Kalabalığın arasından geçip bar tezgahına yaklaştım. Ellerimi tezgaha dayayıp içecek hazırlayan kıza baktım. Kız elindeki bardağı bıraktı ve bana doğru eğildi.
"Senin için ne yapabilirim yakışıklı?"
"Cihan'ın odası nerede biliyor musun?"
Kız kaşlarını çatıp düşündü "Büyük patron mu? Onun odası en üst katta ama kabul etmez kimseyi"
"Sağol." Bar tezgahından uzaklaşıp merdivenlere yöneldim. Alogrin yeni açılmıştı ve yeni açılmasına rağmen çok kalabalıktı. 2 kat çıktıktan sonra 3. kattaki siyah kapıya yöneldim. Kapıdaki korumalar önümü kesince durdum.
"Adın Batu mu?"
Onaylar şekilde kafamı salladığımda koruma kapıyı açtı. Kaşlarımı çattım korumalara girmem için adımı mı vermişti. Birkaç adım atıp odaya girdim.
Oda büyük ve simsiyahtı. Koruma kapıyı kapattığında mekanın müzik sesi tamamen kesilmişti. Yan tarafta karşılıklı bir şekilde oturan Cihan ve karşındaki Reşat abiye baktım. Bu adamı az da olsa tanıyorum babamla çok fazla yapmıştı.Reşat abi ayağa kalkıp gülümsedi "Oo Batu!" Hala kesmediği gür italyan bıyığını görünce gülmemek için kendimi zor tuttum. Adam eski türk paşalarına benziyordu. Bu tiple onu ülkü ocakları başkanı sananlar oluyordu.
Gülmemek için derin bir nefes aldım. Reşat abi bana sarılırken ellerini omzuma koyup sıvazladı ve geri çekildi "Nasılsın Reşat abi?"
"İyi diyelim iyi olsun Batu."
Elimdeki paketi görünce "Ulan velet babanın işini mi devraldın?" diyerek paketi aldı ve elini omzuma attı.
Ağırlık yüzünden eğilmek zorunda kalmıştım bu adamda cidden ayı gücü vardı ve elinin çok ağır olduğunu herkes bilirdi. "Ufakta olsa yardım ediyoruz işte"
"Cihanı nerden tanıyorsun bakalım?"
Aklıma karakolda yaşadıklarımız gelince güldüm "Orası karışık abi yaa" Cihan'la göz göze geldiğimde buz mavisi gözlerini kısmış elini çenesine dayamış bana bakıyordu.
Reşat abi saçlarımı karıştırıp kolunu omzundan çekti. "Sonra dinlerim bunun hikayesini" elindeki paketi salladı. "Bunu götürmem gerekiyor. Sonra görüşücez bak ben bulucam seni Batu. Görüşürüz Cihan"
Cihan ufak bir kafa hareketiyle onaylayınca Reşat abi odadan çıktı.
Cihan ayağa kalkıp üstüme doğru yürüyünce anlam veremeyip bir adım geri attım ama belim arkamdaki masaya çarpmıştı.
Birkaç adımda dibimde durdu boyu fazla uzun olduğu için kafamı kaldırmak zorunda kalıyordum. Elini arkamdaki masaya dayadı ve hafifçe üstüme eğildi.
Neden bilmiyorum ama nefesimi tutmak zorundaymışım gibi hissediyordum. Ellerimi masaya dayadım."Reşat'ı tanıdığını bilmiyordum."
"Babamın da müşterisiydi."
Arkamda bir şeye uzanırken iyice üstüme eğilmişti. Nefesini boynumda hissedince ürperdim ve nefesimi tuttum.
"Bana neden söylemedin?"
Yavaşça üstümden çekilirken elindeki içki bardağını görünce, masadan onu almak için eğildiğini anlayıp tuttuğum nefesimi verdim ve gözlerine baktım. "Gerekli miydi?"
"Değil mi."
"Listede tanıdığım tüm müşterileri sana söylesem yarısını söylerdim. Ayrıca bunu niye sorun ediyorsun?"
Cevap vermeyip elindeki içkiyi tek seferde içip masaya koydu. Eli yavaşça yüzüme çıkarken kaşlarımı çattım geri çekilmek istiyordum ama ne yapıcağını merak ediyordum. Baş parmağıyla kaşımdaki çiziğe dokundu.
"Bu ne zaman oldu?"
Elini tutup yüzümden uzaklaştırdım "Seni ne alakadar eder?"
Sorduğum soruyu umursamadı ve ellerini iki yanıma koyup iyice üstüme eğildi. "Biri mi yaptı?"
Elimi omuzlarına koyup ittim. 1 santim bile oynamıştı yerinden ayı herif. "Manyak mısın sanane be adam"
Yanlara koyduğu ellerini tam dibime koydu tamamen masayla arasında kalmıştım. Yüzü benimkine yaklaşırken yutkundum.
"Belki manyağ-"
"Abi!"
Şaşkınca kapıya baktım İrem kapıyı birden açıp içeriye dalmıştı. Bizi görünce elindeki tableti düşürdü. "Oha!"
Panikle Cihan'ın omuzlarını ittim ama yine hiçbir şekilde yerinde oynamayıp üstümden kendi isteğiyle yavaş yavaş kalkmıştı. Cihan kapıdaki korumaya baktığında korumanın bedeni kasıldı ve gergin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Efendim biz kardeşiniz diye sormadan izin verdi-"
"Tamam kes. Ne var İrem?"
İrem yüzünde garip bir sırıtışla elini kaldırdı ve işaret parmağıyla ikimizi gösterdi. "Siz? Şey yani an-"
"Sus İrem!" Yüzüm sinirden kıpkırmızı olurken hızlı adımlarla odadan çıktım ve merdivenden indim. Barın tuvalettine doğru giderken birinin omzuna çarpmıştım.
"Pardon."
Tuvalate girecekken çarptığım adam kolumu tuttu. "Öyle kuru kuru özür olur mu? Bı öpücük verirsen affedebilirim güzelim" adamın sarhoş olduğu çok belliydi ama benim iyice sinirlerim geriliyordu.
Kolumu çektim. "Uğraşamam senle."
Arkamı dönüp gidecekken adam tekrar kolumu tuttu. Derin bir nefes alıp yumruğumu sıktım.
"Ben uğraşırım ama seninle güzel-"
Yumruğumu yanağına geçirdim adam yere yığılırken eliyle yanağını tuttu ve öfkeli gözlerle bana baktı. "Napıyosun lan deli!"
"Ulan tüm manyaklar beni buluyor!"
---