Gece saat on iki belki bir. Vurduğu her yerinin izin yandığı zaman irkilip haraket ediyordum. Gözlerimde akacak yaş kalmamıştı, sadece sessiz hıçkırıklarım vardı.
Annem yine gelmemişti..beni yine görmezden gelmiş ve bulaşıkları yıkamıştı. İnsan gerçekten de ailesini seçemiyordu.
Ne acıdan yatabiliyordum ne de kalbimin acısını susturabiliyordum. Annem gelmemişti.. annem bulaşıkları yıkamıştı.
Başımı kaldırıp yorganı üstümden attım. "Annem.." elimi havaya sertçe kaldırdım. "Bulaşıklar.." duvara attığım yumruk ile acıma acı kattım. Ne içimdeki ateş söndü ne de zamanı geri aldı.
Biraz daha yatakta yatıp yaralarımla ilgilenmezsem mikrop kapıcaktı. Yataktan kalktım, gözlerim aynayı buldu.
Yüzüm gözle görülür şekilde berbattı. Dudaklarım patlamıştı. Hızın alamayıp boynumuda iki eliyle sıkıp beni boğmaya çalıştığı için boynumda morluklar oluşmuştu.
Arkamı döndüm, başımı çevirip küçük bir açı ile belime aynadan baktım. Kemer izleri morarmış, kemerin metal yerlerinin çizdiği yerler kanamıştı.
Düzgünce önüme dönüp omzumdan kazağımı soydum. Kendimi tamamen soyduktan sonra açık saçlarımı geriye attım. Üstüme havlu sarıp kapımı açmaya çalıştım, kapıyı kilitlemişti..
Odamda baya eski bir banyo vardı. Suyu sıcak akmıyordu sadece buz gibiydi.
Kapıyı bırakıp odamdaki banyoya yürüdüm, kapının kolunu kavrayıp açtım, yavaşça adım atıp küvete girdim ve buz gibi suyu açıp içine dolmasını, tenimi dondurmasını izledim.
Bir an titrediğimde dudaklarım aralandı. Sular küveti doldurduğunda musluğu kavrayıp yavaşça kapattım, sular belime ulaştığı için sırtımın yandığını hissettim, hatta su kan lekeleri yüzünden hafif bir pembe olmuştu.
Bacaklarımı kendime çekip olanları beynimden silmeye çalıştım. Aklıma bu duşa içki soktuğum geldi, ayağı kalktım, bütün sular başımdan aşşağı dökülüyordu. Sol ayağımı attım, sağ ayağımı da attığım zaman dolabın yanındaydım. Dolabı yavaşça açıp içinde sakladığım içkiyi çıkardım.
Tekrar kuvete oturup içkiyi kafama diktim. Damarlarımla buluşan içki uyumamı sağlicak ve yaramı unutturucaktı.
Duşumu alıp boş içkiyi yere koydum, havluyu vücuduma sarıp duştan çıktım. Rahat ve bol bir pijama giydim. Üstüme sütyen giymeye çalıştım ama sütyenin teli belimdeki yaraları acıtıyordu.
Bol bir tişört giydim, yatağa adımlayıp hızla uzandım. Gözlerimi derin uykuya kapattım.
***
Alarm sesine kalktım, telefonumda aynanda çalışıyordu. Arayan selin di."Alo? Ne var sabah sabah!"
"Okul var mesela. Kalk hazırlan geç kalma diye arıyorum."
"Ben bu gün gelmeyeceğim, işlerim var."
"Geliyorsun. Hadi ama sensiz çok sıkılıyorum, beni Ömer'le mi bırakıyorsun? Ya biz birbirimizi yersek? He, napıcaksın o zaman? Canım arkadaşım beni aramıştı ama ben gitmedim, dersin arkamdan."
Dediklerine kıkırdayıp konuşmak için ağzımı açtım. "İlk iki ders beni idare et, gelicem."
Telefonu kapatıp kulağımdan çektim. Bir kaç dakika yatakta döndükten sonra doğruldum. Üstüme siyah okul eteği, beyaz gömlek ve siyah ceket giydim. Aklıma babamın yaktığı pembe eteğim geldi. Ne çok sevmiştim onu.. artık beni umursamadığı için ne giydiğime de karışmıyordu.
Hızla çıkıp kulaklığımı taktım, herhangibi bir şarkıcının şarkısını açıp dinlemeye başladım. O kadar daldım ki gözlerimi kapatıp şarkıyla bütünleşmeye başladım.
Gözlerimi açtığımda tanımadığım bir sokakta yürüyordum.
"Siktir.. gece nereye geldin?" Endişe ile bir sağ bir sola baktım. Sokakta yürümeye ve çıkış bulamaya çalıştım. "Napıcam ben?"
Büyük üşengeçlik ve sinirle ayağımı sürte sürte şarkıyla yürümeye devam ettim. Tanıdığım bir sokağa çıkmak için dualar ederken daha da boka battım. Hiç bilmediğim bir yere geldim, karşıda şık ve kocaman bir bar vardı. Mor ışıklar kapıdan geçip sokağa yansıyordu.
"Daha çok siktir.."
Bara ve barın karşısındaki sokaklara baktım. Tamamen kaybolmuştum. "O şarkıyı açmicaktım." Gelen pişmanlık ile ayağımı yere vurdum. Sinirden, sinirli dedenin taklidini yapmak üzereydim.
Bardan çıkıp çöpün kenarına eğilen bir kaç kadın vardı. Ne içtilerse çıkarmaya çalışıyorlardı. Yüzümü buruşturdum, bunu benimde yaptığım aklıma gelince sakinledim.
"Seni her gördüğümde başın dertte, ya da tehlikeli bir yerdesin."
Arkamdan duyduğum ses ile irkilip yerimden sıçardım. Arkamı dönüp hafiften eğildim ve soluklandım.
"İnsan geldiğini söyler be!" Telaşla soluklanıp ayağı kalktım. O da her zamanki soğuk bakışlarını atıp somurtuyordu.
"Burda ne işin var çocuk?" Ses tonu sakindi, bu kadar sakin olması beni korkutuyordu.
Dudaklarımı yalandan büktüm. "Kayboldum." Dedim açıkça.
Bir kaç adım atıp yanıma yaklaştı, gözleri dudaklarıma kaydı.. siktir yarama bakıyordu. Yüzümde, sadece dudağım patlamıştı. Ama boynum açıktı ve kapatmayı unuttuğum morluklarım vardı. Gözleri boynuma değince yutkundum.
Bir saattir iki bölüm yazmaya çalışıyorum, dayım gildeyim ne kadar zorluklarla yazıyorum bar beğenin yorum yapın lütfen emeğimin karşılığı alam bari. Seviliyorsunuz💅🏻💞
YOU ARE READING
Ölü Ruhların Çürük Bedenleri (tamamlandı)
Short Storyailesinden psikolojik baksı gören ona rağmen hayatı yaşamaya çalışan ve ayık olmadığı zaman olmayan gece, beklemediği ve görmediği ilgiyi ona vericek adamla tanışır.