Bayılmanın en sevdiğim yanı bir süre kafanın boşalması. Hiç bir şey düşünmüyorsun ve hiç bir şeyi kafan almıyor.
Yine ve yeniden günlük rutinime dönerek hastane odasındaydım. Gerçekten acaba bizi bir birimize çeken bir husus mu var?
Kafamın allak bullak olduğu çok mu belli ya?!
Yataktan yavaşça kalktım ve yarı oturur vaziyete geldim. Arkadaş,bir oda bu kadar mı değişmez Allah aşkına!
Kendi kendime şarkı mırıldanacağım sırada aklıma gelen o en ince(!) detayla hemen sesimi kestim.
Lan,dün gece...
Yerimden ışık hızıyla tam kalkıyordum ki,kolumdaki lanet olası serum ve kalbimin üzerine sabitlenmiş ikinci serum bunu engelledi.
Aniden yanımda beliren hemşireyle ufak çaplı bir şokun ardından kolumdaki serumu kopartırcasına çıkardım. Hemşire "Durun,ne yapıyorsunuz?!" Demesiyle birlikte elim kalbimin üzerindeki seruma gitti. Buraya ne olmuştu böyle?!
Kalbimin üzerindeki morluklar ve yer yer kızarıklıklar beni düşünmeye itiyordu ama buna zamanım yoktu.
Kalbimin üzerindeki serumu da aynı şekilde çıkardığımda ağzımdan acı dolu bir inleme döküldü. Lanet olsun,çok acıtmıştı!
Birden içeri dalan Alazın yüzü gözü şişti. Yine bu Allahın belası yerde neler oluyor?!
Ben hala kalbimle bakışırken odadaki büyük pencereden bana bakanları farketmemiştim.
Neden ağladığımı bilemesem de ağlıyordum. O küçük melek...
Canım çok acıyordu hem de hiç olmadığı kadar. Alaz yavaşça yanıma yaklaştı ve elini öne doğru uzattı. Dönüp ona bakmadım,elini tutmadım. Çünkü hareket kısıtlılığı yaşıyordum resmen!
Birden Alaz kendini daha fazla tutamadı ve bana sımsıkı sarıldı. Zangır zangır titreyen bedenimi derin nefesler alarak sakinleştirmeye çalışırken bende ona sarıldım. Onu çok özlemiştim.
Alaz benim psikologum. Ama psikologdan daha ötesi,Baran abimler neyse o da aynı benim için. Onun benden başka kimsesi yok ve benim onu bırakmaya niyetim yok.
Kıvanç deliye dönmüştü. Duvarları yumrukluyordu ve onu tutamıyorlardı bile. Alazı kimse bilmiyordu,tanımıyordu. Bu da Kıvançın delirmesinde en büyük etkenlerden ola bilir.
Alazdan ayrıldım ve çıkan azıcık sesimle konuşmaya çalıştım "Yaralılar yaşıyor mu Alaz? Hadi bana cevap ver yaşıyorlar öyle değil mi?". Bir mucize istiyordum,yaşadıklarını söylemesini istiyordum.
Alazsa "Anne ex,babayı çok fena benzettin canım durumu vahim. Bebek...biliyorsun zaten,öldü. Bir tek Vera yaşıyor,7 yaşındaki o küçük kız" o kız yaşıyordu ama bundan sonra yaşayacağı hayata yaşamak denirse.
Annesiz bir çocuk hep yarım kalır. (Allah hepimizin annesini korusun🥲Ölenlere Allah rahmet eylesin😢)
Ayağa kalktım ama sanki ben yürümüyorum. Odanın kapısına kadar başarıyla ilerledim. Ama sonra kalbime giren sancıyla kapıdan destek almak mecburiyetinde kaldım.
Kolaltı bastonlardan birini aldım ve ondan yardım alarak Veranın odasına gittim. Kimseyi yanıma yaklaştırmıyordum bu sürede.
Kapıdan içeri adım atar atmaz gözüm önünde beliren vazoyla kenara kaymak zorunda kaldım. Umursamadım ve içeri girdim. Ortalık harabeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN GELEN
RomanceGeçmişin yaraladığı ve ihanetten deli gibi korkan bir kız.Büyüdüğünde başına gelecek onca ihanetten ve kayıplardan habersizce hayatına devam eder. Sonra en korktuğu şey başına gelir ve en yakınları tarafından ihanete uğrar.O günden sonra hiç...