Carlla konuşup rahatlattıktan sonra aşağı inmek için merdivenlere yöneldim. Gidip şu kızla konuşsam iyi olur, fazla abartı tepki veriyordu bence. Kardeşini hatta kardeşlerini de anlamaya çalışmalıydı. Bir abla kardeşlerini en iyi anlayan kişi olmalıydı.
Ben evin her zaman tek çocuğu olduğum için ne abi ne abla ne de kardeş duygusunu tatmıştım. Çocukluğumda bunu taksamda büyüyünce olmadıkları için sevinmiştim, çünkü acıyı yalnız başıma çekiyordum. Beni savunduğu için azar yiyen ablam, ya da bana şiddet gösteren babama karşı çıkıp vurulan abim olsa, muhtemelen vicdan azabından yok olurdum.
Gerçi kardeşim olsunda istemezdim, çünkü kavgalarla büyüyen bir çocuğun psikolojisini kimse düşünemez. Bunu kendimden biliyordum, hep bağırışlar hep çığlıklar, sonundaysa ağlayan birileri.
Bu sahne o kadar çok hafızama kazındı ki, sayısını bile unuttum. Sesleri duymak istemezsin, kaçmaya delik ararsın, odana girip şarkı dinlersin, ama olmuyor çünkü aklın hep orada. Ağlayan ben ve annem, her an patlayacak olan babam.
Bazı insanlar hatta çoğunluk buna alışır, artık takmaz, 'boş ver, düzelir şimdi, zaten hep yaşanıyor' der ve artık umursamaz. Ama benim gibi diğerleriyse hala takar, her annesi ağladığında ağlar, her babası bağırınca irkilirdi.
Hatta artık çoğu zaman yüksek seslerden deli gibi korkar, bırak bir şey patlamasını yere bir şey düştüğünde bile irkilir.
Kendimden biliyordum, bazı sesler onu rahatsız ettiğindeyse ağlamaya başlar, korkusunu göz yaşlarıyla içinden akıtıp atmak isterdi. Bazen bıkırdı, usanırdı, 'yeter artık' derdi, 'neden bende diğerleri gibi normal tepki vermiyorum' diye sorardı ama yine aynı cevapta bulurdu kendini.
Kısaca, bu çocukların psikolojisini anladınız artık sanırım.....
Aşağı indiğimde ilk önce mutfağa girdim. Çiğdem, Onur ve Kaya her biri farklı köşelere yaslanmış dalgın görünüyorlardı.
Onları ilk kez böyle görüyordum, bu evden kahkaha sesi hiç eksik olmazdı ama şimdi evin içine bir sessizlik çökmüştü. Belli ki her kes etkilenmiş, kimse konuşmak istemiyordu. Birinin acısı hepsinin acısına beraber gibiydi.
En dalgın Kaya gibiydi, ben içeri girdiğimde en azından Çiğdem ve Onur kısa zamanda olsa bana bakmıştılar ama o sadece boşluğu izliyordu.
Boğazımı temizlememle başlarını kaldırıp bana bakmaları bir oldu. Kaya beni yeni farketmiş gibi hemen yanıma geldi ve endişeyle "Alper nasıl? S^^^yim böyle işe! Napıyor yukarda?" Diye konuşmasıyla derin bir iç çektim ve bende ona baktım.
"Biraz çöküş yaşıyor gibi şu an. İyi değil, sanırım. Ama olucak, olmak zorunda..." boğazıma bir düğüm oturmuş gibiydi "Ablası içeride mi? N'apıyor?" Burnundan soluyup yanımızdaki sandelyeye çöktü
"İçeride evet, oda iyi değil gibi" başımı salladım ve "onunla konuşsam iyi olur" deyip ayrılacaktım ki Çiğdemin titrek sesiyle "Ya Carl?" Demesiyle durdum.
Yavaşça ona döndüğümde bakışları bendeydi "O da apar topar yukarı koştu, sonra bazı sesler duyduk ama gelmek istemedik," nefesini bıraktı "Alpere biraz fazla yakın gibi, nedenini bilmiyorum ama belki de onun yanında iyi hissettiğindendir. Yukarıda birbaşına oturup akşama kadar sürekli ağlamasından korkuyorum," değince gözleri dolmuştu.
Bu gerçekten Çiğdem miydi?
Gülümsemeye çalışarak "Merak etme, onunla konuştum sakinleşti. Biraz dinlenip iner yanımıza heralde,"
Başını sallayınca daha fazla oyalanmadan salona girdim. Kız kanepede oturmuş sessizce ağlıyordu. Bir kaç adım atıp yanına yaklaştım, sonra geldiğimi anlasın diye hafifçe koluna dokunduğumda kız yerinden sıçradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İntikam Acıdan Doğar~
Short StoryAnnesinin ve ablasının intikam ateşi ile yanan Alper Sancak uzun yıllar sonra aniden ortaya çıkar... Düşmanın kızıyla yaptığı anlaşmayla intikamları uğruna yoğun bir savaşa başlarlar...