.23.

34 4 0
                                    

"Hoşgeldiniz!"

Ellimdeki poşetleri kaldırıp İrem'e uzattım "Al Özgür sana tatlı aldı." diyerek içeriye geçtim. Aslında tatlı alma fikri benim aklıma gelmişti ama Özgür İrem'e benim aldığımı söyle diye yalvarmıştı resmen.

Arkamdan Uğur, Koray en son da Özgür gelirken İrem Özgür'ün yanağından öpmüştü. Görmemiş gibi davranıp güldüm ve salona geçtim. İkisinin arasında kesin birşeyler vardı.

Salonda oturan Cihan'ı görünce istemsiz yutkunmuştum. İlk defa üstünde gömlek yerine siyah uzun kollu vücuduna bir kazak vardı. Bakışlarım yüzüne çıkınca buz mavisi gözlerinin üstümde olduğunu fark ettim.

"Hoşgeldin ufaklık!" Bahçeden Ahlas abi çıktı ve gülerek yanıma gelip bana sarıldı. "Hoşbulduk abi" benden ayrıldıktan sonra tek tek Uğur, Özgür ve Koray'la tokalaştı.

Kapı çaldığında İrem'in eli dolu olduğu için "Ben bakarım" diyerek kapıya yöneldim ve kapıyı açtım.

Alev abla kapıyı açtığım anda sinirle içeriye girdi. "Ben bu Gökay'ı varya yemin ederim parçala- Ahlas." Onun arkasından eve Gökay ve Güney girmişti. Kapıyı kapatıp içeriye girdim.

Ahlas abi güldü. "Bakıyorum her zamanki gibi sinirlisin"

"Ben bilmiyordum burda olduğunu.. Hoşgeldin."

Alev gözlerini kaçırıp ondan uzaklaşırken kaşlarım çatıldı. Salonda anında gergin bir hava oluşmuştu. Gökay ortamı dağıtmak için ceketini çıkartıp gömleğinin kollarını kıvırdı.

"Hadi bakalım herkes bi işin ucuna! Kendi kendine pişmeyecek bu etler. Malzemeleri getirin bana." Güney'deki et poşetlerini alıp bahçeye çıkmıştı bile.

Akşama doğru herkes bahçede bir işle uğraşırken ben Cihan'la mutfakta mezeleri hazırlıyordum. İkimizde konuşmuyor sadece yaptığımız işe odaklanmıştık. Kendimi çok garip hissediyordum ve istemesemde heyecanlıydım. En sonunda konuşmaya karar verdim ve kafamı kaldırmadan konuştum.

"Alev ve Ahlas arasında ne var?"

Göz ucuyla bana bakıp önüne geri döndü. "Aralarında birşey olduğunu nereden çıkardın?"

Omuz silktim. "Alev abla Ahlas'ı görünce gerildi bi."

Bana yaklaşıp yanımdaki yoğurdu aldı nefesini kulağımın bidinde hissedince ürperdim. "Eskiden sevgililerdi."

Kafamı kaldırıp ona baktım. "Neden ayrıldılar?"

"Alev'in abisi, Dursun. Sevgili olduklarını duyunca çok sinirlendi Ahlas'la biraz tartıştılar. Abisi hapse girdi, Alev'de Ahlas'a daha fazla zarar gelmesin diye ayrıldı."

Kaşlarım çatıldı abisi hapse girecek kadar ne yapmış olabilirdi ki? Aklıma Ahlas abinin yüzündeki yara geldi. Şaşkın sesimle konuştum. "Ahlas abinin yüzündeki yara izini o mu yaptı?"

Kafasını çevirip bana baktı hafifçe yüzüme eğilirken "Fazla meraklı olmaya başladın." diyerek masadaki tuzu aldı.

Sustum ve önüme döndüm. Mutfaktaki gerilim daha çok büyürken gerginlikten nefes alamıyorum resmen. Sertçe dudak içimi ısırdım. Sürekli göz ucuyla bakıp sonra gözlerimi kaçırıyordum.

En sonunda derin bir iç çekip elindekileri fırlatır gibi attı ve kolunu sıkıca belime sarıp beni tezgaha oturttu. Tam ne yaptığını soracakken dudaklarımdaki baskıyla sustum. Şaşırmıştım, gözlerini kapatmış sadece hareketsizde dudakları sadece benimkinin üzerinde duruyordu.

Tereddütle ellerimi hareket ettirdim. Sonrasında siktir edip ellerimi kaldırdım ve omuzlarına koydum. Gözlerimi kapatıp hafifçe dudaklarımı oynattığım anda sertçe karşılık verip öpmeye başlamıştı. Cidden sussuz kalmış gibi  doyumsuz bir şekilde öpüyordu. Ellerimi boynuna çıkartıp sert öpüşlerine karşılık verdim.

•İkigai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin