-XLIII-

250 22 51
                                    

Ay geldim geldim sonunda!
Umarım bölümü beğenirsiniz! Cok özenerek yazdım, yorum atmayı unutmayın lütfen. Azcık teori üretin yav. Katil kim?

Bölum sarkısı: Put me in a movie-bulcadoshow

***
Seul, Güney Kore

Gözlerinin içinde, hemen karşımda olurdu Sunghoon'un bana olan nefreti.

Onunla bakışlarımız ne zaman kesişse bir şeyler eksilirdi ruhumdan. Çaldığı benliğimi geri verme tenezzülünde de hiçbir zaman bulunmamıştı.

Onunla üniversitede zorla karşılaşmam yetmezmiş gibi bir de çalıştığım yere kalabalık arkadaş grubuyla gelip canımı yakıyordu.
Beni insanların içinde olduğumdan daha küçük düşürmesi ya da defaatle işten kovulma eşiğine getirmesi de değildi sorun.

Gözleri...

Nefretini yerinde bulamazsam şimdikinden daha çok korkacağım iri gözleriydi sorun.
Sorun bir sene sonra onu yeniden, maskeler olmadan görmekti. Sorun onun bu eriyip gitmiş hali için kendimi suçlamam, içim içimi yerken karşısında dimdik durmak zorunda oluşumdu. Hayır, belki de asıl sorun geliş sebebi ne olursa olsun onu özünde gizlice merak etmiş olmamdı.

Ne haldeydi? Başına tüm olanlardan sonra ne gelmişti? Kaf dağının ardındaki mükemmel hayatı tepetaklak olunca nasıl hissetmişti?

Sorular zihnime birer birer doluşurken sessizce birbirimize bakıyor olmamız gerilmeme neden oldu. Sertçe yutkunup kolumdaki saate baktım. Biraz daha gecikirsem Jay yukarı gelirdi ve şuan son istediğim şey onun başını belaya sokmaktı.

"Vaktim yok Sunghoon. Benimle konuşacağın kadar samimi değiliz, biliyorsun." Dedim sakin bir ses tonuyla. Paniklersem kendini yüksekte görecekti.

"Bitti." Fısıltılı sesi boşlukta yankılandı. Anlayamadan baktım gözlerine. Halkalar halinde yüzüne yansımıştı huzurunu kaçıran geceler. Bembeyaz yüzünde eski rengi yoktu şimdi.

"Biten nedir?"

"Eşitlendik. Ben vurdum, senelerce sana vurdum ve şimdi sen sıranı kullandın. Eşitiz, bitti." Dilimi ısırdım sertçe. Dudakları aralık kalmıştı.

Biliyordu.

O gece yaşananlarda benim payım olduğunu çok iyi biliyordu. Hatta emindi.

"Sen vurdun, ben sana bir şey yapmadım." Yüzsüzdüm. İnanılmaz derecede yüzsüzlük ediyordum o an. Öte yandan da üzerinde sesimi kaydedecek bir şey olup olmadığını bilmeden bir şeylere netlik kazandırmaya cesaret edemezdim.

"Adımı temizleyeceğim Jungwon. Ben kaç defa düştüm haberin var mı? Buzun üzeri kana boyanana kadar devam ettim ayağa kalkmaya. Yine aynısını yapacağım." Sesi titrekti oysa. Kendinden o kadar da emin durmuyordu. Zevk almadım bu durumdan. Aksine nefesim kesildi. Ciğerlerimdeki hava yetmiyordu derdimi söküp atmaya.

"Ne yaparsan yap, benden uzak dur. Aklında kurup kurup üzerime saldırmandan bıktım. Koskoca adamsın! Seni tanımıyorum bile. Uzak dur. Yoksa şikayetçi olacağım." Cebimden anahtarı alıp onu es geçtim. Kapıyı aralayıp suratına kapatmadan önce son kez baktım haline.

Buradan taşımam gerekiyordu evimi. Zira yeniden geleceğini suratından okumak zor değildi.

Telaş olmadım.

Yaslandığım dış kapıdan hole baktığımda buradaki ilk zamanlarımda yaşadıklarım canlandı gözlerimde. Birini öldürmüştüm.

Gidip polise teslim olmak istiyordum. Panik ve hüznün en koyu tonuyla kararmıştı gözüm. Sanki bir el beni bataklığa çekiyorken kalan son gücümle başımı yukarda tutmayı deniyordum.

Boy In The Bubble|| JayWonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin