Bölüm 12: "Ben karanlığa hapsoldum..."

34 4 88
                                    

Soğuğu iliklerime kadar hissediyordum...
Soğuktu, çok soğuk...
Üşüyordum, ama karanlık olduğunun da farkındaydım...
Korkardım, karanlıktan çok korkardım...
Şu an sa hem soğuk, hem karanlıktı...

Titrekçe bir nefes aldım, sol gözümden bir damla yaş yanağıma yol çizdi. Ve o an yine o sesi duydum.

"Harika fikir Havuçcuğum, çok zekisin gerçekten..."

Etrafıma baktım, ama hiç bir şey yoktu. Kimse yoktu, boşluktu, karanlıktı, soğuktu. Bir gülme sesi geldi "Bana Carl diye bilir siniz, Bayan Helin..."

Carldı, evet oydu, biliyordum. "Carl, nerdesin göremiyorum. Ayrıca burası neden karanlık?" Burnumu çektiğimde "Ben karanlığa hapsoldum, Bayan Helin..." diye fısıldadı.

Gözümden bir damla daha düştü, "Bana neden 'Havuç' diye seslenmiyorsun, Prensim?" Sesi boğuklaştı "Çünkü, bunu haketmiyorsun, Helin..." sesini yükseltti. "Sana küsüm ben, git!" Bu kelimeleriyle daha çok ağladım.

"Ben ne yaptım ki, Carl? Lütfen geri dönürmüsün? Çok özledim seni..." onunda ağladığını hissettim. "Sana kırgınım, Helin. Gönlümü alamazsanda bir daha sana asla Havuç demeyeceğim..."

Yere çöktüm ve ellerimle yüzümü kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "L-lütfen, ne yaptıysam ö-özür dilerim... l-lütfen geri d-dön, Carl..."

"Dönemem, Helin... yapamam..." dediğinde sesi kesildi ve uzaklaşıp gittiğini hissettim. Hızla ayağa kalkıp "Carl! Geri dön lütfen!" Diye bağırdım, "Carl, lütfen!" Diye seslendim.

Ama cevap yoktu...
Carl gitmişti...
Beni bırakıp yeniden gitmişti..

💔🍂

Boğuk sesler duyuyor gibiydim.
"Turuncu," dedi sesin sahibi algılayamıyordum.
"Turuncum, güzelim..." dedi ikinci defa.
"Uyanır mısın artık?" Dedi ama ben göz kapaklarımı kaldıramıyordum.

Elini alnıma dokundurup geri çektiğini hissettiğimde "Hala ateşi var," diye mırıldandı sesin sahibi. Diğer kalın ses "Ne yapsak ki? Doktor uyanıp kendine gelirse düşer belki diyor. Ama uyanmak istemiyor..." dediğinde göz kapaklarımı zorlayarak yavaşça araladım.

Burası da neresiydi?

Başımın üstünde Alper durmuştu, Kayaysa kenardaki duvara yaslanmıştı. Alper dönüp beni gördüğünde "Uyanmışsın..." diye fısıldadı ve hemen elimi tuttu. "Uyandın, Turuncu..." diye sevinip gözleri parlarken tepkisizdim.

Zorlukla elimi gözlerime götürdüğümde ıslak olduğunu gördüm, ağlamıştım sanırım. Yeniden Alpere baktığımda ne demek istediğimi anlamış olmalı ki "Turuncu," diye söze başladı. Yüzünü anlamadığım bir ifade aldığında "Carlın durumu iyi, merak etme" dedi ve istemsizce gülümsedim.

Aniden Alperin telfonu çaldığında ayağa kalktı ve "Birazdan, dönücem" deyip odadan çıktı. Kaya tedirginleşmiş gibi yerinde hareket ederken ben odaya bakındım. Burası dağ evindeki oda değildi. Çok daha başkaydı. Kayaya dönüp "Burası... neresi..." diye zar zor konuşmaya çalışınca Kaya "Dağ evindeki izimizi bulmuşlardı, bizde şehrin merkezindeki bu eve geldik," diye yanıtlayınca bende başımı salladım.

Kaya yerinde kıpırdanıp "Ben 5 dakikaya dönüyorum," deyip oda odadan çıktı.

Neler oluyordu?

5 10 dakika geçti, ama hala kimse yoktu. Kapının ardından bazı sesler duymaya başladım, ama konunu anlamıyordum. Carlın adını duymamla zorda olsa haraket ettim, sersemleyerek kapıya yaklaşıp dinlemeye koyuldum.

~İntikam Acıdan Doğar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin