.17.

31 5 0
                                    

"Efendim öylece içeriye giremezsi-"

"Çekil önümden!"

Kapının önündeki korumayı itip kapıyı kırar gibi açtım. Sinirli gözlerim anında Cihan'ı bulmuştu. "Peşime adam mı taktın?" Sesim yüksek çıkmıştı.

Benim aksime o çok sakin davranıyordu. Buz mavisi gözlerini bana çevirip içki bardağını masaya bıraktı ve ayağa kalkıp tam karşımda durdu.

"O salak yakalandı mı?"

Sinirle güldüm, bu kadar sakin olması beni delirtiyordu. "Hala alay mı ediyorsun?"

"Etmiyorum."

"Peşime adam takıyorsun, Yüksel'i dövüyorsun üstüne gelip bana hesap soruyorsun." Sinirle yüzüne yaklaştım. "Gerçekten delisin."

"Biraz sakin mi olsan ufaklık."

"Bana ufaklık deme. Ne zamandan beri?"

Gözleri kısıldı ve üstüme eğildi. "Bana diklenme."

"Şuan istediğim kadar sana diklenirim. Ne zamandan beri beni takip ettiriyorsun."

Derin bir nefes aldı sanki sabrını zorluyormuş gibi hissediyordum ama burda asıl sinirli olan bendim.

"Seni bulduğumdan beri."

Sinirlerim tamamen tepeme çıkmıştı kendimi tutamayıp bağırdım.

"Gerçekten deli misin sen!" Bağırdım anda elini boğazıma sarıp beni tek hamlede koltuğa yatırdı ve üstüme eğildi.

"Sana diklenme dedim ufaklık."

Boğazımdaki elini tutup itmeye çalıştım.
Nefes alamayacağım kadar sıkı tutuyordu. Tırnaklarımı eline geçirdim ve zoraki bir şekilde konuştum.

"Olduğum her yerde olmandan, baktığım her yerde seni görmekten bıktım. Üstüne birde attığım her adımdan haberin var. Ciddiyim sen ne istiyorsun benden!"
Gözleri birden öfkeyle doldu.

"Çünkü seni bir daha kaybedemem!"

Sert sesi tüm odayı dolduruyordu, söylediği şeyi anladığımda sinirli ifadem anında gitmişti ve yüzümdeki tüm kaslar gevşemişti. Şaşkınca dudaklarım aralandı.

"Bir daha mı.. Ne?"

Boğazımdaki eli gevşedi, derin bir nefes verdi gözlerindeki öfkeden geriye kalan tek şey hayalkırıklığıydı. Derin bir nefes verdi.

"Hatırlamıyorsun." Ellerini serbest bırakıp kendini tamamen üstüme bıraktı. "Neden" sesi çok yorgun geliyordu. İçimden ona sarılmam gerektiğini hissedip kollarımı kaldırdım ve sırtına koydum. Kafasını omzuma koymuş kendi kendine konuşuyordu. "Hatırlamayacak kadar küçük değildin ki." İç çekip elimi saçlarına attım ve okşadım.

Hatırlamayacak kadar küçük değildim belki ama kendime her şeyi unutturacak kadar aptaldım, özür dilerim.

Ben onun saçlarını okşarken omuzumda uyuya kalmıştı. Zaten onu ne zaman görsem yorgundu bu kadar çabuk uykuya dalmasına şaşırmamıştım.

Derin bir nefes alıp saçlarını okşamaya devam ettim ve Cihan'a baktım. Normalde sürekli sinirli yada ifadesiz bakan yüzü tamamen gevşemiş bebek gibi uyuyordu.

Yaptığım bir hata yüzünden annemi unutmuştum. Cihan'ın yüzünü incelerken onu da unutmuş olabilir miyim diye düşündüm.

Bunu konuşmak için sonrasında çok zamanımız olacaktı sanırım. Derin bir nefes verip kafamı geriye attım ve o üstümdeyken uyuya kaldım.

•İkigai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin