EmreKonuma geldiğimde Naz binanın önünde bekliyordu. Arabayı önünde durdurduğumda arabaya bindi. Yüzüme bakmaya tenezzül bile etmeden kemerini taktı. Karşıya, camdan dışarı bakıyordu. Sabahın sessizliği, ikimizin sessizliği arabada korkutucu bir huzur veriyordu.
"Sırf abimden laf yememek için seninle geliyorum bu arada. Asla yanlış düşüncelere kapılma lütfen." Dediğinde alaylarmışcasına güldüm. Arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladım.
"Dediklerim için özür dilerim Naz. Gideceğini tahmin etmemiştim." Alaylarcasına gülme sırası ona geçmişti, bu kez de o güldü.
///////
Naz
"Abi gittim geldim işte bunda büyütecek ne var Allah aşkına?" Eve girdiğimiz andan itibaren abimle kavgaya tutuşmuştuk.
"Kafana estiği zaman çıkıp gidemezsin, Adana değil burası İstanbul. Kaybolsan sana bir daha nereden ulaşabileceğiz düşün? Deli mi olalım illa."
"Özür dilerim. Ama bak gerçekten tam telefonu açacakken şarjım bitti." Daha fazla konuşmama müsaade etmeden tekrar lafa girdi.
"24. Aramamızı beklemeden ilkinde açsan belki daha rahat olurduk?"
"Sinirliydim ama."
"Bahane değil."
"Tamam abi çok şey yapmaya gerek yok neticede iyi şuan." Umutun dediği şeyle ona minnet dolu bakışlarımı attım.
"Bu yaptığının farkında olmalı ama Umut. Sokaklarda ne gibi tehlikeler olduğunun kendisi de farkında. İstediği kadar boksör dövüşcü olsun, bir şeyler yaşandıktan sonra bunu değiştirmek kolay değil."
"Söz veriyorum, bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım."
"Söz vermek yetmez. Uyarıyorum Naz, bir daha yaparsan ararım babamı."
"Tamam. Özür dilerim tekrardan. Ben düşündüm ki Sinanlara gittiğimde sorun etmezsin." Özür dilediğimde kollarını bana sardı.
"Sikmişim Sinanı. O da arayıp abi Naz bizimle diyebilirdi." Dediğinde güldüm. Ardından ayrıldık.
"Sizden de özür dilerim, beklemişsiniz beni o kadar." Dediğimde onlarla da sarıldık.
"Bedelini ödemek için bi kurabiye falan gayet yeterli olur açıkcası." Hürkanın lafıyla gülüp kafa salladım.
"İstediğiniz kurabiye olsun."
"Bana hep yapıyo ezikler ağlayın." Emre'nin dediği şeyle güldük.
"Emre sen hiç konuşma kardeşim. Sana bi koyarım çin seddine kadar koniçivaah diye bağırarak gidersin." Abimin dediği şeyle yanaklarını sıktım. Ellerimi tutup yanaklarından çekti.
"Sen bir daha ortama kız sokma abicim. O neydi öyle ya? Kulaklarım yokolsun istedim şakasız." Dediğinde elimle artı işareti yaptım.
"Artı bir. Katılıyorum. Yolacaktım kızı. Hürkan en çok seni seviyorum bu yüzden."
"Ayrıca Emre, ne palavracı adamsın. Unuttum sanma dediklerini." Dediğimde konuştu.
"Neyi unuttuğunu?"
"Onu ayrı konuşuruz. Neyse hadi dağılın. Çok uykum var benim. Yatmam lazım."
////////
Uyandığımda saat 15.11 olmuştu. Klima kapalı uyuduğum için fazla terlemiştim. Evde benden başka kimse yoktu. Gelen mesajları kontrol ettiğimde abimden bir şey olmayınca gidip duşa girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köpük (My Friend's Sister)
Roman pour Adolescents"Seni seviyorum, yetmez mi?" Dediğinde delirmek üzereydim. "Bir kişilik kalplere iki kişi sığdırıyorsun Emre! Ben o sandığın kişi değilmişim, çık şimdi dışarı!" Evimden, aklımdan, beynimden, en önemlisi;Kalbimden çık Emre. Köpük ol, uç yukarı. Patla...