38.BÖLÜM; "MAFYANIN VEKİLİ"

24 4 2
                                    

Bu bölüm sonunu kitabın başından beri kırk kere farklı farklı şekillendirdim ve ilerleyiş açısından en uygunu bu oldu... İyi okumalar 🤍

•••

İçimde bir şeylerin parçalandığını hissettim. Güven duygusunun yerle bir olduğunu, bir ihtimal ihanetin keskin bıçağı ensemde soluk buldu. Gerçek olsa da olmasa da, bu apaçık bir suçlamaydı. İhtimallere yer yoktu, ya oydu ya değildi.

Savaş konusunu açtığımda bilip de benden bir şeyler sakladığını fark ettiğimde bunun böyle bir sonuca varacağını kestirememiştim.

Varlığını unuttuğum Can, "Buldunuz mu yani?" dedi gevşek gevşek oturduğu koltuktan bize bakarken. "O mu? Şu Vedat Yaşar dediğiniz kişi."

Gözlerimi kapatıp sakinleşmek adına derin bir nefes aldım. Bu ağırdı. Bu ihanet ağırdı.

"Teknolojiden bir tek Vedat anlamıyordur eminim." dedim suçlamalara göz yumarak. "Hem o neden böyle bir şey yapsın ki?"

Can, "Kaner'i hapse tıkanı mı bulmaya çalışıyoruz yoksa şüpheli listesindekilerini aklamaya mı?" dediğinde ateş saçan gözlerle ona baktım.

"Hiçbir yardımın yok, zararına oturuyorsun burada. Eğer boş konuşmak dışında bir işe yarayacaksan burada kalmaya devam et."

Can ellerini kaldırdı. "Yenge bugün biraz gergin."

Kafayı yemek üzereydim. Ciddiyetsizliği beni öfkelendiriyor ve beynim ona saldırmak için komut verip duruyordu. Hayır. Sakin olacaktım. Önceliğim Kaner'di, Kaner'i bir an önce kurtarmalıydım.

"Vedat bize yardımcı olabilir." dedim. Eğer o yapmadıysa. "Kamera kayıtlarının değiştirilmemiş halini bulabilir ya da ne bileyim... başka bir şey işte. Bir şey elde edebiliriz, herhangi bir şey."

Can, "İyi de yapan o değil miymiş zaten?" dedi fakat ona kulak asmadım.

Emin bana bu vakanın olumsuz sonuçlanacağını belli edercesine üzgün bir ifadeyle bakıyordu ama ona da aldırış etmedim. Vedat'ı arayıp telefonu kulağıma yasladım. Birkaç saniye gergin bekleyişimin sonunda açtı. "Vedat," dedim heyecanla.

"Devrim,"

"Zarfı aldın mı?" diye sordum.

Güldü. "Tabii ki aldım, ben de o masanın bir üyesiyim." dediğinde elimi hızla atan kalbimin üzerine yerleştirmiştim.

"Kaner gözaltında. Biri kameralarla oynadığı için kanıt bulamıyoruz ve ben düşündüm ki sen-"

"Ben, ne? Yardım ederim diye mi düşündün Devrimcim?"

Sesindeki mesafe kaşlarımı çatmama sebep oldu. Sesi çok tanıdıktı ama arkadaşım olan Vedat'ın tanıdıklığı değildi. Vedat Yaşar'dı, bana başta delice kafayı takan psikopat adamdı.

"Vedat," diye fısıldadım. Akif hızla yanıma geldi, Emin ayağa kalktı. İkisinin de gözleri merakla yüzümde geziniyordu. "Yanlış mı düşünmüşüm?" dedim. "Yardım etmez miydin?"

"Eğer bunu ben yapmamış olsaydım evet, ederdim. Ama sen, kendi ayağıma kurşun sıkmamı istiyorsun benden."

İşte ihanet böyle bir kurşun, böyle bir ateşti. Bitkinliğin sınırlarında yalın ayak gezinirken bir kişiye bile güvenemeyecek oluşumun gerçekliği kollarımdan tutup beni sarstı. İnanç büyük bir aptallıktı. Kahretsin bana, kahretsin herkese.

GECENİN KOYNUNDAKİ KÖTÜLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin