Tanıdık ses

38 3 2
                                    

Sigaramı yakmış, ağzıma götürüyordum. İçime çektiğim dumanı hızla üfleyip bakışlarımı yiğite çevirdim.

"Abi kızın karşısında adam öldürmüşsün." Yiğit  öne eğilip elini dizine yasladı. "Ne bekliyorsun? Tabiki sana hakaret edicek. Hem nerden bilsin o sözleri.." yiğit devamını getirmeden sözünü kestim.

"Canını yaktım." Dediklerimle, o gün yaptıklarım aklıma geldi. Sigaramdan bir duman daha çektim ve üfledim. "Benden nefret ettiği kesin." Yiğit durdu, aklına bir şeyler gelmiş gibi yüzünü buruşturdu, ağzını açtığı anda geri kapattı. "Çıkart ağzındaki baklayı."

"Sırf iş yaptığımız adam sana dokundu diye adamın elini kestin." Derin bir nefes aldı. "Ama geceye dokundun."

Alayla ona baktım, tek kaşım havaya kalktı. "Bileğini sıktım dedim sana." Biten sigaramı masadaki küllüğe bırakıp tekrar bir tane ağzıma götürdüm, yeni bir tane daha yaktım. Sigarayı ağzımdan çıkardım. "Canını yaktım, önünde birini öldürdüm. Nefret ediyor benden."

"Konuşmadan nerden bilicen?" Dedi. Ve devam etti. "Sen hiç konuşmazdın, sen birine dokundun mu o kişiyi parçalardın. Ama gecenin canının acıdığını fark edince elini çektin. Geceyle sohbet ediyorsun."

"İma ettiklerini kendine sakla." Sinirle dişlerimi sıktım. "Çok fazla konuştun, başımı ağrıttın."

"Dokunduğun kişi ölmüyor." Bakışlarım bir anda yiğidin gözlerini buldu, Bakışlarım yüzünden geriledi ama çenesini kapatmadı. "Bu sadece senin çocukluk travman, dokunduğun kişiyi sen öldürüyorsun."

"Sana bir türkçe dersi verim mi sirk çocuğu? Dediğin şeyler aynı anlama çıkıyor."

"Hayır abi, aynı anlama çıktığı falan yok. Sana dokunan kişiyi sen öldürüyorsun, bırakırsan adam sikik hayatında mutlu mesut yaşar."

Annem geldi aklıma, beyaz teni ve koyu kahverengi saçları. Koyu kahverengi gözleri. İnce bir o kadarda şefkatli sesi. Gözlerim siyahtı, her şeyim anneme benzerdi. Herkes öyle derdi ama gözlerim siyahtı. Babamın gözleri gibi. Eğer ona temas etmeseydim o yaşıyor olucaktı.

"Abi bak bu kızı sen evine alıcak kadar güvendin"

"Yeter." Sigara dumanını üfledim. "Bu kadar yeter, başımı ağrıtıyorsun." Yiğite ters ters baktım. "Seninde için günün yok, anca benimle uğraş."

"Beni anlamıyorsun." Yiğit kolasını aldı, boğazı kuruduğu için koca bir yudum aldı. Kolayı tekrar masaya bırakıp bakışlarını bana çevirdiğinde ağzını araladı. "Senle uğraştığım falan yok."

"Yiğit." Dedim dişimi sıkarken. "Sabrımın sınırındayım. Sesini kesersen çok iyi olucak."

"Öyle olsun." Dudak büktü. "Borancığım bana kızma, kalbim acır."

Yüzümü buruşturdum. "Silahı bir taraflarına sokmamı istemiyorsan kes sesini."

"Şakadan da anlamıyorsun sen!" Yiğit öfkeyle kolasından bir yudum aldı. O sırada telefonumun titreşimiyle irkildim, ana telefonumun numarası pek fazla kişide yoktu ve beni rahatsız etmezlerdi. "Kim o?"

Yiğitin meraklı bakışlarına döndü gözlerim. "Bakamdım daha." Telefonu kaldırıp çocuğun aradığını gördüm. Derin bir iç çektim. "Çocuk."

Yiğit sırıttı, yüzünde keyifli bir ifade vardı. "Açsana, merak ettim yengem ne dicek."

"Adamın kafasına benim gözümün önünde mermi sıkan sevgilim, sana trip atıyorum gönlümü alsana, demesini mi bekliyorsun sirk çocuğu?"

"Amman lafı yapıştır hemen, hiç durma. İçinde kalır yoksa, dimi?" Yüzünü kısa süre astıktan sonra kolasını tamamen bitirip çerezlere dadandı.

Telefonu cebime geri soktum, yiğitin yargılayıcı bakışlarını umursamadan konuştum. "Cesedi ne yaptılar?"

"Oy aşkım, öpsem uyanırmı diyip öptüler."

"Uyandı mı bari?"

Yiğit kıkırdadı. "Uyanmadı ama yalan yapıyor ya! Suni teneffüse kalkar."

"Sen yap o zaman." Biten sigaramı eğilip küllüğe koydum. "Meraklısındır şimdi sen." Geri doğrulurken göğsümün biraz üstündeki kurşun yarası sızladı. "O adamın iki elini de kesmeliydim, önce vurdu sonrada önümü kesti."

"Abi, adamın ailesini araştırdım ve abisinin cesedini bile bulamadığı kardeşinden dolayı sinirli olduğunu ve senin yaptığını düşündüğünü öğrendim. Başımıza bela açmasın diye silahlı çatışma gibi göstermek için etrafa sahte parmak izili silahlar yerleştirdim."

"O zaman sorun yok."

Yiğit yüzünü buruşturdu. "Malesef ki adam salak biri değil, senden nefret ediyordu ve bu da bahanesi oldu." Başını iki yana salladı. "Daha kötüsü senle buluşmak ve konuşmak istediğini söyledi. Yeri o ayarlicakmış."

"Kabul ettiğimi söyle."

"Ne?" Yiğit kaşlarını çattı. "Ne saçmalıyorsun sen? Bak tehlikeli, cesedin çıkar anca ordan."

"Öpersin uyanırım."

"Bak bir de dalga geçiyor! Ben gelmem, beni peşinden sürükleme sakın. Hayatta oraya gitmem, adımını dahi atmam bunu bil. Tek başına orda ne halt edersen et."
***

"Hani gelmicektin? Yeminler ettin o kadar."

Yiğit somurttu. Baştan beri somurtuyordu. "Ölürsen evini istila edeceğim kimse kalmaz. bahanesini ortaya atarak susmamı bekledi.

"Dönek."

Sinirle kaşlarını çatıp bana döndü. "Dönekte olduk şimdi! Seni vursunlar da gör. Öpmicem seni uyanma."

"Çok üzüldüm. Nolur beni öp sirk çocuğu."

"Bak hala dalga geçiyor!"

"Boran!" Telaşlı bir o kadarda tereddütle gelen tanıdık sesi duyunca şaşırdım. Omuzumun üstünden bakınca şaşkınlığıma sinir de eklendi.

"Senin burda ne işin var çocuk?!"

Bölüm sonu, yeni bölümü öyle güzel yapacağım kiiiii

Ölü Ruhların Çürük Bedenleri (tamamlandı)Where stories live. Discover now