

-Kendini yorma Dehacım. Gurur yapacak bir mesele de değil bu. Sen bu imparatorluğun sahiplerinden birisisin. Bir lafınla herkesi dize getirecek kudrete sahipsin. Abin ve baban sana ders olsun diye bu cezayı vermek istediler. Eğer yorulduysan veya sıkıldıysan bana söylemen yeterli ben hemen abini ikna ederim.

Deha ona inanmayan yengesine hayal kırıklığıyla baktı.

-Sen de onlar gibi bana inanmıyorsun, diyerek sitem etti.

-Hayır canım benim inanmaktan değil senin gibi biri nasıl öyle bir işe devam etmek ister aklım almıyor.

-Ne varmış işimde. Cezam 6 ay orada güvenlik personeli olarak çalışmak değil mi? Neden işe yaramaz beceriksiz biri gibi hemen pes edeyim, diye sinirle sordu Suna'ya.

-Yanlış anlıyorsun sen beni. Ben seni düşünüyorum Dehacım. Baban da sen de neden bu güvenlik işine bu kadar takıntılısınız anlamıyorum, diyerek serzenişte bulundu. 

Deha yengesinin son dediğini dikkat etmiş ne demek istediğini anlamamıştı.

-Babamın bu meseleyle ilgisi ne? Diye sordu. Suna ağzından bir kere kaçırmıştı. Yalan söylerse anlayacağını bildiğinden lafı evelemeyip gevelemeden anlatmaya başladı.

-Senin güvenlik işini yapmanı isteyen kişi aslında ben veya abin değildik. Fakat baban sanki fikir bizden çıkmış gibi davranmamızı istedi. abin buna şiddetle karşı çıksa da baban senin güvenlik olarak çalışmanı diretti. Sen de biliyorsun baban normalde abinin sözünden çıkmaz ama konu seni cezalandırmak olunca çok tuhaf davrandı. Deha gülen gözlerle yengesine baktı.

-Yani sen diyorsun ki benim bu işte çalışmamı öneren kişi babam mı?

-Evet sen neden bu kadar mutlu oldun? Başta işe gitmek bile istemiyordun. Deha hiç öylesine diyerek geçiştirmeye çalıştı. Yengesine sarılıp

-Ben bana verilen ceza süresi boyunca işimde çalışmaya devam edeceğim, dedi. Keyfi yerine gelmişti. İçini bir umut kaplamıştı. Hem babası tarafından sevildiği hayali kurmuş, gerçekten de babasının kendisini bu kadar önemsemiş olma ihtimaliyle havalara uçmuştu. Deha'yı işe gitmeye iteleyen bir diğer faktör ise Atalay'ın o az olan hoş sohbeti, yakışıklı yüzü, ilgili tavırları olmuştu. 

*

Deha işe gireli tam iki ay olmuştu. Haziran ve Temmuz ayının bu kadar uzun sürdüğünü daha önce hiç fark etmemişti. İçinden sözde yazın günler uzar geceler kısalır diye geçirdi. Yazın böyleyse aralıkta tahmin bile edemiyorum, diyerek uzun kış gecelerini düşündü. İşe gitmek artık onun için eziyet değil bilakis keyifli bir uğraş olarak geliyordu. İçten içe neden işini bu kadar sevmeye başladığını düşünüyordu. Öncelikle işe bir ay dayanamaz diyen ailesini hezimete uğratmıştı. Belki de babasını içten içe gururlandırmak da istiyordu. Bilahare kendi potansiyelinin farkına varmaya başlamıştı. Okul okumakla, derece yapmakla hayatta kalmanın aynı uğraşlar olmadığının gerçeğini yaşayarak öğreniyordu. En son sebebi kendi içinde ret etti. Aklından geçeni söylemeye dili varmıyordu. Kendi kendisini susturup. Kendi içinde sükûnetli davranmaya çaba gösterdi. Günler birbirini kovalıyor Atalay'la iyice samimi olmaya devam ediyordu. Atalay artık evden yemek getireceği zaman fazladan koyuyor özellikle Deha'yı yemesi için zorluyordu. Sağlığına dikkat eden Atalay karbonhidrat içeren besinler tüketmez protein ve sebze ağırlıklı beslenirdi. Çok nadir sigara tüttürür bolca çay içerdi. Deha'ya da ilk yemek hazırladığında fazladan saklama kabını gören Deha gözlerine inanamamıştı.

-Neden bana da yemek hazırlamakla zahmet ettin, diye sordu.

-Aslında fabrikada ki yemeklerden yiyebilirsin ama ben kendi yaptığım yemek dışında başka birisinin el lezzetini beğenmiyorum. Yemeklerde bazen çok az bazen de hiç tuz kullanmama alışkanlığım olduğundan mecbur kendim hazırlamak zorundayım, dedi.

-Neden bana yemeği fabrikada yiyeceğimizden bahsetmedin, sorusunu içerlenerek sordu Deha. 

Atalay gayet sakin bir şekilde sormadın ki, diye cevap verdi. İkisi de son sözünden sonra bir şey söylemedi. Atalay kendisini affettirmeye çalışırcasına Deha'nın masasının önüne saklama kabını koyup kapağını açtı kollarını çiçek yapıp başını çeviren Deha sanki Atalay'a küsmüş gibi davrandı.

-E hadi ama bak sana da hazırladım işte yemeğimi, özür olarak kabul edebilirsin.

-Özür dilemedin ki benden, senin yüzünden neredeyse iki aydır aç dönüyorum eve, diye trip attı.

Atalay çatala batırdığı yemeği Deha'nın ağzına doğru götürdü.

-Çocuk gibi davranma da aç şu ağzını bak kocaman adamlarız ben mi sana yedireyim, diyerek çatalı saklama kapına koydu.

Deha başını çevirmeden trip atmaya devam etti.

-Tamam tamam özür dilerim öküzlük edip senin aç kalmana sebep oldum. En başında bu bilgiyi seninle paylaşmalıyım diyerek, Deha'nın gönlünü almaya çalıştı. Deha hemen yumuşayarak saklama kabındaki yemeği yemeğe başladı. 


Merhaba arkadaşlar

Umarım hepiniz iyisinizdir ve Yuva'yı okurken keyif alıyorsunuzdur. <3

🦊


YUVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin