5.BÖLÜM; "ACI VE DİĞERLERİ"

172 14 95
                                    

Kan. Vahşet. Ölüm. Geride kalanlar. Korku. Endişe. Acı. Acı. Acı... Hissedebildiğim tek şey; acı.

Büyük, sonsuz diyebileceğim kadar uzun süreçte bir acı. Göğsümdeki ateşin kül olmasına izin vermeyen bir acı. Zihnimde, kalbimde, ruhumda ve bedenimin her yerinde, her santiminde...

Yorgun bir acı bu. Geçmişim, bugünüm, geleceğim... Hiç dinmeyecek, kâbuslarıma girmekten vazgeçmeyecek kadar ızdırap dolu.

Kirpiklerim gördüğüm intiharla beraber titredi, kaşlarım çatıldı. Nefesim boğazıma tıkanmış gibi kalakaldım öylece, alamadım beni yaşatacak olan nefesi. "Öldü," dedim sessizce. Sessizdim çünkü daha fazlasına gücüm yoktu. "Öldürdü kendini," Titrek bir nefesi içime çekmeyi başarabildiğimde, "Öldürdü." demiş ve sonrasında da kendimi Kaner'in kollarında bulmuştum.

Beni sıkıca tutmuş, kendine çevirmişti. Yaşadığım şey, şoka girmek miydi? Dehşete sürüklendiğimi biliyordum yalnızca. Dışarıdan nasıl gözüktüğümü bilmiyordum ama alnım güçsüzce Kaner'in göğsüne yaslandığında bedeninin kaskatı kesildiğini hissetmiştim. Başta durdu, sonradan yavaşça bir elini kolumdan çekip sırtıma dokundurdu.

Dudaklarım titredi, gözlerim kapandı. Nefes almaya çalıştıkça çırpınıyordum içten içe. Zihnimin duvarları arasında sıkışıp kalan çığlığım, gözyaşlarım içime içime aktı.

"Öldü," diye sayıklamaya devam ettim bilincim yarı gidikmiş gibi. "Öldürdü kendini şimdi, burada..." Dişlerimi sıktım, tekrar ve tekrar zihnime yansıyan görüntülerle birlikte gözlerimi daha da sıkıca kapattım fakat bu görüntüler kalıcıydı. Gözümü açsam da, açmasam da; benimleydi.

Kaner'in, "Bir şey yok," dediğini işittim ama gerisi yine yoktu. Bir şey yok?

Yine, "Öldürdü," diye fısıldamış, daha güçsüzce yaslanmıştım onun güçlü bedenine. Göğsü sıcacıktı ellerinin aksine. Ellerim iki yanımdan sarkmıştı, Kaner beni tutmasa düşeceğimin farkındaydım. "Gözlerimin önünde öldürdü kendini."

Daha fazla bir şey diyemedim. Kolumdaki ve sırtımdaki elleri benden uzaklaştığında düşecek gibi oldum ama hızlı davranarak bir kolunu bacaklarımın altından, diğer kolunu da sırtıma dolayarak buna engel oldu ve beni kucağına aldı. Başımı tekrar göğsüne saklarken gözlerimi sımsıkı yummuştum. Korktuğum zaman yapardım bunu. Kapatırdım gözlerimi sımsıkı, sanki böyle yapsam gidecek, uzaklaşacaktı korkularım.

Korkularım, acılarım benim peşimi bırakmazdı ki, biliyordum bunu. Ben nereye gidersem gideyim, zihnim bir kere ele geçirilmişti.

Dudağım titredi, kollarımı Kaner'in boynuna doladım hafifçe. "Sikerim böyle işi," dedi öfkeyle. Beni dışarıya çıkardığını, tenime çarpan soğuk havayla beraber anlamıştım. Üzerimde hırka olmasına rağmen üşümüştüm.

Beni arabasının ön koltuğuna bindirdi. Koltuğu geriye doğru indirip uzanmam için daha rahat bir yer hâline getirdi ama nasıl rahat olabilirdim ki? Gözümün önünde sıkmıştı kafasına, kanları gözlerimle görmüşken nasıl rahat olabilirdim?

Yüzümü elleri arasına aldığında soğuk eli yüzümü üşüttü. "Devrim bana bak," dedi sakince. Gözlerim nereye bakıyordu, onun bile farkında değildim ama yanağıma baskı uygulaması başımı ona çevirmeme sebep oldu. Kahve gözlerinin soğukluğu gözlerime işlerken, "Titriyorsun," diye mırıldandı. "Korkuyorsun," diye devam ettiğinde onu anlamaya çalışıyordum. "Ama ağlamıyorsun, Devrim. Acıyla dolup taşıyorsun ama sen ağlamıyorsun."

Acıyla dolup taşıyorsun ama sen ağlamıyorsun.

İçime bir şey oturdu o an. Yabancı diye nitelendirdiğim adamın beni çözmesi içime oturdu.

GECENİN KOYNUNDAKİ KÖTÜLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin