Bölüm 15

13 1 0
                                    

Selamlar! Nasılsınız? 

Umarım hepiniz çok iyisinizdir.

☪☪☪

Alpay Yenilmez...

Korku. Korku öyle bir duygu ki, sizi tamamen doğruya götürebilir yada tamamen hataya götürebilir. 

Korku, en nefret ettiğim duyguydu. Korku, yıllar önce o gün Senem'in o olanları yaşamasının sebebiydi. Korku zayıflıktı. Korku hataydı. 

Korku, benim geçmişimdi. 

Korku, benim geçmişimdi.

Bu duygu, tırnaklarını insanın ruhuna geçirip orada kök salan bir gölge gibiydi. Öyle derindi ki, bazen nefes almayı bile unuttururdu. 

Korkunun zayıflık olduğuna inanırdım. Bir askerin, hele ki benim gibi özel kuvvetlerde görev yapan birinin en büyük düşmanıydı bu duygu. Ama bazen... Bazen de korkunun kaçınılmaz olduğunu kabul etmem gerektiğini düşünüyordum. Ne kadar kaçarsanız kaçın, o bir şekilde karşınıza çıkardı.

Senem Teğmen saldırıya uğramış.

Senem Teğmen saldırıya uğramış.

Senem Teğmen saldırıya uğramış.

Senem Teğmen saldırıya uğramış.

Bu dört kelime kafamın içinde sonsuz kez tekrarlandı. Kürşad'ın telaşlı ve korkulu bakışlarını gördüm. 

"Ne..." kekeledim. Lanet olsun şu an Senem'e bir şey oldu korkusundan deliriyordum! "Ne saldırısı?"

Kürşad hızla koşarak bir koridora çıktığında ben olduğum yerde kaskatı kesildim. Hareket edemedim. Asel koridorda koşarak yanıma geldi. Kollarımı tuttu. 

"Alpay, Alpay iyi misin? Alpay cevap ver!" Transta gibiydim. Kulaklarım çınlıyordu. Korkuyordum. "Asel..." dedim sadece. Asel korkumu anlamış gibi bana sarıldı. "Sakin ol, sakin ol. Senem'in yanına gitmemiz lazım, senin sakin olman lazım.

"Saldırı dedi... Senem dedi... saldırı, Senem... Lanet olsun, lanet olsun! Allah kahretsin!" Asel hızla önüme geçip duvara vurduğum ellerimi tuttu. "Bak, sakin ol lütfen. Daha çok zararımız olacak Senem'e. Lütfen." 

Başımı salladığımda dakikalar önce Kürşad'ın koştuğu koridorda hızlı adımlarla ilerledik. Koridorun sonunda Senem ve etrafında sağlıkçılar vardı. Kürşad, Senem'in yanına çökmüş ona sarılıyordu. 

Senem tepkisizdi ama mavi gözlerinde yaşlar vardı. Hızla kalabalığı yarıp Senem'in yanına koştum. Beni görmesiyle boynuma sarılması bir oldu. "Abi..." dedi. 

Senem, sadece kendisini kötü hissettiği durumlarda bana abi derdi. Hızla ona sarıldım. Saçlarını okşadım, saçlarını öptüm. Baş parmağımı kaldırıp mavi gözlerinden akan yaşları sildim. 

Senem'in kolları boynuma sıkıca sarılmıştı. Onun titreyen bedenini hissederken içimdeki öfke ve çaresizlik birbirine karışıyordu. Bu hâlde onu görmek... dünyanın en güçlü ordusunu önüme serip bana yetki verseler bile o an bir şeyleri geri çeviremeyecek kadar güçsüz hissettiriyordu.

"Senem, buradayım," dedim, sesimdeki titremeyi saklayamayarak. "Tamam mı? Buradayım. Seni kimseye bırakmam."

O ise bir çocuk gibi sımsıkı tutunmaya devam etti. "Abi... çok korktum," dedi hıçkırıklarının arasından.

"Ne oldu abim? Ne oldu anlat." Senem başını göğsüme koydu. Normalde insanların içinde ağlayan biri değildi. Hatta çok nadir ağlardı. "Abi... oydu. Oydu." 

YÜREK SEVDA (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now