BEYİN KARGAŞASI

48 31 6
                                    

     Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir duvar ve bana bakan bir çift gözle karşılaştım.Odanın beyazlığından hastanede olduğumu anladım.Ve bu gözlerin sahibi kesinlikle Kerimdi.Uyandığımı gördüğünde yüzünde öyle bir gülümseme oldu ki sanki çok sevdiği birini görmüş gibiydi."Duygu,iyi misin,beni duyuyor musun?" diyen Kerime döndü gözlerim."İyiyim ve ayrıca sizi duya biliyorum.Fazla abartıyorsunuz".Evet tam olarak böyle cevapladım."Ya,şey özür dilerim.Ha bu arada siz kimsiniz?Yani isminizi biliyorum ama kim olduğunuzu bilmiyorum".Kerim"Ben Semih beyin oğlu avukat Kerim Arslan".Elini bana doğru uzattı.Ben de elini sıktım.

     Bir anda aklıma gelen şeyle panikledim."Saat kaç, Allah kahretsin ya duruşmam vardı bu gün".Kerim beni sakinleştirmek adına "Sakin ol gecikmedin.Ve ayrıca bu resmiyeti kaldırsak mı artık?"."Ben teşekkür ederim zahmet oldu sana da.Çıkmak istiyorum artık iyiyim ben".Bu sırada odanın kapısı açıldı ve içeriye sabahtan beri merak ettiğim o iki kişi girdi-Nerminle,Atakan."Duygu iyisin dimi?Ah be kızım çok korkuttun bizi".Bana öyle bir sarılıp saçlarımı okşadı ki Nermin bir an her şeyi unuttum ve o ana odaklandım."Merak etmeyin iyiyim ufak bir şey".

      O zamana kadar Kerim çoktan doktorla konuşmaya,beni burdan taburcu etmeye gitmişti.Birden hiç beklemediğim bir şey oldu ve Atakan gelip bana sarıldı ve başımdan öptü.Atakan duygularını belli ederdi etmesine de onu hiç bu kadar endişeli görmemiştim."Atakan ben gerçekten sizi çok seviyorum ve ne olursa olsun bu hiç bir zaman değişmeyecek.Bana güvenin".Atakanla Nermin anladıklarını belirtircesine kafalarını salladılar."Duygu,canım sen neden böyle oldun?Yani sevinçten olmadığını anladım da neden oldu?".Nerminin verdiği sorunun cevabını nasıl vereceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu."Ben... Asansöre bindim o sırada telefonum çaldı arayan babamdı.'Burda seninle konuşmak isteyen biri var' dedi babam.Ben de kim olduğunu merak ettim tabi.Sonra...Onun sesini duydum.Onun ya onun.Orda olmaması gerekir"ben bile farkında olmadan sonlara doğru sesim iyice kısılmış ve gözümden benden izinsiz akıp giden yaşlar yanağıma karışmıştı.

       "Duygu neden ağlıyorsun 'o' dediğin kim?"Atakan biraz daha endişeyle baktı bana."Atakan o...O benim-" Nermin lafımı kesti"O Duygunun çocukluktan beri sevdiği tek kişi-" bu duyduğum cümleyle beraber başım öyle bir hışımla döndü ki Nermine o bile neye uğradığını şaşırdı"Nermin!"dedim uyarıcı bir tonda"Öyle bir şey yok!Olmadı!"burdan kalkmak ve çekip gitmek istedim.

      Ayağa kalktım ve geriye doğru sendeleyerek yatağa çarptım.O ikilininse gözü hala bendeydi.Koltuğun üzerinden ceketimi ve komodinin üzerinde duran telefonumu aldığım gibi kapıya doğru yöneldim.Kapıyı açtığım gibi çıktım.Onlar arkadan bana seslense de ardırış etmedim. Koridorda yürümeye devam ettim ve sonunda hastaneden çıkıp taksiye bindim.

      3 saat sonra...

    Dava bitmiş ve biz kazanmıştık.Müvekkilim ailesiyle birlikte beni yemeğe davet etmiş ama ben teşekkür ederek reddetmiştim.Telefonum hiç susmamıştı.Hiç kimseyle konuşmamış,eve de gitmemiş,direkt büroya gelmiştim.Odamdaki koltukta öylece oturmuş dışarıda yağan yağmuru izliyordum.Bu gün olanlardan sonra epey bir düşünmem lazımdı.Kıvanç...Tüm gün 'o' diye bahsettiğim kişinin ismi Kıvançtı.

     17 yıl önce...

Okulun bahçesinde oturmuş öylece etrafa bakıyordum.Üzerimde mavi okul eteğim ve beyaz bir gömleğim vardı.Yalnızdım.Her zamanki gibi.Biraz daha oturduktan sonra yanıma bir tane erkek çocuk geldi.Benden baya büyüktü boyu."Hey bücür kalk ben oturucam burda"diyerek beni itti.Ben kalkmadım tabi ki de."Doğru konuş lan küçük olduğuma bakma alırım seni ayağımın altına!".

      Evet bu benim kaçış yöntemimdi.Çocuk aval aval yüzüme baktığı sırada öyle bir kahkaha attı ki,bu hareketi irkilmeme sebep oldu.Kahkahasının arasında bana"Sen ...Beni...Ayağının altına alacaksın öyle mi?".Çenemi dik tutmaya çalıştım.Ki ondan korkmadığımı anlasın.Çocuk beni bir kez daha itince yere düştüm.O sırada diğer taraftan bir ses duydum"Napıyorsun lan sen?Ne işin var kızla!".

       Bu çocuğu tanıyordum sınıfa daha az önceki ders gelmişti.Bizim okulda yeniydi.Bende çok eski sayılmazdım ama neyse...O bizden büyük olduğunu düşündüğüm çocuk konuştu"Sana ne sana mı sorucam süt bebesi!".Evet bu hiç etik değildi.Biz daha küçüktük.Böyle şeyler söylememeli ve yapmamalıydık.

     Bizim sınıfa yeni gelen çocuk yanıma geldi ve elini bana uzattı."İyi misin Duygu?"diye sordu endişeyle ama ben hala ismimi nerden bildiğini düşünüyordum."İ...İyiyim,olmasına da sen neden bana yardım ediyorsun?"o sırada bana bulaşan çocuk çoktan gitmişti."Bu da ne demek Duygu?Ben sana yardım edemez miyim?"diye sordu şaşkınlıkla."Bana yardım ede bilirsin ama bunun bir nedeni olmalı.Çünkü kimse bir birine sebepsizce yaklaşmaz ve yardım etmez.Küçük olsam da insanları tanıyacak kadar büyüdüm."bu sözlerim onda resmen şok etkisi yaratmıştı."Seni anlıyorum.Ama bana güvene bilirsin.İsmim Kıvanç.Hiç birimizin arkadaşı yok şuan diyorum ki acaba arkadaş mı olsak?Eğer tabi istersen".İçim öyle bir rahatlamıştı ki istemsizce kocaman gülümsedim.

       Ama sonra bir anda aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı."Bi dakika,bi dakika...Sen benim ismimi nerden biliyorsun?Ha?Ben sınıfta seninle tanışmayan tek kişiydim!"Bu söylediğime hafifçe gülümsedi."Evet doğru söylüyorsun sen benimle tanışmayıp beni merak etmeyen tek kişiydin.İşte bu yüzden diğerlerinden farklı olduğunu anladım.Ve seninle yüz-yüze tanışma kararı alarak geldim.İyi ki de gelmişim"deyip göz kırptı.Ona bir şans verecektim.Ama yine de kafa tutmayı ihmal etmedim"Bi kere sen gelmesen de ben onunla konuşup hallederdim"ona posta koymuştum tabi.

     7 yaşında olmamıza rağmen çok olgun ve büyükler gibi konuşuyorduk.Evet o bana yardımcı olmuş ve beni korumuştu.Ona güvendim "Tamam o zaman arkadaşım" o konuşacağı sırada yine ben konuştum "Ama şimdilik. Bana en ufak yanlışında-" heyecanla "Yok,yok asla ben öyle biri değilim" bu heyecanı beni gülümsetti. "E beni kaldır da gidelim artık" .Hemen elini bana uzattı ve beni kaldırdı.              Ona daha şimdiden kanım kaynamış,onu sevmiştim.'Arkadaş' olarak tabi.Ama nerden bile bilirdim ki bir gün o çocuğu sevecek ve o zarar görmesin diye onu kalbime gömeceğimi...

      Günümüz...

Kıvançı tanıdığım o ilk gün geldi aklıma.Öyle bir bakıyordu ki bana sanki,sanki gözlerini benden ayrılsa beni kaybedecek gibi...Ben düşüncelere daldığım süre zarfında yağmur hiç durmamıştı.Atakan tam on altıncı kez aradığında artık açmak zorunda kaldım.

     Çünkü bu yaptığım onlara haksızlıktı.Telefonu açtığımda Atakanın endişeli sesini duydum"Duygu nerdesin öldük meraktan iyi misin?"onlara iyi olduğumu ve birazdan geleceğimi söyleyecektim ki Nermin"Duygu kızım sen buraya gel varya eşek sudan gelene kadar dövücem seni" bu lafına baya kahkaha attım.

     İyi olduğumu bilmelilerdi."Döversin kuşum döversin.Birazdan ordayım" der demez kapattım telefonu.Çantamla,ceketimi aldım ve sokağa çıktım.Evet, yağmur yağdığını bile bile çıktım.Sırılsıklam olmuştum.Yine de takmadım ve eve gittim...

🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧🫧
Bu bölümden sonra her şey biraz daha aydınlanacak.Kitabımda mantık hataları ola bilir.Eğer varsa bildirebilirsiniz.Şimdiden keyifli okumalar 🫠

GEÇMİŞTEN GELEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin