.19.

37 6 1
                                    

Elimdeki kutuyu görünce buz mavisi gözlerinde anlık bir heyecan olduğunu görmüştüm.

"Ne zaman buldun bunu?"

Kutuyu elimden alıp baktı. "Senin salak adam dedemin tuzağına yakalanmadan hemen önce. Mağaranın orda olduğunu biliyordum duvardaki harfleri de gördüm."

Gözleri bana döndü. "Hatırlıyor musun?"
Kafamı hayır anlamında salladım. "Rüyamda gördüm. Harfleri duvara yazdığımızı gördüm."

Yüzünde tekrar hayalkırıklığı oluştuğunu görünce paniklemiştim. "Hatırlamayacak kadar küçük olmadığımı biliyorum. Çünkü unuttum, kendime zorla unuturdum." Sorar gibi baktığını görünce konuşmaya devam ettim. "Annem öldükten sonra, uyuşturucu kullanmaya başladım birgün aşırı dozdan hastaneye kaldırıldılar beni. Aşırı dozun beynime verdiği hasar hafızamı etkiledi. Sadece seni değil, annemi de hatırlamıyorum Cihan."

Elindeki kutuyu yavaşça masaya bıraktı. "Ben bilmiyordum, üstüne çok geldim."
Eli saçlarıma gitti ve yavaşça okşadı. Bu beni biraz rahatlamıştı.

"Peşine adam taktım çünkü seni tekrar kaybetmekten korktum. Attığın her adamı bilmek istedim."

"Anlıyorum. Bana seninle olan anılarımı anlatır mısın?"

Dudaklarında küçük bir sırıtma oluştu ve elini omzuma atıp beni kendine çekti. "Anlatırım tabi. Şimdi seni ilk gördüğümde ufaklık..."

---

"Bi keresinde mağarada uyuya kalmıştın ulan 8 saat seni aradım ya. Mağarada bulduğumda bebek gibi hüngür hüngür ağlıyordun."

"Hey ben ağlamam bi kere?"

"Öyle bir ağlıyorsun ki tüm tepe inliyordu. Seni nasıl buldum sanıyorsun sen?"

Güldüm ve omzuna vurdum, alay ediyordu. Makarnanın sosunu karıştırırken kafamı kaldırıp ona baktım. "Silah tutmayı bana sen öğrettin değil mi?"

Onaylar şekilde kafasını salladı. "Remzi dede seni çok zorluyordu. 8 yaşındaydın silah tutmak için küçüktün ama hemen öğren istiyordu."

"Dedem kesinlikle manyak." Mırıldanıp sosu makarnanın üstüne döndüm.

"Deden manyak olsada sende ona inat hırs yapıp tüm silahların söküp takmasını bir gecede öğrenmiştin."

Güldüm ve makarnayı karıştırdım. "Her yanlışımda kafama vuruyordu çünkü." Bir anlık duraksayıp kafamı kaldırdım ve Cihan'a baktım. "Farkında mısın konuştukça hatırlıyorum."

Gülümseyerek elini saçlarıma attı ve okşadı. "Aferin sana."

Gülüp makarnayı tabaklara koydum. Tabakları masaya yerleştirip içki bardaklarını da koydum. Cihan içki şişesini masaya koyarken sandalyeye oturdum. Yemek yerken masanın diğer ucundaki küçük kutuya uzanıp aldım.

"Bunun anahtarı nerede biliyor musun? Ben kerpetenle zorladım ama açılmadı."

Ağzındakini çiğnerken kaşlarını çatıp düşündü. "Im! Çalışma masasındaki çekmecede olması lazım. Özgür'le İrem düşürmediyse tabi."

"Özgür'le İrem?"

"İki salak odama girip çekmeceleri karıştırmış. İkimizin küçüklük fotoğraflarını bulup karıştırmışlar."

Şaşkınca ona baktım. "Küçüklük fotoğrafımız mı var? Hayır daha önemlisi İrem ve Özgür nereden biliyor ben daha yeni öğrendim."

Güldü telefonunu çıkartıp bir video açtı ve telefonu bana verdi. Ekranda Cihan'ın çalışma odasının kamera görüntüsü vardı. İrem'le Özgür önce odaya girip sonda kilitli çekmeceyi zorla açmıştı. Güldüm, Özgür'ün bu yeteneği her zaman işine yarıyordu. Çoğu zaman başına dert açsa da.

•İkigai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin