Bölüm 22: Beyazdan kırmızıya

21 3 44
                                    

"Burdan hiç bir yere kaçamazsınız!" Diye gürleyen sesle her kes bir anda arkasını döndü. Alperin tam arkasında durduğu için aniden onu kendine çekip şakağına silahı bastırdı.

İğrenç gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. "Ah, Helin..." dediğinde ismimin onun ağzından çıkması tüylerimi ürpertmişti. "Bu bir işe yaramayan çöp çocuk için değdi mi? Bana yardım etseydin, şimdi biz kazanmıştık. Sende mutluydun, bende, Emirde... her şeyi sen bozdun! Sana 'kızım' diyemiyorum artık. Şimdi hepiniz teker teker öleceksiniz, sende dahil!"

Silahımı ona doğrulttum. "Eğer ona bir şey yapmaya kalkarsan yeminim olsun, görüp duyduğun en kötü ölümü yaşatırım sana!" Alper sırıtınca neden bu kadar rahat olduğunu anlayamıyordum. "Öyle mi? Şu cüceye bak, gelmiş beni tehdit ediyor," deyip başını salladı. "İlk bu çocuk ölecek, sonra hepiniz ama en sona seni saklayacağım küçük şeytan,"

Kahretsin ne yapacaktım şimdi? Alperinde bir şey yapması gerekiyordu!

Çaresizce ona baktığımda gözlerime baktı ve aniden tekmesini Hakanın bacağına geçirdi. Hemen tereddüt etmeden onun eline sıktığımda bağırdı ve silahı elinden düşürdü.

Alper yandan ona baktı "Beni öldürecekmiş, bana silah dayayacak son kişi bile değilsin,"

Elinden yere kanlar akıyor ve bağırıyordu. "Seni küçük sürtük!!! Bir erkeğe o***puluk yapmak için babanı mı öldürecek-" Alper yanına hızlıca yanaştı ve yumruğunu suratına geçirdi. "O senin hiç bir şeyin değil anladın mı! Onun hakkında konuşamazsın bundan sonra!" Deyip ayağa kalktı ve sertçe tekmeledi.

Ağzından kan akarken gözleri kaymıştı ve öylece kalmıştı.

Her şey bitmişti, ama daha alınacak bir intikam vardı.

Çiğdeme baktığımda gözleri dolmuştu ve bir anda hızla adımlayıp Kayaya sarıldı. Kayada gözlerini kapatıp sıkıca sarmaladığında Çiğdem ağlamaya başladı. "Kaya çok özledim... beni bıraktın sandım!" Burnunu çekti. "Bir daha sakın bensiz gitme... seni çok seviyorum" Kaya saçını okşadı. "Tamam, bebeğim. Sakin ol, bir daha böyle olmayacak söz veriyorum..."

Gözümden bir damla yaş aktığında bende Alpere sarıldım ve başımı göğsüne bastırdım. "Seni çok özledim..." dediğimde zor ayakta duruyordu sanki dokunsam düşecek gibiydi. Geri çekilip yüzüme baktı ve burnuma tüy gibi bir öpücük bırakıp çekildiğinde nefes aldı ve gözlerini kapattığında biraz tedirginleştim. "Alper, iyi misin?" Dediğimde gözlerini açmaya çalışıp kolumdan tuttu ve bir anda yere yığıldı.

"Alper!" Diye bağırıp yere çöktüm. Beyaz tutamları yerdeki kanın rengine karışmış beyaz kirpikleri yorgunlukla kapanmıştı. Yüzünü ellerim arasına aldım ve bağırıp ağlamaya başladım.

Her kes başına toplandığında çar çabuk kaldırdılar ve arabaya taşıdılar. Koltuğa yerleştirip hızlıca yüzüne su çarptılar. Öylece durmuş ve onları izliyordum. Onur ve Meral abla Alperle ilgilenirken Çiğdemde Kayaya su veriyordu. Zaten onunda geri kalır bir yanı yoktu, zor ayakta duruyordu. Sonra arabaya geçip oda kendini öylece bırakmıştı.

Öylece izlerken Carl gelip arkadan sarıldı ve başını omzuma yasladı. "Abim iyi olacak, merak etme Minik Havucum..." elimle saçını karıştırıp gülümsemeye çalışarak sadece başımı salladım. Tuhaf bir şekilde Carlın yanında kötü olursam suçlu gibi hiss ediyordum. Hep ben ona destek olmalıymışım gibi geliyordu...

Gözyaşlarımı elimin tersiyle hızlıca sildim ve onu kendime çekip sarıldım. Saçını okşarken sadece kendisini iyi hissetmesini istiyordum.

Onurun "Gelin hadi gidiyoruz," demesiyle arabaya geçtim ve yarı baygın olan Alperin yanına oturdum. Kısıkça "Alper..." diye seslenince yavaşça gözlerini açtı. Elimi elinin üzerine yerleştirdim ve eğilip yanağını öptüm. Elimi kırmızı tutamlara dokundurdum ve elime kan bulaşınca iç çektim. "Özür dilerim, sadece böyle bir insanın kızı olduğum için özür dilerim..."

~İntikam Acıdan Doğar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin