Yazardan;)
Yerde yatan ve hiç bağlama ihtiyacı duyulmayan adama duygusuzca bakıyordu. Hayatını karartan kişi ayaklarının altında kanlı gömleğiyle yatıyordu. Hiç uyandırma çabası göstermiyordu, öylesine durmuş sadece izliyordu. İzlerken düşünüyor, bir daha tüm yaşananları gözden geçiriyordu.
Bakışları adamın kanlı eline kaydı. Kendi kızı o ele hiç acımadan kurşunu sıkmıştı. Bunu kendisi seçmişti aslında, belki de doğduğundan beri ona şiddet yerine şefkat verseydi şimdi o eller sarılı olurdu, kanlı değil.
Bir açıdan aslında baktığında iyiki de böyle olmuştu, çünkü eğer bu olaylar yaşanmasaydı belki de hiç bir zaman Turuncuya aşık olamayacak, tanışmayacak, hiç yüzünü bile görmeyecekti.
Şu an yerde yatan bu kişi hiç var olmasaydı, onlar çok farklı hayatlar yaşardı belki de.
Ama yinede bir açıdan ona minnettardı, evet kulağa tuhaf gelebilirdi ama şu an ki hayatından memnun sayılırdı. Ablası yanındaydı, kardeşi vardı, sevdiği insanla birlikteydi, çok iyi bir arkadaş ortamı vardı. Tüm bunlarda iyi şeylerdi yani daha da kötü olabilirdi. En azından bu hayatta ne için yaşadığını biliyordu.
Ne için hayata tutunduğunu Carla baktığında, ne için savaş verdiğini ablasına baktığında anlardı. Ama en önemlisi, Turuncusuna baktığında ne için nefes aldığını hatırlardı.
Yerdeki adamın gözlerini açıp ona dikmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Adam önce derin nefesler aldı, sonra ağırca doğrulmak istediğinde Alper ayakkabısıyla başını tekrar yere sabitledi.
"Son günün olduğunun farkındasındır, umarım..." dediğinde adam güldü ve hafifçe inledi. "Tabii, zaten yaşamak istemiyorum, hadi öldür beni." Demesiyle Alper eğildi ve saçından tutup kafalarını aynı hizaya getirdi. "Bu kadar kolay mı sanıyorsun ha? İlk önce senden son bir şey öğrenmeliyim,"
Tekrar yere savurdu. "Yerimizi biliyordun," nefesini verdi. "Helinin bizimle olduğunu, Emiri kaçırdığımızı," eğildi. "İçerideki casusun kim?" Dediğinde Özcan kahkaha attı. "Nihayet öğrendin ha?"
"Yolun sonuna geldik, Özcan. Artık hepiniz yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. Emir, sen ve o..." dediğinde Hakan ufak bir ürperme geçirdiğini hissetti. "Şimdi hayini bana söyle!" Deyip tekmeyi geçirdi.
Özcan ağzındaki kanı tükürdü. "Zaten söylesemde söylemesemde öleceğim ama..." sırıttı. "Ben bencil bir adamım, öyle değil mi? Hepimiz bu yola birlikte başladık ve birlikte bitirelim," derince bir nefes aldı. "Duymaya hazırmısın?"
"Söyle," dedi Alper bıkkınlıkla."Onur Sönmez..."
Alper ilk önce doğru duyup duymadığını sorguladı. Bozguna uğratmamak amaçlı düz bir sesle "Yani Onur?" Dediğinde Özcan şaşırmıştı. "Şaşırmadın mı?" Alper başını salladı. "Neden şaşırmalıyım? Uzun süredir herkesten şüpheleniyorum zaten,"
Yakasını bıraktı ve ayağa kalkıp hücreden çıktı.
⛓️
"Bana cevap ver, Onur... sen kimsin?" Dediğinde her kes anlamaz gözlerle ona bakıyordu. Onur sert yutkunup gözlerini kaçırdı. Alperin ayağa kalkmasıyla oda hızla ayaklandı. Ona doğru bir adım atınca Onur bir adım geriledi.
Her kes telaşlanmıştı. Helin ve Carl Meral ablanın yanında, Çiğdemse Kayanın dibinde bitmişti. Onur hızla başını salladı. "Ben değilim hayır..."
Alper başını sola doğru yatırdı. "Sakinliğimi daha korumaya çalışıyorum, eğer beni sinirlendirirsen buradan çıkamayacağını ikimizde biliyoruz," Onur bir adım daha geriledi. "Anlata bilirim, lütfen..." çaresizce kendini açıklamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İntikam Acıdan Doğar~
Short StoryAnnesinin ve ablasının intikam ateşi ile yanan Alper Sancak uzun yıllar sonra aniden ortaya çıkar... Düşmanın kızıyla yaptığı anlaşmayla intikamları uğruna yoğun bir savaşa başlarlar...