"Ya Batu nasıl bu kadar hastalanmayı becerdin?"
Boğazım o kadar kuruydu ki öksürmekten konuşamıyordum bile. Kısık sesimle konuşmaya çalıştım. "Yıldız tepesinde uyuya kalmışım"
İrem hasta olmama rağmen kaşlarını çattıp kafama vurdu. "Bu soğukta mı salak!"
Kendimi zorlayıp kısık sesle konuştum. "Senin derdin beni öldürmek mi?"
"Ağzından yel alsın salak tövbe de. Ben hemen iyileş istiyorum." Çorbaya daldırdığı kaşığı bana uzattı. "Hadi bakiyim uçak geliyo"
Göz devirip çorbayı içtim, boğazım çok acıyordu. Yutkunmakta bile zorlanıyordum.
Birkaç kaşıktan sonra yüzümü buruşturup kafamı çevirdim hem İrem berbat bir aşçıydı, çorba yaptığını sanıp tuzlu su yapmıştı, hemde boğazım çok acıyordu. "Yeter."
"Arkandan ağlar bak"
"Tuz yüzünden kolesterolüm çıkıp öldüğümde sen ağlayacaksın asıl." Alayla güldüğümde kaşlarını çattıp kendi yaptığı çorbanın tadına baktı. Çorbayı içtiği gibi yüzünü buruşturup kusar gibi yapmıştı.
"Bu ne be kusucam! Özgür! Bu ne boktan çorba lan." Yanımdan kalkıp mutfağa giderken çorbayı Özgür'ün yaptığını anlayıp güldüm ve koltuğa iyice yayıldım.
Yıldız tepesinde uyuya kaldığım için üşütmüştüm. Feci ateşim vardı ve başım ağrıyordu. İrem mutfaktan çıkıp salona geldi. "Bebeşim ben şimdi sana çorba sipariş ediyorum Özgür'ün yaptığı o boktan çorbanın hepsini de ona içirdim merak etme."
İstemsiz güldüm, gülerken bile boğazıma acı giriyordu. İrem çorba gelene kadar başımda bekleyip ateşim düşsün alnıma koyduğu ıslak bezi değiştirdi.
Ayağımın ucunda oturmuş oyun oynayan Uğura baktım ve tekme attım. "Hasta var burda sen hala oyun oynuyorsun."
"Ah! Lan dur son bölümdeyim zaten"
İrem'e baktım "Sen olmasan varya ben ölmüştüm bunların arasında" kendimi acındırıyordum. Anında dudakları büzüldü ve eğilip bana sarıldı. "Oyy kuzum ben bırakmam seni bunların eline merak etme. Bunlar haşere gibi yaşıyor aynı" ağzımdan küçük bir kıkırdama çıkarken anında öksürüğe dönüşmüştü. Ağzımı kapatıp kafamı çevirdim. Başkasına da bulaştırırsam tüm evi hasta ederdim.
Kapı çaldığında İrem koşarak kapıyı açtı ve çorbayı alıp yanıma geldi. Çorbayı bana yedirdikten sonra akşama kadar yanımda kalıp benimle ilgilenmiş ve alnımdaki bezi değiştirmişti.
Telefonu çaldığında yanımdan kalktı ve evin bahçesine çıktı. Muhtemelen Cihan aramıştı. Sinirli olsam da ne yaptığını merak etmekten kendimi alıkoyamamıştım. Sinirle odasından çekip gittiğimde ne olduğunu merak ediyordum. İrem salona geldiğinde düşüncelerim dağıldı ve ona baktım.
"Abim aradı, birkaç gün sana bakmak için burda kalabilir miyim diye sordum izin verdi."
"Kalmana gerek yarına kadar iyileşirim zaten."
Güldü ve yanıma oturdu. "Hayatım hiç iyileşicek gibi durmuyorsun ayrıca kalmayı ben istedim. Abim saatli bomba gibi zaten aynı evin içinde onunla karşılaşmak istemem."
Kaşlarımı çattım. "Sinirli mi?"
"Dünden beri birşeyler olmuş aşırı sinirli."
Kafamı yastığa koyup tavana baktım. Baş ağrısından birşey düşünemiyordum. Saat geç olurken İrem'in esnemesiyle ona baktım. "Sen benim odamda uyu istersen birşey lazım olursa ben kalkar alırım."