Medya; Kıdemli Yüzbaşı Asel Sönmez. (TEMSİLİ)
Selaamm! Nasılsınız?
Umarım hepiniz çook iyisinizdir.
Bölüme geçmeden önce oy verip satır aralarına yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
---
"Vatan için can veren bütün şehitlerin anısına. Saygı ve minnetle anıyoruz..."
---
Kürşad Türkmen...
Saat daha sabahın çok erken bir saatiydi. Güneş yeni yeni ağarmaya başlamıştı. Kolumdaki sızı yüzünden gece sıkça uyanıp durmuştum. Doktor hastanede kalmama gerek olmadığını söyleyince hastanede kalmamıştım ama ağrısı şiddetli olduğu için dün geceden beri bir paket ağrı kesici bitirmiştim.
Yataktan kalkarak dolaptan siyah bir tişört ve siyah bir pantolon giyerek mutfağa indim. Kolumu sardığım bandajı değiştirmem lazımdı. Sürekli Asel'in evinde kaldığımız için eşyalarımızın bir kısmı buradaydı.
Mutfağa indiğimde ecza dolabından steril gazlı bezi alıp mutfak masasına makasla beraber yerleştirdiğimde bir paket daha ağrı kesici aldım.
Mutfak kapısında hareketlenme fark edince bakışlarım kapı tarafına döndü. Senem, dün akşam giydiği eşofmanları ve yeni uyandığını belli eden dağılmış sarı saçları ile kapının önünde duruyordu.
Gülümseyerek ona baktım. "Günaydın, saat daha çok erken, niye kalktın?" Yavaş adımlarla yanıma gelip masanın önündeki sandalyelerden birine oturdu. "Kötü bir rüya, daha doğrusu kabus gördüm, su içmek için buraya indim. Sen niye buradasın?"
Gözlerimle kolumu gösterdiğimde ne demek istediğimi anladı. "Sürekli böyle kabus görüp erkenden mi uyanırsın?" Neden merak ettim bilmiyorum ama etmiştim işte.
Senem, önemsiz yada alışığa gelmiş bir durummuş gibi omuzlarını silkti. "Çoğu zaman. Neyse boş verelim beni, sen yaranı mı saracaktın? Dur ben yardım edeyim."
Önümdeki steril gazlı bezi ve makası alıp kendi önüne çekti. Örgüsünden dışarı çıkan sarı tutamlarını sağ eli ile kulağının arkasına attıktan sonra steril sargı bezini yeterli ölçüde kesip sandalyesini bana çevirdi.
Bana doğru yaklaşıp eline aldığı pamuk parçasına oksijenli su döküp yaralanan bölgeyi hafifçe tekrardan temizledi ardından sargı bezini eline alıp yavaşça koluma, yaranın olduğu bölgeye sarmaya başladı.
Senem, dikkatle ve titizlikle işlemi yaparken yüzündeki ifade, işine olan ciddiyetini ve aynı zamanda bana duyduğu önemi gösteriyordu. Oksijenli suyun hafif şıpırtısı, o sabahın sessizliğinde tek duyulan seslerden biri oldu. Sargı bezini koluma sararken, her hareketi özenli ve yumuşaktı.
"Timdeki en büyük sen misin? Herkes abi diyor sana." Başımı salladım. "En küçüğümüz Baran. Ben en büyükleriyim, otuz bir yaşındayım."
Sargı bezini sarmayı bitirdikten sonra yapışkanlı bantla ucunu yapıştırdı. Ağrı kesiciden bir tane çıkarıp bir bardak suyla bana uzattı. "Teşekkür ederim."
Senem, işini bitirdikten sonra kısa bir an duraksayıp gözlerimin içine baktı. Gözlerindeki hafif endişe ve merakın yanında, biraz da şefkat vardı. Kolumu sardığı pamuklu beze bakıp kontrol ettikten sonra başını hafifçe sallayarak memnuniyetini belli etti. İkimiz de bir süre sessiz kaldık. Odada sadece hafif bir nefes sesi ve dışarıdan gelen uzak, yavaş sesler duyuluyordu.
YOU ARE READING
YÜREK SEVDA (DÜZENLENİYOR)
Romance"Yolun, ay yıldızlı bayrağımızla aydınlansın, kızılcığım." Son sözleriydi bunlar. Gözlerim ellerime doğru indi. Kan içindeydiler. Onların kanı... Annem ve babamın kanı... "Anne," kuru bir sesle mırıldandım. Babama döndüm. "Baba." Bu gerçek değildi...