Sadece yanımda ol

44 3 3
                                    

Hafta sonu olduğundan okula gitmemiştim, sabahki konuşmadan sonra boran duşa girmişti. Bende boranın beyaz gömleği ile mutfakta kahvaltı hazırlıyordum.

Boran gelip sandalyeye oturduğunda sırıttım. Her şeyi masaya dizdikten sonra borana döndüm, üstü çıplaktı. Altında gri eşofman vardı ve yakışıyordu, saçları ıslaktı.

"Bakmaya devam mı ediceksin, kahvaltıya otursana."

Onun yanındaki sandalyeye oturdum. Gözleri boynumda gezinirken yine morluğa baktığını anladım.

"Çek gözlerini." Dedim sertçe.

"Hala mor, krem vermemi istermisin?"

"Gerek yok."

Ağzına peynir attı. "Bir daha çok içme, yine vücudunda morluk görmek istemiyorum."

"Şansına küs." Dedim şaka yapmak için. "Belki yine görürsün."

Elindeki çatalı zeytine uzattı. "Kanatana kadar ıssırmamı mı istersin?"

Somurttum. "Acıtmıştı." Dedim yüzümü buruştururken.

Elindeki çatalı bırakıp elini boynuma uzattı, parmağıyla morluğu okşadı. Bütün vücudum irkildi. "Hala acıyor mu?"

Dudaklarım titrerken yutkundum. "Hayır." Diyebildim sadece. "Acımıyor."

Elini çektiğinde derin bir nefes aldım. Tek dokunuşu beni cayır cayır yakıyordu.

Kahvaltı bittikten sonra beraber toplayıp içerde, salonda oturduk. Televizyondan bir şeyler açmış boş boş izliyorduk.

O oturmuş, bense onun yanına yastık katmış, yastığa başımı yatırmış uzanıyordum. Elleri saçımı bulduğunda irkildim, okşuyordu.

"Bir şeyler içmek istermisin?"

"Olur." Dedim heyecanla.

Masayı içkiler ve çerezlerle doldurdu, beraber içerken yarış yapıyor gibi ondan fazla içmeye çalışıyordum.

"Yiğit nerde?" Dedim merakla. "Kaç gündür istila etmiyor."

"Kızlara para yediriyor şu an." Dedi ciddiyetle.

Yüzümü buruşturdum. "Anladım."

Elimi boynumdaki morluğa götürdüm, gerçektende diş izi derindi. Nasıl bir hayvandı bu böyle!

"Acımıyor demiştin."

"Acımıyor."

Kalktı, bir kaç dakika sonra geri geldi. Elinde krem vardı. Yanıma oturup kremin kapağını açtı, yavaşça kremi boynuma sürdü. O sürerken ağzımdan acı bir inleme kaçtı.

"Umarım pişmansındır!" Dedim sinirle dişlerimin arasında konuşurken.

"Değilim."

Sinirle kaşalarım çatıldı, o ise kremi sürmeye devam etti. Keremin kapağını kapatıp masaya fırlattı, boynuma yavaşça yaklaştı ve kısa bir öpücük kondurdu.

Geri çekildiğinde kızardım, utanmaz herfin tekiydi! Hem yara açıyor hem öpüyor.

"Güney." Dediğiyle gözlerim pörtledi. Ben ona çocuğun adını söylememiştim, yani öyle hatırlıyorum. "Dişlerini tek tek sökücem, bir daha önüne geleni ısırmasın."

Korkuyla gözlerim irileşti, yaparmıydı? Yapardı. Kolunu tuttum. "Boran, hayır." Dedim korkuyla.

Gözleri beni buldu, sakin bakışlarının altında camavar yatıyordu. Babası başarmıştı, boranı bir canavar yapmıştı. Nazik olsada bazı huyları gerçekten kötüydü ama bunun için onu suçlamıyordum. Bir anda bileklerimi tuttu, beni koltuğa bel üstü uzandırıp iki yana dizini koydu. Gömleğim açılmış, dekolte gibi durmuştu. 

Ama onun gözleri sadece gözlerime bakıyordu. "Gece." Diye fısıldadı. "Beni sevmemene katlanabilirim ama başka bir adamın hayatı için önümde yalvarma." Ellerini bileklerimden çekti. Göbeğimin hemen altında, ağrılığını vermeden oturuyordu. "Canını acıtmadım değil mi?"

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Canımı acıtmadın." Ona tutunarak belimi kaldırdım. Kolalarımı beline doladım. "Başka birini sevdiğim yok, sadece benim için kimseye zarar verme, lütfen." Yutkundum. "Eğer birini seviceksem, onun sen olmasını isterim." Derin bir nefes aldım. "Sadece yanımda ol."

Bölüm sonu,

Ölü Ruhların Çürük Bedenleri (tamamlandı)Where stories live. Discover now