Taksiden indikten sonra ne kadar bir süredir yürüyorum fark etmedim bile, havanın soğumaya başlaması ürpermemle beni kendime getirdi.
Olduğum yerde durup etrafa göz gezdirmeye başladım öylece, evden çok fazla uzakta olduğumu fark edip ürpermeye başlasamda telaş etmeden telefonumu çantamdan çıkarıp saate baktığım da, saatin 20:52 olduğunu görüp istemsizce bir çığlık attım yolun ortasında. Aceleyle arama tuşuna basıp son aramalardan babama basıp hemen babamı aradım.Çalıyor...
"Kızım nerdesin sen," dedi telefonu açar açmaz, babamın sesini duyunca istem dışı gözlerimden yaşlar sızmaya başlamıştı bile.
Boğuk çıkan sesimle sadece,
"Baba!" Diyebildim. Kendimi silkeleyip konuşmaya devam ettiğimde babamın ne kadar merak ettiğini anladım.
"Baba konum atıyorum lütfen hemen gel beni al, çok korkuyorum baba." Dedim hüngür hüngür ağlamaklı çıkan sesimle.
"Tamam yavrum sen at konumu, olduğun yerden ayrılma sakın hemen geliyorum." Dedi. Babamda korkmuştu. Telefonuma dikkatli bakmadığım için arama var mı yok mu farkında bile değildim. Telefonumu kapatmadan aramalara baktığımda,
29 Cevapsız çağrı
Yazdığını görmemle, "Yuh" demem bir oldu.
Aramalarda 13 babam 8 annem 8 bilinmeyen numara vardı, 'iyi ama bu kimdi şimdi' dedi iç sesim şaşırmaklı.Olduğum yerde sadece kaldırım taşına oturabildim, hava iyice kararmıştı babam hala gelmemişti. Aramamıştı bile. Korkmaya başladım çünkü garip sesler duyuyordum yada bana öyle geliyordu. Karşıdan gelen arabaya doğru döndüğümde arabanın ışıkları gözlerimi fazlasıyla aldığı için kolumla gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Öyle çok korkmaya başlamıştım ki gelen arabanın babamın arabası olmadığını anlamıştım.
Araba tam yanımda durdu camları çekik olduğu için kimseyi göremiyordum. Korkudan kalbim çıkacak gibi atsada aldırış etmeden oturduğum yerden hızla kalkıp geri çekildim. Arabanın camı yavaş yavaş açılmaya başladığında gördüğüm kişiyle şok oldum."Kerem...sen nasıl," dedim kekeleyerek.
"Atla Defne,"dedi arabayı işaret ederek. İyi ama benim nerede olduğumu bunlar nereden biliyordu. Şoför koltuğunda kimin olduğuna bakmak için başımı eğdiğimde Burak olduğunu fark edip anında başımı geri kaldırdım. Bunun ikisi yerimi nereden biliyordu diye içim içimi yiyordu adeta.
"Babam geliyor zaten," diyebildim sadece.
"Bizi baban gönderdi Defne, arabaya binmek için kırmızı halı falan mı istiyorsun." Dedi çapkın gülüşüyle. Şok üstüne şok yaşıyordum. İyide babam neden bunları gönderdi. Yada babam nasıl olurda bunlara ulaştı. Kafayı yemek üzereydim ama mecbur kaldığım için binmek de zorundaydım.
Arabanın arka koltuğuna bindiğimde aynadan Burak'ın beni izlediğini gördüğümde heycanlanmaya başlamıştım. Kalbimin ritmi yine bozulmaya başladı. Burak neden kalbimin ritmiyle oynuyordu anlamadım. Aynadan gözlerimi kaçırıp kereme doğru yaklaştım.
"Babam... yani sizi nasıl," kekelediğim için konuşamamıştım bile, rezil olmuştum resmen konuşmayı bile beceremiyorum. Oflayarak geriye çekildiğimde Kerem'in sesine doğru tekrar döndüm.
"Saatlerdir baban sana ulaşamamış, adam meraktan ölmüş resmen, iş yerinden Burak'ın numarasını bulmuş ve Burak'ı aramış." Demesiyle benim cırlamam bir oldu.
"Neee," diye cırladım. "Pardon," dedim mahcup şekilde ve Kerem'in söylediklerine, konuşmaya devam ettim tekrardan.
"İyi de neden Burak'a ulaşmış ki,"
YOU ARE READING
İntikam Yemini
Teen FictionSönmeye yer arayan Mum. Bir bıçak mı İNTİKAM YEMİNİ. Yıldız vermeyi, yorum yapmayı ve takip etmeyi unutmayın. İYİ OKUMALAR :)