Belki aylar belki haftalar belki de günler sonra, ne zaman bu kadar sevildiğimi, mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
Lunaparka en son ne zaman gittim yada gittim mi onu bile bilmiyorum.
Kendime sevgi neydi? Diye sorduğumda, onu bile bilmez bir hale gelmiştim.
Burak beni sanki çocukmuşum gibi sevindirmiş, eğlendirmişti.
Belki de hoşlandığım adam benim korkularımı almıştı. Yerine mutluluğu vermişti.
Saatler sonra ikimiz de sessizliği koruyarak mahalleye gelmiştik. Üzerimde anlamlandıramadığım bir yorgunluk vardı. Belkide aylar sonra bu kadar mutlu olmak vücuduma ağır gelmişti
Otobüs durağında oturmuş telefonuyla uğraşan Anıl'ı gördüğüm de, neden orada oturmuş telefonuyla oynuyordu, anlamlandıramamıştım.
"Anıl..." diyerek seslendim, elimi de görebilmesi için havada salladım
Anıl'a seslensem de, sesimi duymamış olmalı ki hiç istifini bozmadan telefonuyla oynamaya devam etti.
"Telefona dalmış." Dedi Burak çatallanan sesiyle tüm sessizliği bozarak.
"Evet ya," dedim başımı Burak'ın yüzüne çevirerek.
Ona o kadar minnettardım ki! Beni biranda bu kadar mutlu ettiği için. Gözlerindeki o derin bakışları nedensizce kalbime dokunuyordu.
"Ben, sana çok teşekkür ederim." Dedim gözlerinin en derinliklerine dalarken.
"Aramızda teşekkür olmayacaktır umarım." Dedi çapkın gülüşüyle, işaret parmağını burnumun ucuna dokundurarak.
Utandığım için gözlerimi gözlerinden ayırmak zorunda kaldım.
"Anıl'ın yanına gidelim..." Dedim önüme dönerek.
Anıl'ın dikkati hür dikkat telefona bağlanmıştı.
Yanına gidip dikilmemize rağmen bizi görmedi bile."Hu hu, kaçırsalar umurunda olmayacak ha," dedim başına canı acımayacak şekilde vurarak.
,
"Neredesin kızım ya? Beklemekten direk oldum." Dedi ayağa kalkarak."Sana bekle diyen mi oldu?" Dedim alaycı gülüşümle.
"Salak annen aramış telefona cevap vermemişsin, beni aradı bende yalan attım okuldasın diye," dedi birden tahammülsüz tavrıyla.
"Ne..." diye bir çığlık koptu o an ağzımdan istemsizce.
Başımı çevirip Burak'a baktığımda, sanki uzaylı görmüş gibi yüzüme bakıyordu. Umarım bu deli hallerimden korkup kaçmaz.
Tekrardan başımı çevirip etrafa bakındığımda, bir kaç kişinin meraklı gözlerle bana baktığını fark edip, hemen elimi başıma götürdüm.
"Ne cırlıyorsun kızım ya, boru mu var boğazında ne var?" Dedi aceleyle kolumu tutarak.
Başımı tekrar Burak'a çevirdiğimde, Burak'ın gözlerindeki ateşi görmüştüm, adeta ateş püskürüyordu. Bunu umursamadan hızla telefonumu almak için elimi cebime daldırdım.
"Oha ya," dedim. "Telefonum yine kapanmış, bozulmuş ya, kapanıp duruyor."
"Yenisini alırız, hadi eve gidelim, daha fazla burada dikilirsek. Annende bizi iğne iplikle diker haberin olsun." Dedi Anıl aceleyle.
"Ben bırakırım evine, sen kendi evine gidebilirsin." Dedi Burak net çıkan tavrıyla.
Anıl'la ikimiz birbirimize baktıktan sonra, başımızı yavaş yavaş Burak'a çevirip gözlerimizi diktik.
YOU ARE READING
İntikam Yemini
Genç KurguSönmeye yer arayan Mum. Bir bıçak mı İNTİKAM YEMİNİ. Yıldız vermeyi, yorum yapmayı ve takip etmeyi unutmayın. İYİ OKUMALAR :)