Soğuk, karanlık sokaklardan geçip evime vardığımda babamın ceketini çıkardığını anneminde içerde oturduğunu gördüm. Gözlerimin kan çanağına döndüğünü gören babam merakla bana baktı. Bense boş duvara bakıyordum.
"Demek eve geldin." Dedi babam, başımı ona çevirdiğimde şaşırdı. "Gözlerinden kan damlıyor."
Cevap vermeden odama ilerledim, kapımı sertçe kapatıp kendimi duşa attım. Kıyafetlerimi tek tek soydum. Elim tokamı kavrayıp sertçe çekti, elime gelen tokamı yüksek bir yere indirip soğuk suyu açtım. Tek ayağımı küvete soktum, vücudum titremişti. Bütün vücudumla girdiğimde kanım donmuştu, su buz gibiydi.
Belimi kaydırıp yüzümü suya soktuğumda gözlerimi kapatmadım. Nefes alma ihtiyacı ile belimi dikleştirip sudan başımı çıkardım.
Bütün vücudum ile suda çıktığımda aklıma olanlar geldi, o birini vurmuştu ama o vurmasa o adam bizi vurucaktı. Silah ruhsatlıydı, her şey mantıklıydı ama mantıksızdı da.
Bir şeyler yanlış olsada yasal sayılabilicek bir cinayetti, ama cinayet cinayettir. Sudan tek seferde çıktığımda sular başımdan aşşağı yerlere döküldü.
Ben bana sahip çıkan adamı kırmıştım.. bana yaptığı iyilikler aklıma geldikçe pişmanlık yaşıyordum, cinayeti bahane etmeye çalışsamda haksız gibi hissediyordum kendimi.
Duştan çıplak bedenimle çıktım. Yatağımdaki havluyu alıp vücudumu kuruladım, temiz bir havluyla saçlarımı kurulayıp havluları masaya attım.
Dolabımdan pijamalar çıkarıp herhangi birini giydim. Kendimi yatağa attığımda annemin adımı seslenen sesini duydum.
"Sikeyim." Yüzümü buruşturup kapıya ilerledim, telaşlı gözlerle bana bakan selini görünce nefes verdim.
"Gece, benimle gece yürüyüşüne gelmek istermisin?" Dedi selin tek nefeste.
Başımı onaylayarak salladım ve odama hızlı adımlarla gittim. Kendimi gri eşofman ve siyah tişört çıkardım. Hızla üstümü giyinip ıslak saçlarımı açık bıraktım.
Selinin yanına gittiğimde annemin hala kapıda olduğunu gördüm.
"Geç kalma"
"Benimle konuşma."
Son yaptıklarından sonra ondan iğrenmiştim, onlardan iğreniyordum. Ayakabımı ayağıma geçirip kapıdan selinle çıkınca selinin ağzı aralandı.
"Neden ağlıyordun?" Dedi telaşla. "Çok korktum, çok korktuk, gece."
Temiz hava ciğerlerimi bularken selin başımda konuşuyordu. "Gece beni dinliyormusun?" Başımı ona çevirip sırıttım.
"Berbat bir gündü." Dedim. Sırıtışım genişleyip tebessüm olunca tekrar konuştum. "Berbat ettiğim bir gündü." Kıkırdadım, kıkırdamam kahkahaya dönüşünce selin bana tuhafsayarak baktı, ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Ne olduğunu ben bile anlayamamıştım.
Bize yaklaşan ömer ile kerem görüş açıma girdi, kerem önüm geçti. Kahkahalarım devam ederken başımı göğsüne yasladım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında ortamdaki tuhaf kahkaham kayboldup hıçkırır seslerim aldı yerini.
Gördüğüm cinayete mi, borana dediklerime mi ağlıyordum, bilmiyordum. Ama içimde öyle büyük bir acı vardı ki, tarif edilemezdi. Boran bana aile gibi davranmıştı, saçma heykel sergime bile gelmişti. Ve ben ona..
"Şşş" sesi keremden geldiğinde susmaya çalıştım ama beceremedim. Gözlerim bileklerime kayınca, kızardığını hatta parmağını bastırdığı bir kaç yerin morardığını gördüm. Canımın acısına ağlayamıyordum bile.
Belki dakikalar geçmişti, ama ben başımı kaldırmamıştım. En son Ömer'in bu tuhaf sessizliği bozduğunu işittim. "İçmeye gidelim mi?" Dedi ciddiyetle. "Benden."
Kerem başıyla onayladı, selin de sesli şekilde kabul edince gözler bana döndü. Başımı göğsünden kaldırıp onaylarcasına aşşağı yukarı salladım. "Ağladığımın lafını ederseniz sizi gebertirim."
"Yok canım." Dedi ömer büyük bir ukalalıkla. "Hıçkırarak ağladığının lafını geçirmicem. Ağladığın bende kalıcak, hıçkıra hıçkıra ağladığını kimseye söylemicem. Ağaldığının lafını geçirmicem."
"Sana da malzeme çıktı." Dedim ama gülmüyordum.
***Keremin arabasıyla bara gelmiştik, selini lavabonun havalandırmasından aldığımda ve direk masaya geri gittiğimizde duraksadım. Burası boranla karşılaştığım ilk yerdi.
Derin bir nefes aldım ve arkadaşlarımın olduğu masaya ilerleyip oturdum.
"Kerem." Dedi ömer ciddiyetle. "Bu gün gözüme farklı gözüktün aşkım."
"Öylemi? Çok tatlıyım dimi? Selinden daha tatlıyım. Dimi?" Kerem sırıttığında ömer kahkaha attı.
"İnan bana makyaj yapsan selini geçersin." İkiside dalga geçerlerken, selin kafalarına makyaj çantası ile vurdu. Seslerini kestikleri sırada gözleri birbirine döndü ve büyük bir kahkaha patlattılar.
Üçüde eğleniyor gibiydiler. Ben de eğlenmek isterdim, ya da boşver. Ben bana aile olan adamı geri kazanmak isterdim.
Bu düşünceyi bir daha düşünmemek için kadehi aldım ve kafama diktim. Elimin tersi ile ağzımı sildiğimde garson önüme çoktan yeni bir kadeh koymuştu.
Kadehle bakışırken, tanıdık gelen garson konuştu.
"Sen kafamda şişe kıran kaltak değilmisin?"
Dedikleri ile ömer kahkaha atıp yere yaptışı. "Adamın kafasında şişe kımış amınakoyim!" Adam ise sinirle dişlerini sıktı.
"Ne oldu?" Dedim büyük ciddiyetsizlikle. "Masrafların benden olsun mu, yakışıklım?" Sırıttığımda dişlerini sıkıp bir şeyler mırıldandı ve yanımdan uzaklaştı.
Masadan ani bir hareketle kalktım. "Nereye?" Keremin seslenişi ile derin bir nefes aldım.
"Sadece hava alıcam."
Kapıdan çıktığımda temiz hava ciğerlerimi doldurdu, gözlerimi karanlık gökyüzünde gezdirdim.
Etrafa baktığımda kimsenin olmadığını gördüm. Hayır, herkes vardı. Sadece kalbini param parça ettiğim adam yoktu..
Bölüm sonu, boransız bölüm yazmayı hiç sevemdim ühü.
YOU ARE READING
Ölü Ruhların Çürük Bedenleri (tamamlandı)
Short Storyailesinden psikolojik baksı gören ona rağmen hayatı yaşamaya çalışan ve ayık olmadığı zaman olmayan gece, beklemediği ve görmediği ilgiyi ona vericek adamla tanışır.