Bana Benziyorsun

65 6 0
                                    

En son bu kadar korkuyu bir kaç gün önce hissetmiştim. Çaldığım içki yüzünden bıçak fırlatmaya çalışmıştı psikopat.

Hayvan gibi terlemeye başladım. Babam ise karşımda vereceğim cevabı bekliyordu.

"Ben.." yalan atmak benim uzmanlık alanımdı, ama babamın karşısında hala dilim dolanıyor, boğazım düyümleniyordu. "Selindeydim." Dedim pat diye. Babam beni süzdü.

"Kokuyorsun." sırıttı. "Buram buram içki kokuyorsun. Söylesene, Bana benzemedin mi gerçekten? Git gide bana benziyorsun, sana bakınca kendimi görüyorum." Ellerim titremeye başladı, söyledikleri..söyledikleri kafamda dolanıyordu. "Hatta benden de betersin sen. Sokak kenarında cesedini kaldırıcaklar bir gün, sonun benden de kötü biticek senin."

"Kapat o çeneni." Başım yere bakıyor, ellerim ile kazağımın kenarlarını sıkıyordum. Başımı kaldırdım, gözlerinin içine baktım. "Ben sen değilim. Sen bir canavarsın!" Başımı olumsuz anlamda salladım. Dediklerime pek takmamıştı ama bu dediğime takıcağını biliyordum. "Sen anca karılarla oynaş. Başka ne işe yararsın ki zaten?" Omuz silktim. "Kadın düşkünü bir boka yaramayan adamın tekisin sen-"

Yüzüme yediğim tokatın acısı kalbimi sızlattı. Beni üzen tokat değildi, tokadı annemin atmasıydı. "Lanet olası çeneni kapat ve babanla düzgün konuş! O senin baban." Gözleri dolmuştu.

"Anne.." babam arkada bizi sırıtarak izliyordu. Annemin bizi dinlediğini biliyordu.. "Bak bu adama muhtaç değiliz."

Annem ikini tokadı yüzüklü eli ile attı, yüzüğü dudağımın kenarını çizmişti.

"Babanla düzgün konuş! Bizim aramızda olan tartışmadan sanane?" Annemin gözleri dolmaya başlamıştı.

"Biliyorum korkuyorsun." Burnumu çektim, ikimizde ağlıyorduk. "Anne bunaları çekmek zorun-"

"Kendine gel gece, ya babandan özür dilersin ya da gidersin."

Ellerim ile göz yaşlarımı sildim. Evden çıkıp kapıyı arkamdan çarptım. Annemin arkamdan adımı seslenişini umursamadım bile.

Göz yaşlarım yanaklarımı ıslatıyordu, hiç de nazik ağlamıyordum. Hıçkırıklarım sokağı inletiyordu.

Artık sessizdim, nerede kalsam diye düşünüyordum. Ama gecenin bu saatinde arkadaşlarlarımın yanına gidersem her şeyi sorucaklardı.

Elimle aynı boyutta olan küçük içki kutusunu cebimden çıkardım, evet restoranda kereme kitleyip cebime atmıştım.

Yudumlayarak dibini buldum. Gözlerim bulanık görmeye başladığı zaman kendimden geçtim, bankın sert yüzeyine kendimi bıraktım.
***

Yüzüme yansayan güneş ışınaları yüzünden somurtarak gözlerimi açtım. Oturur pozisyona geçtiğimde kusmamak için ağzımı tuttum.

Ayağı kalkıp müsait bir yer aradım, hızlı hızlı adımlarım bir adama çarpınca son buldu. Elimi ağzımdan çekmeden yüzüne baktım, bu adam buraya gelir her gün gazete okurdu.

"Özür dileyeceğine susuyorsun." Elim ile ağzımdaki elimi gösterdim, anlamasını umut ediyordum. "Hala el kol hareketleri yapıyor."

Gözlerim daire çizdi, bıkkınlık ile nefesimi verdim. Elimi ağzımdan çekip adamın üstüne kustum..

"Oh rahatladım." Dedim adama son kez baktım.

"S..seni..vele..velet!"

Kekelemeye başlayınca koşmaya başladım, okula kadar koştum çünkü geç kalmıştım. Ders matematikti, hocanın gelmemesi için dua ediyordum.

Vardığım zaman malesefki kıl olduğum matematikçi vardı. Dağınık saçlarımı kırışmış elbisemi görünce bir şey demedi. Sanırım o da alışmıştı.

Keremin yanına oturdum. Ömer ile selin çoktan uyumuşlardı.

"Bu halin ne?" Dedi kerem fısıldayarak. Merak dolu gözlerine bakınca karşılık vermem gerektiğini anladım.

"Sonra anlatırım." Hala midem bulanıyordu, keremi üç kişi olarak görüyordum.

Kerem baş sallayarak onay verdi, ders boyu gözlerimi kapatıp annemin dediklerini düşündüm. Onu anlamıyordum, ona zarar veren birini niye seviyordu? Ya da neden yanında durmakta ısrarcıydı? Bana vurduğu tokat canımı acıtmıştı, neden vurmuştu?

Zilin sesi ile düşüncelerimden uzaklaştım. Kerem ile selin kantine gitmişlerdi, bana da ne yiyeceğimi sormuşlardı, pek iştahım olmadığı için reddetmiştim.

"Niye öyle bakıyon." Dedim ömere. Gözleri benim üstümde beni süzüyordu.

"Yine mi evden atıldın?" İlk defa bu kadar ciddiydi.

"Nerden anladın?" Dedim meraklı gözlerle.

Sırıttı. Çok bilmiş gibi konuşmaya başladı. "Annem babam şehir dışına çalışmaya gitmeden önce çok evden atıldım."

"Özlemiyormusun?" Gözlerimi şaşkınlık ile açmıştım. Ailemden uzak kalsam ne olur diye düşünüyordum.

"Özlemezmiyim." Duygusallıktan hemen çıktı. "Neyse neyse, boşver. Bak selin gilde geldi zaten."

Kerem önüme kafeinli kahve koydu. "Gerek yoktu." Dedim mırıldanarak. Ama ağzım çoktan sulanmıştı.

"Ayılırsın, iç hadi. Benden olsun." Kereme gülümsedim, bir kaç saniye sürekli çizgi olan dudağı kıvrıldı.

Hoca gelmişti, ama bizimle pek ilgilenmiyordu. kapının hızla açılması ile yerimden hopladım.

Gelen müdürdü, her gün giydiği takımı yine üstündeydi. Üsten bakışları bizi ezmeye çalışıyordu.

Gözleri direk bize kayınca yutkunduk.

"Siz dörtlü, odama gelin." Sesinde tehlike hisetmiştim. Sanırım sıçmıştık..

Bölüm sonu, oylarsanız sevinirim.

Ölü Ruhların Çürük Bedenleri (tamamlandı)Where stories live. Discover now