Yine okudum, tekrar okudum, kağıda defalarca baktım, kutuyu masamın altına kimin koyduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Anneme ve babama bu konudan bahsedersem çok fazla kafalarına takacaklarına adım kadar emindim. Bu not asla ortaya düşmemeliydi.
Babamın cinayet konusunu başkasının biliyor olması gerçeği beni korkutsada bunu aldırış etmeden bir hışımle yerimden doğrulup ayağa kalktım, elimin tersiyle gözlerimdeki yaşları sildim.
Arkamı dönüp okula uzun uzun baktıktan sonra yerde duran çantamı alıp oradan gitmek için hareketlendim. Yere oturduğum için toz olan üzerimi temizlemek için eğildim sırada adımı duymamla sesin geldiği tarafa dönmem bir oldu.Bana doğru gelen Anıl onun arkasında kalmış bize doğru bakan Burak. Başımı yavaş yavaş kaldırdığım da Anıl koşarak yanıma gelip öylece sıcak teniyle beni kollarıyla kendine çekip sımsıkı sarıldı ama benim kollarım Anıl'ı saramadı. Başım Anıl'ın omzunda yaslı gözlerim ise gözleri kan ağlayarak bakan Burak'ın gözleriyle buluştu.
Onu neden bu kadar dert ediyorum kendime, ukalanın birisiydi işte niye bu kadar çok beynimi meşgul ediyor.Anıl ile bedenlerimiz hala birbirine kenetlenmiş dururken Burak arkasını dönüp gittiği an kendimi Anıl'dan uzaklaştırdım. Gözüme gelen saçımı kulağımın arkasına taradım. Boğazımı temizleyerek sessizliği bozan ilk kişi ben oldum.
"Anıl..." diyebildim sadece. Kendimi tekrar ağlamamak için dudaklarımı sıkıyordum adeta.
"Defne iyimisin? Okuldan koşarak gittin korktum kızım ya," dedi bir adım geriye çekilerek.
"İyiyim Anıl merak etme, eve gidip dinlensem iyi olacak." Dedim, çantamı koluma takarak.
"Beraber gidelim o zaman," dedi ve kolunu açıp koluna girmemi istedi, hafif gülümseyerek halimi anlamış olmasına sevindim hemen kolumu koluna geçirdim.
"Yürüyerek gidelim mi?" Dedi birden gözlerime bakarak.
"Çok iyi olur valla," dedim ona minnet duyarcasına, çünkü kalabalık ortamlardan uzak kalmak istiyordum.
Kolum hala Anıl'ın kolunda takılı yavaş adımlarla öylece ev'e doğru ilerliyorduk. Bu defa ki sessizliği bozan Anıl oldu.
"Not olay'ı neydi Defne..." dedi bir den, öylece yutkunabildim ne demeliydim.
'Babam cinayetin içine karıştı ve bugün bir not mu aldım demeliydim?' Derin nefes alıp kolumu Anıl'ın gözlerine çevirdim. Güneşin Anıl'a vuruyor olması onu pas parlak yapmıştı. Çok da çekici gözüküyordu. Gözlerim bir anlığına Anıl'ın gözleriyle takılı kaldı, simsiyah olan gözleri o kadar anlamlı bakıyordu ki. Siyah göz rengi vardı ama okyanus gibi parlıyordu adeta. Gözlerimi gözlerinden ayırıp başımı Güneşin batışına çevirerek konuşmaya başladım."Anıl bunu sana söylemem mümkün değil, ama sana şunu diyebilirim ki! Benimle alakalı bir durum bu yüzden lütfen babama yada anneme birşey söyleme olur mu?" Gözlerine bakarak neden söylemedim ki. Başımı hemen Anıl'a çevirdiğim de aramızdaki mesafe sıfırlanmışdı resmen. Ani refleksle kendimi geriye çektiğimde ayağım taşa takıldı, tam düşecektim ki, Burak beni belimden kavrayıp düşmemi engelledi. Belimde olan eliyle kendine çekti öylece. Gözlerimiz birbiriyle anlaşıp duruyordu. Ne o çekiyor gözlerini ne ben çekiyordum. Öksürerek kendimi geri hemen çektim.
"Teşekkür ederim tutmasan yere yapışıyordum." Dedim tebessümle.
"Çocukluğunda da böyle sakardın hala sakarsın," dedi gülerek.
"Deme öyle ya," dedim gülerek. Yürümeye devam ettiğimiz sırada koluna girmem için kolunu uzattı tekrardan.
"Düşme diye kolumu sana veriyorum," dedi tekrar gülümseyerek. Anıl çok iyi bir karaktere sahipti. Moralim olmamasına rağmen beni mutlu etmeyi başarıyordu. Tekrardan koluna girdim.
YOU ARE READING
İntikam Yemini
Dla nastolatkówSönmeye yer arayan Mum. Bir bıçak mı İNTİKAM YEMİNİ. Yıldız vermeyi, yorum yapmayı ve takip etmeyi unutmayın. İYİ OKUMALAR :)