Helin Özcan
Saat 21:00'di ama daha Alperler yoktu. Elimdeki not kağıdını sıktım ve belki 15 hatta 20ci kez aynı yazıyı okudum.
"Uyandırmak istemedim, uykucum. Ben gidiyorum, bir kaç saate dönerim. Döndüğümde söz sıkılmayacaksın. Birlikte eğleneceğiz;')"
Başımı çevirip Onura baktım. "Hani bir kaç saatti? Neden daha gelmediler? Neden onları aramıyorsun ve aramamıza izin vermiyorsun? Ne oldu ya? Yoksa bir şey mi oldu haberimiz yok?" Diye çıkışmamla Onur tekrar nefesini verdi. "Sakin ol, gelecekler"
Bu cümlesiyle daha da delirdim. "4 saat Onur, 4 saattir bekliyoruz. Ortalıkta kimse yok ve sen bana sakin ol mu diyorsun?" Çiğdemde bana katıldı. "Onur, bana bak. Kayalar gideli kaç saat oldu ve hala yoklar. Şu an sakin olamayız tamam mı!" Diye isyan ettiğinde Onur başını salladı. "Tamam, arıyorum ama telefonları kapalı..."
Başımdan aşağa kaynar suların döküldüğünü hissettim. "Ne diyorsun sen!" Diye bağırmamla elini saçına daldırdı ve bakışlarını boşluğa sabitledi. "Telefonlarını açmıyorlar işte. Alperi aradım, Kayayı aradım, çalışanları aradım. S*ktir... kimse cevap vermiyor"
Çiğdem hızla ayağa kalktı ve Onurun yakasını tuttu. "Bana bak! Bunu neden şimdi söylüyorsun sen! Başları dertte olabilir ve biz bunu şimdi mi öğreniyoruz!?" Carl bana baktı ve kısık sesle "Abime bir şey olmaz değil mi?" Diye sorduğunda ne diyeceğimi bilemedim. "Tabi ki de onlara bir şey olmayacak,"
Bu söylediğine kendin inandın mı gerçekten?
Onur yakasını kurtardı. "Bakın, şu an elimizden bir şey gelmez. Biraz daha bekleyelim yine bir şey olmazsa..." iç çekti. "Ee napacağız?" Dememle yüzüme baktı. "Araştırmaya başlarız, gerekirse restoranı başlarına yıkarız ama yinede patronları buluruz," dudaklarım istemsizce kıvrıldı. "Hah, şimdi Alperin ekibi olduk,"
🫧
Gece yarısı...
Kanepede oturmuş çaresizce bakışlarımı boşluğa dikmiştim. Stressten bir bacağımı sallıyor, her dakika başı yineliyordum. "Hala yoklar," Çiğdem yanımda oturmuş ve ellerini saçına geçirip öne doğru eğilmişti. Carl kolumu tutmuş, Onur salonun bir o başına bir bu başına geziyordu. Meral ablaysa elleriyle şakaklarını ovuyordu.
"Hala yoklar," yineledim. Bir anda Çiğdem ayağa kalktı ve bağırdı. "Yoklar! Yoklar evet! Gece yarısı farkındamısınız! Yoklar evet onlar yokk!!!" Diye çığlık çığlığa bağırıp masanın üzerindekilerini sinirle yere savurdu. Elini saçına geçirip bağırdı. "Gitmemeliydiler! O s*ktiğim yere gitmemeliydiler!"
Tepkisiz bir şekilde yüzüne bakıyordum, çünkü bende deliriyordum artık kimseyi sakinleştiremezdim. Meral abla yavaşça ayağa kalktı ve Çiğdemin kolundan çekip sarıldı. Çiğdem kendini bırakıp ağlamaya başladı. "Tamam, ablam. Bu kadar umutsuzluğa kapılma, gelecekler. Her şey iyi olacak..."
Çiğdem kendini çekip hızlı adımlarla Kayanın odasına girdi ve kapıyı kilitledi. Bende ayağa kalkıp Carlın kolunu nazikçe çektim ve odama geçip kapıyı kapattım. Yere oturup yatağa yaslandım ve dizlerimi kendime çekip başımı gömerek kısıkça ağlamaya başladım.
Ya başına bir şey gelirse?
Ya onu bir daha göremezsem?
Ya oda annem gibi beni bırakırsa?Ben onsuz yaşayamazdım...
Ben nefes alamazdım onsuz...
O olmazsa bende olmazdım...🫧
Yazardan🩸
Küf kokusu etrafı sararken içeride yalnızca iki kişi vardı. Elleri arkadan bağlanmış ve baygın yatan iki kişi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İntikam Acıdan Doğar~
Kısa HikayeAnnesinin ve ablasının intikam ateşi ile yanan Alper Sancak uzun yıllar sonra aniden ortaya çıkar... Düşmanın kızıyla yaptığı anlaşmayla intikamları uğruna yoğun bir savaşa başlarlar...