Yavaşça Carla yaklaştım ve koluna dokundum "Carl," diye mırıldandım ama duyuyor gibi değildi. Bakışları hala kızı üzerindeydi. Aniden kaşlarını çatıp bana döndüğünde gözlerinin dolduğunu gördüm. Kısa bir süre göz göze geldik, sonraysa oda arkasını dönüp hızlı adımlarla yukarıya doğru koştu.
Arkasından merdivenlere kadar geldiğimde "Carl!" Diye seslendim ama cevap vermedi.
Belki de şu an her kes yalnız kalmak istiyordur...
Tam tekrar salona girecektim ki yukardan bir şeylerin kırılmasını ve bağırış seslerini duydum.
Hızla merdivenlerden çıkıp koridora girdiğimde seslerin Alperin odasından geldiğini anladım ve sanırım Carlda ordaydı."Ablam olduğunu neden söylemedin!? Ha neden bir ablam olduğunu söylemedin abi!?" Bir kırılma sesi daha.
"Gerek yoktu çünkü Carl, anlıyor musun?" Carlın aksine Alper boğuk ama bir o kadarda yumşatıcı sesle konuşuyordu."Neden!? Öz kardeşin olmadığım için mi? Abi, ben seni gözümü kırpmadan kabul ettim, ama sen bir ablam olduğunu bile hep benden saklamışsın..." sesi artık titriyordu, içeri girip bir şeyler yapmalıydım. İrelileyerek kapının önünde durdum ve sonra içeri girdim.
Yerde kırılmış bir vazo, yere dökülmüş kitaplar vardı. "Neden abi!? Neden..." gözünden bir damla yaş düştü. Alper önünde durup "Affet, kardeşim... pek çok hatam var, ama yinede özür dilerim..." elini Carlın omzuna koydu "Affetmezsen de sorun yok, Carl..." başını salladı "Söyleye bileceğim tek şey var: özür dilerim..."
Affedin yiaa...
Carl omzundaki eli itti ve hızlı adımlarla odadan çıktı. Arkasından gitmek için döndüğümde kolumdan tuttu ve kendine döndürdü. Kulağıma doğru "Yapma," diye fısıldadı. "Yapma, Turuncu..."
"Biraz yalnız bırak onu, belkide zamana ihtiyacı vardır..." kendinden uzaklaştırıb yüzüme baktı ve çekilerek yatağa oturdu. Bende tereddütle adımlayıp yatağına- yanına oturdum.
"O senin ablan mı?" Diye sordum.
Burukça gülümsedi "Öyleydi," dediğinde kaşlarımı çattım "Eskiden ablansa şimdide ablan sayılmıyor mu?" Başını kaldırıp gözlerime baktı "Eğer o kişi seni kabul etmiyorsa, seni hayatında istemiyorsa o zamanda mı yine ailen sayılır?"Başımı aşağa diktim. "Kaç yıldır görmedin?" Kısık sesle "14..." dediğinde hızla ona baktım. "Gerçekten 14 yıldır görüşmediniz mi? Peki neden? Neden yanına gitmedin ki?" Sıkıntıyla nefesini verdi "Onu bu halimle üzmek istemedim, Turuncu. Anlıyor musun? Ama anlamıyor sun, kimse anlamıyor..."
Sanırım gerçekten anlamıyordum...
"Ama bu şekilde daha da üzülmüş işte," başımı salladım "Sen onu kırmayayım deyip kanatmışsın, Alper..."
Gözlerime baktı, cevap vermedi. "Peki ya Carl?" Diye mırıldandım. "Ona neden ablan olduğunu söylemedin? Senin ablansa, doğal olarak Carlında ablası oluyor. Bunu bilmeye hakkı vardı" kaşımı kaldırdım "En azından,"
Ayağa kalkıp gitmek istediğimde "Helin," diye mırıldandı, duraksadım.
Turuncuya ne oldu?
Yavaşça ona döndüğümde gözlerini kapatıp tekrar açtı. Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde bir adımlık mesafe bıraktı "Biliyorum, hepsi benim suçum.. Ablamıda kırdım, kardeşimide kırdım... ama," bir adım daha atıp aramızdaki son mesafeyide kapattı.
"Bana sarılır mısın?... çok acıyor, Turuncu... kalpsizim sandım ama acıyor, Turuncu... hemde çok..."
Bir kaç saniye yüzüne bakıp kollarımı boynuna sardığımda elini belime doladı. Burnunu boyun girintime gömüp uzunca sarıldı...
❤️🩹
Yarım saat sonra...
Alperin odasından çıkıp kendi odama gelmiştim, yatak başlığına yaslanıp zamanın geçmesini bekliyordum. Artık dayanamadım ve kalkıp Carlın yanına gitmeye karar verdim.
Napim yalnız kalmak istiyorsa, istemesin oda...
Carlın odasının önüne gelip kapıyı tıklattım, ama ses gelmedi. Bende kapı kulbunu yavaşça indirip içeri girdim. Carl duvarın dibine çökmüştü, dizlerini kendine çekip başını gömmüştü.
Yaklaştım, yaklaştım ve yanına oturup "Carl," diye seslendim. Başını kaldırıp bana baktı. "Neden geldin..." deyip burnunu çekti. "İyi ki geldin..." diye ekleyip sarıldı ve başını göğsüme bastırdı. Hıçkırdı ve yeniden ağlamaya başladı. "Ah benim duygusal, Prensim..."
Başını kaldırdı ve bana baktı "Havuç, sence beni sever mi?" Bir damla daha düştü gözünden. Hemen gülümseyip "Tabi ki sever, Carlcığım... neden sevmesin ki? Seni sevmemek mümkün mü ki?"
Nihayet gülümsetmeyi başarmıştım...
"Ama ben, öz kardeşi değilim ki... babasından nefret eden birisi o ve bende onun başka kadından olan oğluyum. Kısaca," dedi ve iç çekti "İmkan yok, sanırım..."
"Nerden biliyor sun? Abindede aynı durum ama o seni çok seviyor"
"Kendi öz kardeşini dahi kabul etmeyen, beni nasıl etsin ya?"Benden bir cevap gelmediğini görünce tekrardan ağlamaya başladı. Aniden başını kaldırdı ve kaşlarını çattı "Ben her kese söylicem, tamam mı? Alper benim abim, o kızsa benim ablam," başını salladı "ne olursa olsun, kabul etmesede artık o benim ablam,"
Bende hızlıca başımı salladım "Tabii! Tabii Carl, ne istiyorsan yap," gülümsedi.
Ayağa kalkıp elinin tersiyle göz yaşlarını sildi ve gülümseyerek "Ben bir duş alıp rahatlasam, olur mu, Havucum?"
Dediğinde bende ayağa kalkıp "Tabii," deyip gülümsedim ve elini tutup "Anlatmak istediğin bir şey, bir konu olursa, dinlerim kardesim, tamam mı? Hiç çekinme, ben aşağı geçiyorum. Duş aldıktan sonra iyi hissedersen, gelirsin"
Gülümseyip boynuma sarıldı "Tesekkürler," deyip ayrıldığında tebessüm edip odadan çıktım.
Bu sorunu da böyle atlattık, çok şükür...
🍁
Merhabalar, bir bölümün daha sonuna geldik... çok kısa oldu ama yakın zamanda bölüm atıcam, merak etmeyin...🥕
Carlın duygusallığını sevdiniz mi?❤️🩹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İntikam Acıdan Doğar~
Short StoryAnnesinin ve ablasının intikam ateşi ile yanan Alper Sancak uzun yıllar sonra aniden ortaya çıkar... Düşmanın kızıyla yaptığı anlaşmayla intikamları uğruna yoğun bir savaşa başlarlar...