Yazardan
Ertesi gün...
Başını sola doğru eğmiş anlatılanları tartıyordu. "Kaya, Umutu buraya getir" demesiyle Kaya hemen yanlarından ayrıldı. "Eğer her şey dediğin gibi olursa, seni serbest bırakırım," dedi Onura doğru. Onur başını salladı ve yanındaki cansız bedene baktı. Alper gereksiz olduğu düşüncesiyle Emiri nihayet öldürmüştü.
Hakanda zaten can üstünde gibi bir şeydi, bu son bir haftada Alperin ona yapmadığı kalmamıştı. 'Elim ağrıyor' diye mızıldandığındaysa Helinin yaraladığı elini sinirlenip tamamen kesmişti.
"Bırak beni!" Kaya kolundan tutup Umutu hücrenin içine savurmuştu. Alperi görmesiyle geri geri gidip duvara yaslanmıştı. Alper yanına gidip yakasından tuttu. "İtiraf et! Her iki seçenektede zaten öleceksin itiraf et!"
Umutun bakışları Onura kaydığında burnundan soluyup "O şerefsiz mi verdi adımı? O yüzden mi benim yakama yapıştın!?" Alper bağırdı. "Soruma cevap ver dedim!" Yumruğa suratına geçirdi. Umut "Tamam!" Diye çığlık atınca durdu. "Ben yaptım kabul ediyorum zaten kurtulma şansım yok, bari kolaydan öleyim! Ama,"
Alper tek kaşını kaldırdı. Umut İğrenç şekilde sırıttı. "Asla pişman değilim, olmayacağımda!"
"Bak gör seni nasıl pişman yapacağım,..."
🩸⛓️
"Kararımda kesinim artık, ben gitmek istiyorum..." bakışları asla ablasının yüzüne kaymıyordu, çünkü gözlerini görürse fikrinden dönebilirdi.
Aslında hayır, asla kararında kesin değildi...
Ablası derin bir nefes aldı, kardeşinin aksine tam gözlerine bakıyordu. "Carl, sadece bir şeyi bilmek istiyorum, söylemek ve ya söylememek tamamen senin seçimin," yumuşaktan almak istiyordu. "Aniden neden böyle bir karar verdin?"
Carl bu sözüyle aniden istemsizce ablasına baktı. Meral iç çekti. "Yani biri mi seni üzdü? Bizle neden yaşamak istemiyorsun?" Carl başını salladı. "Bu sizinle alakalı değil, tamamen benim isteğim. Bir süre gideyim, kendimi toparlayayım, söz geleceğim yine kısa süreliğine. Biraz ihtiyacım var sadece. Her şeyde bitti, halloldu. Gideyim bende kendi hayatımı biraz düzene salayım. Lütfen,"
Burnunu çekti. "Sizi ne kadar çok sevsem, değer versemde biz farklı dünyanın insanlarıyız, bunu inkar edemeyiz, sizinle benim ait olduğum yer farklı. Ben başka ruhta büyüdüm, başka dilde, sizse tam başka. Yani ne demek istediğimi anlıyor musun?"
Meral başını salladı. Kardeşinden ayrı yaşamak istemesede her zaman arkasındaydı, onun mutluluğu da daha önemliydi. Gülümserken gözünden küçük bir damla yanağına doğru süzüldü. "Bu senin kararın, her zaman saygı duyarım ablacığım... unutma, dönmek istersende biz seni alırız, tamam mı?"
Carl tam cevap verecekken içeri yavaşça Helinin girmesiyle hızla ayaklandı. Helin önce kırgın bakışlarla ona baktı, sonraysa Carlın önüne doğru bir adımda atıp mesafeyi kapatarak ona sarıldı. Sıkı sıkı sarmalarken kulağına doğru fısıldayarak konuştu.
"Özür dilerim, Prensim... belki bencilce davrandım, belki seni anlamadım, belki seni kırdım, ben çok üzgünüm..."
Carl başını sağa sola salladı. "Hayır, böyle düşünmüyorum, beni kırmadın ki... aksine gidiyorum diye ben özür dilerim..." ayrılıp elalarına baktı. "Yaptığım bencilceyse üzgünüm, ama anlayışla karşılarsan gerçekten mutlu olurum..."
Helin burnunu çekti "Ben yalnızca Prensiminde kendi hayatını yaşamasını isterim. Tabii sana 'seni özlemeyeceğim, gitmeni istiyorum' da demeyeceğim. Ama yinede senin kararın," Carl gülümsedi. "Teşekkür ederim, Tatlı Havuç..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İntikam Acıdan Doğar~
Short StoryAnnesinin ve ablasının intikam ateşi ile yanan Alper Sancak uzun yıllar sonra aniden ortaya çıkar... Düşmanın kızıyla yaptığı anlaşmayla intikamları uğruna yoğun bir savaşa başlarlar...