DİRİLEN DUYGULAR

20 17 7
                                    


        Hayatta kimseye güvenmemeye çalışan ben Kıvança çok zor güvenmiştim.Hatta bir keresinde sırf ona güveneyim diye en nefret ettiği çocukla,ama benim bir zamanlar arkadaşım olan çocukla iletişim kurdu.Bunu ondan ben istemiştim.Sonra ise yaptığımın saçmalığından dolayı oturup ağlayarak ona sesli mesaj atmıştım.Sonra kapı çaldı kim diye merak etmeyip ağlamaya devam ettim ama gelen Kıvançmış.Odamın kapısı çalındı ve içeriye bakmaya bile doyamadığım o insan girdi.Beni saatlerce dinledi,ona saatlerce kendimi anlattım.Buda benim ona güvendiğimin kanıtıydı.Bunu o da biliyordu.

           En zor anlarımda kendimi suçlayınca bile hep yanımda olup beni yanlış düşündüğüme ikna etti.Ayandan sonra kendimi anlattığım ve beni anlayan tek insandı o.Bende onun için bir çok şey yaptım ama bunları hiç bir zaman kabul etmedim.Çünkü Kıvanç sadece ilgi duyulmaya ve sevgiye muhtaç biriydi.Ben ona sadece sevgimi verdim.O kendi içindeki savaşı kendisi kazandı ve bunda benim bir payım yoktu.

        Yağmur yağıyor ve ben yine en üst kattayım.Koltukta oturmuş Kıvançla geçen o güzel günlerimi yad ediyorum.Ben...Gerçekten ne yapacağımı bilemez bir haldeyim.Kıvançtan onun ve ailemin iyiliği için uzak durmam gerekiyordu.Ve ben bu ağır yükü üstlenip her şeyden,her kesten uzaklaştım.Şimdi de o uzaklaştığım liman tekrar bana yakın ama ben o limana demir atamıyorum.

       Gece saat 11e az kalmıştı.Yağmur kuzeninde kalıcaktı bu gün.Fark ettim de ben deniz havası almalıyım yoksa kendime gelemicem.

       Merdivenlerden inerken aklımda tek bir şey vardı:Kıvanç nasıl evime gelmişti?Bunu düşünmek bile beni çıkmazlara itiyordu.Dördüncü kata geldiğimde burdaki kiracının tam yerleştiğini gördüm.Kapınız üstünde 'Güneşi parçalamak isteyen ben güneşe aşık oldum' yazıyordu.La havale.Noluyo abi bu ne?Bu...Kıvançın benim için yazdırdığı süs çiçeği.Kapısının üzerinden hiç ayırmazdı.Ne yani şimdi buranın sahibi Kıvanç mı?

         Olduğum yerde dönüp kalmıştım.Sonra önüme döndüm ve yürümeye devam ettim.Arkamdan bir ses duydum.Bu...Bu Kıvançın sesi.Hayır,hayır,hayır.Bu olamaz."Duygu,lütfen bana biraz zaman ayırabilir misin?" Gözlerim benden izinsiz dolmuştu yine.Allah kahretsin bana noluyo?Ne bu duygusallık.Konuşmadım yürümek için yeltendim ama duyduklarımla yerime çakılı kaldım.
     "Hasretim,gökyüzüm,yıldızlarda tek düşüm,
       Gittin,kendi başıma dövündüm.
       Kahrolası şu gönlüm,
       Yokluğunda başka,başka birine dönüştüm.
        Kurtar beni,hasretini söndürelim,
        İçimdeki şu kini öldürelim.
        Sen diyor hep,içgüdülerim,
        Ektiğimiz çiçekleri yeşertelim."

      Bu bizim birlikte dans ettiğimiz ilk şarkıydı.Bunu ikimiz de çok severdik.Ve şimdi o bana her zamanki gibi hislerini şarkılarla ifade ediyordu.


      O,burda,hemen arkamda.Ve ben ona sarılamıyorum.O tapılası gözlerine uzun uzun bakamıyorum.O da aynı benim gibi.Bunu hissedebiliyorum.Hiç düşünmeden arkamı döndüm ve ona sımsıkı sarıldım.Kokusu.Hiç değiştirmemiş.O an içimden bir şeyler aktı gitti.Ona duyduğum özlem aklımla savaşa girdi ve kesinlikle içimdeki hasret galip geldi...

______________________________________________

   Bazen sevmeye bile kıyamadıklarımız sarılamayacak kadar uzakta olur.Onlardan geriye sadece kalbimizde bıraktıkları o kocaman hasret yarası kalır...
     Bu bölümü biraz kısa tuttum arkadaşlar.Çünkü bu özlem,birilerini çok ama çok özlemek benim kelimelerimi kifayetsiz kılıyor.

      Ne olursa olsun dik durmaktan vazgeçmeyin.Unutmayın ağaç da yapraklarını döker ama bir gün onların yerine gelecek güzel yaprakları bekler.

      İyi geceler gecenin sessizliğinde kendini bulmaya çalışan savaşçılar.Mutlu kalın🥲❤️
       

GEÇMİŞTEN GELEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin