Bölüm 16

5 0 0
                                    

Selamlar! Nasılsınız? 

Umarım hepiniz çook iyisinizdir. 

Bazı sebeplerden dolayı dün bölüm yükleyemedim, kusuruma bakmayın lütfen. 

Okulların bir haftalık tatile girmesi ile bu hafta sizlere üç bölüm paylaşacağım. Çarşamba ve Cuma günleri de 20.00'da yeni bölümler yükleyeceğim.

Bölüme geçmeden önce oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.

 ☪☪☪

Alpay Yenilmez...

Asel'i takip ederek Senem'in odasından çıktık. Alayın uzun koridorlarında yürürken ikimizin de postalları sert sesler çıkartarak zemini dövüyordu. Koridorda ikimiz yan yana omzumuz dik bir şekilde ve yüzümüzde ciddi bir ifade ile yürüyorduk.

Asel ile yan yana yürümeye devam ederken içimdeki huzursuzluk gittikçe artıyordu. Alayın uzun koridorları sessizdi, sadece bizim postallarımızın tok sesi yankılanıyordu. Bütün askerler görevlerine odaklanmıştı. Göz ucuyla ona baktığımda, yüzündeki sert ifadenin altında başka bir şeyler gizli olduğunu hissediyordum. Sanki söylemek istediği şeyler vardı, ama onlar dudaklarının ardında kilitlenmişti. 

Geçtiğimiz koridorlarda bizi gören askerler ikimize de baş selamı vererek yanımızda hazır ol komutuna geçiyorlardı. Biz selamlarına karşılık verdiğimizde ise hızla gittikleri yola devam ediyordu. 

Asel'in odasına gelip içeri girdiğimizde odanın içerisinde ilk dikkatimi çeken şey çalışma masası olmuştu. Masanın üzerinde bir sürü boş çay bardağı, bir sürü kalem ve her yere saçılmış kağıtlarla evraklar vardı. Saatler boyunca kendisini odasına kapatarak dosya işleri ile uğraştığı belliydi.

Asel'in odasına girdiğimde içimde bir huzursuzluk oluştu; her şey bir karmaşa içerisindeydi. 

"Sana tek bir soru soracağım Alpay, sende tek bir cevap vererek bana gerçeği söyleyeceksin, anlaştık mı?" Sesindeki otorite, bakışlarındaki ifade ve dik duruşu, adeta şuan bir komutan olduğunu haykırıyordu. Başımı sallayarak onu onayladım. "Emredersiniz, komutanım." 

Asel, bordo beresini başından çıkartarak dağınık kağıtların üzerine bıraktı ve kalçasını masaya yaslayarak kollarını önünde göğüs hizasında birleştirerek bir birine doladı. İnceleyici ve dikkatli bakışları bendeydi. Her hareketimi inceliyordu.

"Senem Teğmen'e saldıran kişi kimdi Alpay?" Diye sorduğumda yutkundum. Bir kaç saniye duraksamanın ardından cevap verdim. "Bilmiyorum."

Gerçeği söylemeni istemişti Alpay, dedi içimden bir ses. 

Asel kaşlarını çattı. Bakışları ilk defa bu kadar sertti. "Bu hayatta teröristlerden sonra en çok nefret ettiğim iki şey vardır Alpay; Yalan ve ihanet. Sen şuan onlardan birini yapıyorsun. Senem Teğmen'e saldıran kişinin kim olduğunu biliyorsun ama bunu benden saklayarak bana yalan söylüyorsun. Yapma Alpay." 

Bakışlarımı parlayan kahverengi gözlerinden kaçırdım. Ona nasıl diyebilirdim ki? Kardeşime saldıranın, kardeşim olduğunu? Diyemezdim. Kimsenin anlamadığı gibi o da anlamazdı beni. 

Derin bir nefes aldım, içimdeki sıkışıklık büyüyordu. Asel'in bakışları üzerimdeydi; o sorgulayıcı, sert ama bir yandan da anlamaya çalışan gözlerle bana bakıyordu. Gerçeği söylemek, şu anın en ağır yüküydü. Asel'e dönüp dürüst olmam gerektiğini biliyordum ama bu gerçeği ona nasıl açıklayabilirdim ki?

YÜREK SEVDA (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now