Kafamın içinde sanki davullar vardı ve durmadan çalıyorlardı.Bedenimdeki uyuşukluk ise omzum ve elim dışında her yerdeydi.Kafamı yataktan kaldırdım ve etrafıma baktım.Geceydi.Her taraf karanlık,sessizdi.İçim öyle bir acıdı ki o an.Gördüğüm o rüyayı hatırladım.
Yatağımın üzerine bakmak en son aklıma gelen şeydi.Serkan ayağımın ucunda,Ayan kafasını onun koluna yaslamış ve Kıvançsa sol tarafımda uyumuştu.
En son hatırladığım kadarıyla uyku ilacı kullanmıştım.Sonrası yine sessizlik ve karanlık.Yavaş hareketlerle komodinin üzerinde duran telefonuma uzandım.Saat gecenin ikisi.
Aniden vuran açlıkla kalktım ve odamdan çıktım.Yavaş adımlarla merdivenlerden inerken aklımda tek bir şey vardı.O da Cenkin söylediği casus meselesi.
Düşünmemek için verdiğim çabanın sonucu 1 gün boyunca uyumaktı.Ve ben artık bir şeyleri düzeltmeye çalışmalıydım.
Mutfağa indim ve elimi tezgaha yaslayıp ne yiyeceğimi düşündüm.Sonra içimin acıyacağı ama kurtulmam gereken bir şeyi hatırladım.Domates çorbası.Bu travmamdan kurtulmam lazımdı yoksa elbet bir gün bunu bana karşı kullancak birileri olacaktı.
Malzemeleri çıkardım ve yemeği yapmaya başladım.
Yarım saatin sonunda yemek hazır olunca bir kaseye koydum ve uzun mutfak sandalyesine oturdum.
Gözümü dikmiş kaseye bakarken ne kadar zamandır böyle durduğumu bilmiyordum.
"Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum" mutfağın kapısına yaslanmış beni izleyen Kıvança baktım."Nasıl anlayabilirsin ki?" Diye sordum bende.Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde bir sandalyede o çekip oturdu.
Ben yeniden odağımı kaseye verdiğimde Kıvançın bana baktığını biliyordum."Seni senden daha iyi tanıyorum be güzelim.Tamam bazı şeyleri bilmiyor olabilirim ama seni her hareketinden,bakışından hatta ses tonundan bile anlaya bilirim" gün ağarmaya başlıyordu artık.
"Ben konuşma vakti geldi diye düşünüyorum.Sen ne dersin?" Diyerek ilk adımı ben attım."Sen nasıl ve ne zaman istersen.Ben burdayım,hep burdaydım ve hep de burda olacağım" beni kendine çekip dudaklarını saçlarıma bastırdı.
Kaşığı elime aldığımda elimin titrediğiyle bir kez daha yüzleştim.Kaşığı çorbaya daldırdım ve gözlerimi sıkıca kapattım.Kıvanç sol elimin avucundan öptüğümde çorbadan bir kaşık aldım.Tuzluydu,yine.
Durmadım ve bir kaşık daha aldım.Sesler gelse de gözlerimi açmadım ve yemeye devam ettim."Kendini zorlama,yiyemiyorsan bırak" Kıvanç bu kez de elimin üzerinden öptüğünde gözlerimi araladım ve direkt kaseye baktım.Bitmişti,hemde bir kaç kaşıkla.
Hala kaseye bakarken kase önümden alındı.Alana baktığımda İbrahim olduğunu gördüm.Bu sefer de boşluğa daldığımda dikkatimi dağıtan telefonumdan başkası değildi.
Ters çevirdiğim telefonumu kaldırarak arayan isme baktım.Cahan hanım.Bende ne zaman arayacak diye düşünüyordum.Kaç yaşına gelirsem geleyim bu isim beni tedirgin etmeye devam ediyordu.Zaten ellerim titriyordu,onun ismini görünce de sert bir yutkunuş eşliğinde gözlerimi tekrar kapattım.
Telefonu yanıtladığımda çok geçmeden onun sesini duydum."Güzel torunum,iyi olduğunu ümit ediyorum" sonra sesli bir şekilde güldü.Sesini duyduğumda bedenime yayılan sinir dalgasıyla sert bir şekilde oturduğum yerden kalktım.O sırada sandalye yerle buluştu.
"Bende bunu bekliyordum zaten.Söyle,ne istiyorsun" arayanın kim olduğunu bilmeyen bizimkiler meraklı gözlerle bana bakıyordu."Benimle düzgün konuş şeytan.Seninle işim bitmedi.Gitmeden önce sana söylediklerimi unutma.Bunca zamandır sana zaman tanıdım ama artık bitti" der demez telefonu kapattı.Sinirle telefonu duvara fırlattım ve elimi saçlarımdan geçirdim."Seni mahvedicem,seni geberticem!" Dişlerimi sıkarak kısık sesle konuştuğumda beni sadece İbrahim ve Kıvanç duymuştu.
Tam yeniden bağıracaktım ki salondan içeriye koşarak giren Serkanı görmemle sustum.Gözleri suluydu, muhtemelen ağlamıştı.Ama neden,ne olmuştu?
"Çok korktum,Allah kahretsin çok korktum!" Kafasını boyun girintime sokup sessizce ağlıyordu.Tek kolumla onu sardım ve saçlarını okşadım.Çatık kaşlarımla Serkanın arkasındaki bizimkilere baktım."Serkan,noldu iyi misin?Yine kabus mu gördün?Ya,ağlama lütfen,bak biliyorsun sen ağlayınca ben..." Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim."Sen...sen öldün sandım.Çok üstüne geldik,bende senin elinde ilaç kutusu olduğunu ve öyle hareketsiz yattığını görünce aklım çıktı be abla" kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
Serkanı kendimden ayırıp gözlerine baktım.Sonra bir anda gülmeye başladım "Sen?Sen,ne dedin?!Bana abla dedin Serkan!" Bana bunu söylemesini o kadar çok istemiş ve söylemiştim ki.Bir anda kendi isteğiyle bunu söylemesi beni inanılmaz heyecanlandırmıştı.
"Ablam değil misin?!Tabi abla diyeceğim,ne diyim enişte mi diyim?Gerçi onu da başkasına söyüyorum ama neyse" en son söylediği şeyle beraber gözleri Kıvançı buldu.Sonra yeniden bana bakınca kocaman gülümsedi.
Salona geçip sakince oturuyorduk.Bir tek biz beşimiz uyanmıştık.Serkan ve ben ikili koltukta,diğer üçüyse karşımızda oturuyordu.Ayan en ortada,İbrahimle Kıvançsa onun iki yanında oturmuştu.Ayan bir şeyler anlatıyordu onlara,onlar da üzüntülye kafalarını iki yana sallıyordu.Çatık kaşlarımla onları izlerken Serkana "Serkan benim canım çikolata istiyor gidip alır mısın?" Diye sordum.O da "Tabi güzelim şimdi koşa koşa gider gelirim" der demez hızla kapıdan çıkıp gitti.
Çatık kaşlarımın çevrelediği gözlerimin odağı olan üçlü sağ saf bana bakarken ben bir şeyleri anlamaya çalışıyordum."Artık anlatacak mısınız,yoksa ben mi öğreneyim?" Dediğimde Ayanın zorlukla yutkunuşu gözümden kaçmamıştı.
"Şimdi,sen hani ilaç içtin ya.O ilaca göre sen en az iki gün uyumalıydın.Ama sen bir gün daha yeni tamamlanmış bir şekilde uyandın.E haliyle biz de endişlendik" Ayan elleriyle oynayınca ben soru sormama rağmen aklım bunda değildi.Babaannemin söylediklerindeydi.
"Daldın yine,noldu?Arayan kimdi?" Diye soran Kıvança kısa bir bakış attım."Cahan hanım" İbrahim onun adını duyduğu an hızla ayağa kalkıp sinirle konuştu "Ne diyor yine?Bak,sen onu takma tamam mı güzelim.Boş yapıyor anca biliyorsun" dediğinde ben hiç de öyle sanmıyordum.
"Yanılıyorsun" ayağa kalktım ve televizyonun karşısına geçtim.En azından bir şeylerle kafamı dağıtmam lazımdı.
Televizyonu açtığımda ilk karşıma çíkan şey benimle ilgili olan bir haberdi.Üstelik son dakika haberi.
"Bu aralar hakkında gerek davaları,gerek başına gelen olaylarla gündemde olan ünlü avukat Duygu Çetinkayanın hiç bilmediğiniz bir problemiyle karşınızdayız.
İddialara göre küçükken intihar etmek isteyerek kardeşleri ve diğer yakın akrabalarının da içinde olduğu binayı yakmaya çalışmış,doktorlar tarafından öfke kontrol problemi olduğu ve geçirdiği krizler nedeniyle psikoloğa yönlendirilmiş.
Gelişmeler için takipte kalın"Gözümü bile kırpmadan baktığım haberlerle babaannemin ne demek istediğini anlamıştım."Bu,nasıl olur?Kimse bilmiyordu ki bunu.Ve dahası yalan haber!" İbrahim ayaklanıp yanıma geldiğinde hala kim olduğunu bulamaması beni biraz olsun üzmüştü.
"Bu...bununla beni mahvediceksin öyle mi?" Belli etmemeye çalışsam da bu benim için çok büyük bir şeydi.Annemin bana inanmadığı ilk güno gün olmuştu...
______________________________________________
Yeni bir bölümle karşınızdayım canlarımm❤️
31.ci bölüme sağ salim ulaştık ama bir sorunumuz var 🙃Ben nasıl bir final yapacağımı bilmiyorumm🥲
Tamam henüz final yapmaya bilirim ama sonuç olarak yapmam gerekecek ilerde🫠
Hep gülmek dileğiyle...
Mutlu kalın🥲❤️
![](https://img.wattpad.com/cover/367462931-288-k67849.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN GELEN
Storie d'amoreGeçmişin yaraladığı ve ihanetten deli gibi korkan bir kız.Büyüdüğünde başına gelecek onca ihanetten ve kayıplardan habersizce hayatına devam eder. Sonra en korktuğu şey başına gelir ve en yakınları tarafından ihanete uğrar.O günden sonra hiç...