Raftaki kitabın tozunu alıyorken bir yandanda kafamdaki düşüncelere savaş açmıştım. Dışardaki yağmurun sesine odaklandım ve gözlerimi kapatıp sinirimi yatıştırmaya çalıştım.
Yağmura nefret ediyordum...
"Meral hanım," birinin adımı seslenmesiyle irkildim ve telaşla arkama döndüm.
"Ah, kusura bakmayın, daldığınızı farketmemişim," başımı salladım ve "Sorun değil, bir şey mi oldu?"
Deyip kısa kesmeye çalıştım. "Evet, çıkmıyor muydunuz diye soracaktım," tam inkar edecektim ki hafta sonu olduğunu hatırlayarak "Haa, evet çıkıyorum, teşekkürler..." diyerek hızla hırkamı aldım ve kütüphaneden çıktım.
Yağmurun şiddetlendiğini görünce şansıma küfür ederek hızlıca otobüs durağına yetiştim. 5 dakika bekledikten sonra otobüs geldi ve hızlı adımlarla otobüse binip en arkalara oturdum, gözlerimi kapatıp kardeşimi düşünmeye başladım.
Bu gün 14 cü yıldı...
Bu gün birlikte nice hayaller kurduğum birlikte pastane açacağımız biricik albino kardeşimin kaybolmasının 14 cü yılıydı...
Her gün geri geleceğine dair biraz daha yıkılan ümitlerim bir koca yılın ardından daha da kaybolmuştu...
Omzumda bir elle gözlerimi açıp arkamı döndüm ve yine onu gördüm. Bıkkınlıkla nefesimi verip "Yine gelmişsin," dediğimde gülümsedi "Ben her zaman seninleyim, Ablacığım..."
"Yalan söyleme" deyip sinirlendiğimde her zamanki gibi sırıttı ve başını iki yana salladı "Hayır, yalan değil ki ben her zaman yanındayım,"
"Hayır değilsin, Alper, değilsin! Kahretsin ki sana ihtiyacım olduğunda değilsin benlee! Şu anda hayal olduğunu da biliyorum ama gel işte gel, dön yanıma, Alper... özlüyorum ablacığım,"Sol gözümden bir damla yaş yüzüme doğru yol çizdi, kısık sesimle "Lütfen... Alperim lütfen... dön ablanın yanına..."
Başımı yeniden kaldırdığımda yok olduğunu gördüm, yine her kes bana şaşkınca ve korkuyormuşçasına bakıyordu. Hızla ayağa kalktım ve göz yaşlarımı elimin tersiyle sertçe silerek otobüsten ayrıldım.
Hiç bir şeyi umursamak istemiyordum...
Havanın kararmasına az bir zaman kalmıştı, ama bu ailemi görmeme engel değildi. Hızlı adımlarla ilk önce annemin yanına geldim. Soğuk mezar taşına sarıldım ve bir öpücük kondurdum. Mum yakıp biraz konuştuktan sonra Alper için hazırladığım dala bir kurdele daha bağladım.
"Bir yıl daha geçti, kardeşim..."
Diye fısıldayıp tepeye doğru ilerledim. Vardığımda yağmur hızını biraz daha artırmıştı. Çimler sırılsıklam olsada yinede üzerinde oturdum, zaten kiyafetlerimde ıslanmıştı. Cebimden en sevdiğimiz çikolatayı çıkarıp yemeye başladım.Aniden biri tarafından izleniyormuş gibi bir hisse kapıldım. Umursamamaya çalıştım ve oturmaya devam ettim. Arkamdan bir çatırtı duyduğumda panikledim ve hemen arkamı döndüm.
Ama kimse yoktu işte!
Muhtemelen yine halisünasyon görüyorumdur diye geçiştirip önüme döndüm, dizlerimi kendime çekip başımı yatırdım ve etrafı izlemeye başladım.
Ensemde hissettiğim bir nefesle aniden duraksadım ve korkarak başımı kaldırıp arkaya doğru döndürdüm. 3 4 tane siyah takım ve siyah maskeli adamlar arkama dizilmişti. Gözlerim kocaman açılarak hızla ayağa fırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İntikam Acıdan Doğar~
Historia CortaAnnesinin ve ablasının intikam ateşi ile yanan Alper Sancak uzun yıllar sonra aniden ortaya çıkar... Düşmanın kızıyla yaptığı anlaşmayla intikamları uğruna yoğun bir savaşa başlarlar...