Gözleri boynumu incelerken irkildim. "Kes şunu." Dedim tek nefeste. Gözlermi yerden kaldırıp gözlerine baktığımda, iki parmağının arasında bir sigara olduğunu gördüm. Kısık gözleri ile üstten bana bakarken sigarasını ağzına götürdü. Biraz çekip üfledi.
"Buz dağının görünen tarafı." Dedi. İlk saniyeler anlamadım. Analdıktan sonra sinirle kaşlarımı çattım. Alt dudağımı ıssırıp sakin kalmaya çalıştım.
"Gıcık herif!" Sinirle önüme döndüm, tam adım atacakken yaptığı iyilik aklıma geldi. Bıkmışlık ile nefes alıp geri arkamı döndüm. Arkamı dönünce tek kaşı havaya kalktı. "Yemek için saol." Teşekkürümü ettiğim için içim rahatlamıştı.
Sigarasını azına götürdü, dumanı tekrar üfleyip dudaklarını araladı. "Rica." Sadece rica dedi, bu adamın ciddi sorunları vardı.
Hızla önüne adımladım, aramızda bir kaç adımlık mesafe kaldığında durdum. "Senin ciddi sorunların var." Tekrar tek kaşını kaldırıp başını eğerek bana baktı. "Sinir bozucu, ruhsuz, yaşayan ölü." Ne karşılık verdi ne de kaşlarını çattı. Sakin kalması daha çok sinirimi bozuyordu. "Karşılık versene! Bir sövmediğim kaldı."
Gözleri bir anda hafifçe sağ kaydı, gözlerini kapatıp bir şeyler duyuyormuş gibi kaşlarını çattı. Gözünü hızla açıp bağırdı. "Eğil!" Ben daha hareket edemeden o üstüme atladı. Gelen silah sesi kulağımın çınlamasına neden oldu.
Bedenim sertçe yere çarptı, bana hiç bir şekilde temas etmiyor, etmemeye çalışıyordu. hızla bana ve kolunu tutan elime baktı. Bakışlarında telaş vardı, hayır. İlk defa bakışlarında telaş görüyordum. Ve bu silahtan değildi, nedeni neydi?
Hızla üstümden kalktı. "Sana dokunamam, ayağı kalk ve koş!" Hızla ayağı kalkıp arkasından koşmaya başladım. Olanları kavrayamıyordum, ve bu çok sinir bozucuydu.
"İşin içinde silah olmasa eğlenirdik ya of." Bıkmışlık ile nefes verdiğimde başını arkasına, bana çevirdi. Yavaş koştuğum için kaşlarını çatıp ceketimin kapşonunu tuttu. Beni olabildiğince hızla öne itekledi. "Dağ ayısısın! Bunu biliyorsun dimi?"
"Koşmazsan vurulursun." Az ve öz açıklamasına şaşarır gibi yaptım.
"Öylemi? Bilmiyordum. Sağol ya."
Kapşonumu tekrar çekip ara sokağa itekledi. Ben biraz eğilip ellerim ile dizlerimi turup nefes almaya çalıştım. Başımı kaldırdığımda onun ayakta olduğunu gördüm. Bir insan, bu kadar koşup nasıl soluklanmaz ya?
Aklıma tek takılan bana neden dokunmadığıydı. Benden ireniyormuydu acaba? Düşüncesi bile kaşlarımı çatmaya yetiyordu. "Pislik herif işte." Diye mırıldandım. "Hem kim sıktı? Bizi niye kovalamadı? kovalamaca olsa keyiflenirdik en azından."
Bana bakıp beni süzdü. "Bu adamlar içki çaldığın adamlara benzemez."
Gözlerimi korku ile açtım, nerden biliyordu? Ayağı kalkıp önüne adımladım. "Sen..nerden biliyorsun?"
"Sana iki saniye bakmam yeter, hem böyle bir şey yapmaman mümkün değil."
Omuzlarımı silktim. "Hiç yapmadım, yanlış tahmin yürüttün."
"Öyle diyorsan."
Aklıma gelen soruyu pat diye sordum. "Bana neden dokunmuyorsun?" Sorduğum soru ile şaşırdı, evet..lütfen tanrım yerin dibine girmek istiyorum şu an.
"Saçma bir soru, çocuk."
Omuz silktim. "Benden ireniyormusun?" Saçmaydı evet. Ama aşırı kafama tamılmıştı. Ne olduğunu merak ediyordum.
"Sence?" Sigarasını ağzına götürüp çakmağı cebinden çıkardı. Sigarasını yakıp çekti. Ağzından sigarayı çıkartıp üfledi.
Bir kaç saniye düşündüm. "Bilmiyorum."Cevap vermedi, etrafı kolaşan edip hızla yanımdan ayrıldı. "Gıcık herif." Yolu bilmediğim aklıma gelince arkasından koştum. "Benle karşılaştığın mahalleyi biliyorsun dimi? Nasıl gidiliyor?"
Bana bakmadı ve sigara daha yakıp ağzına koydu. Telefonu ile birine mesaj çekip göz ucuyla bana baktı. "Geldiğin yerden geri dön çocuk işlerim var." Sinirle kaşlarımı çarttım.
"Okula nerden gidiliyor biliyormusun?" Nasibi fazla zorlayınca kaşlarını çattı.
"Git nerden gidiyorsan okuluna! Görmüyormusun işlerim var?" Bağırması ile irkildim. "Baban senle nasıl başa çıkıyor anlamıyorum, dilin hiç susmaz mı çocuk?"
Gözlerimi yere devirip ellermi sıktım. "Babam.. mı?" Sinirle kaşlarımı çattım. Arkamı dönüp bilmediğim sokaklarda yürümeye başladım.
"Aptal adam!" Mırıldanmamı sadece ben duymuştum.
Ondan çok uzaklaşmadığım için bıkkınlık ile nefes verdiğini duymuştum. "Nereye gidiyorsun?"
"Sanane!" Sevgiliymişizde trip atıyormuşum gibi gözüküyordu, nasıl gözüktüğü umrumda değildi.
"Yolu bilmiyorsun." Dedi arkamdan bağırarak. Sanki çok umursuyormuş gibi hem umursasa başta söylerdi.
"Bulurum ben!"
Ondan tamamen uzaklaştığımda hiç tanımadığım bir mahallenin ortasında annesini kaybetmiş bebek gibi dönüp duruyordum.
"Yanında mı dursaydım?" Dedikleri, bilmeden konuşması canımı yakmıştı. Evet, onun suçu yoktu ama bilmeden konuşmamalıydı.
Sinir ile dudağımı ıssırıp etrafa baktım, karanlık çökmek üzereydi ve ben sokaktaydım.
Korkudan dört dönüyordum."Senin burda ne işin var la?" Ömerin sesi ile mutluluktan arkama döndüm, hızla ona doğru koşup sarıldım. "Ömerr, seni gördüğüme o kadar mutlu oldum ki seni gördüğüme."
Ömer kıkırdayıp konuştu. "Yine kayboldun dimi?" Tekrar kıkırdadı, normalde olsa yüzünün ortasına çarpardım ama ayı yolu geçene kadar dayıdır.
Eliyle başımı okşadı beni evime bırakacağına söz verdi.
Bölüm sonu, yorum yapıp oylamayı unurmayın lütfennn.
![](https://img.wattpad.com/cover/371284111-288-k762450.jpg)
YOU ARE READING
Ölü Ruhların Çürük Bedenleri (tamamlandı)
Kısa Hikayeailesinden psikolojik baksı gören ona rağmen hayatı yaşamaya çalışan ve ayık olmadığı zaman olmayan gece, beklemediği ve görmediği ilgiyi ona vericek adamla tanışır.