Selamlar hepinize! Nasılsınız?
Umarım hepiniz çok iyisinizdir.
---
"Vatan için can veren bütün şehitlerimizin anısına. Saygı ve minnetle anıyoruz..."
---
☪☪☪
Senem'e yapılan saldırıdan bu yana dört gün geçmişti. Bu dört gün içerisinde sürekli talim yapmıştık. Şuanda da talim alanında talim yapıyorduk.
"Tim, mekiğe yat!" Diye bağırdığımda hepsi şınav pozisyonundan mekik pozisyonuna geçti. "Uras, say!" Dediğimde Uras başının altına koyduğu elleri ile doğrulup yatarken saymaya başladı.
"Bir." Bir mekik. "İki." Bir mekik daha. "Üç." Bir mekik daha. "Dört." Başka bir mekik daha. "Beş." Son mekik.
Bu böyle devam etti. "Dört yüz, son!" Diye bağırdığımda hepsi doğrulup su şişelerinden su içtiler. "Canımı çıkardı nemrut kadın!" Diye bağıran Alpay'a kaşlarımı kaldırdım. "Bir şey mi dedin Yenilmez?" Alpay anında suçlu gibi ellerini havaya kaldırdı. "Estağfurullah komutanım."
Yanımıza yaklaşan mavi bereli bir askerle oturduğum yerden kalktım. "Doğukan Seray, Adana!" Diye kendini tanıttığında başımı salladım. "İshak Albay sizi odasına çağırıyor komutanım!" Elimdeki su şişesini Baran'a doğru attım ve albayın odasına ilerledim.
"Emredin komutanım!"
"Otur, Sönmez." Koltuklardan birine oturdum. Albay elindeki resmi bana uzattı. "Çakır kod adlı terörist. Gerçek adıyla Ferdi. Büyük bir eylem planlıyor olmasından şüpheleniyoruz." Resmi uzun uzun inceledim. Resimdeki adam siyah saçlı, pala bıyıklı ve uzun sakallıydı. Gözleri kömür gibi siyahtı. Neden Çakır dediklerini gözlerine baktığımda anlamıştım.
"Emriniz nedir komutanım?" İshak albay bana baktı. "Onun inine terörist gibi sızacaksın. Dışarıdan gelen her tedbire hazırlar ama içeriden gelecek bir saldırıyı beklemiyor. Kürtçe biliyordun değil mi?" Başımı salladım. "Güzel. Bu görev senin Asel. Timin her türlü tehlikeye karşılık yakınlarda mevzide olacak."
Görevi onayladığımda ayaklandım. "Asel." Dediğinde tekrar albaya baktım. "Saçlarını boyatman lazım. Kızıl saç aralarında çok dikkat çeker. Siyah yada kahverengine boyat." Dediğinde başımı salladım. "Emredersiniz komutanım!" Odadan çıkmadan önce arkamdan seslendi. "Yarın sabah timinle harekat odasında ol."
Arkamı dönüp angara geldiğimde bizimkilerin hepsi oradaydı. "Ne diyor komutan?" Senem'in yanına oturdum. "Yeni bir görev var. Uzun bir görev olacak hazırlıklı olun." Sonra yüzümü buruşturdum. "Ama önce benim saçlarımı boyamam lazım." Hepsi şaşkınlıkla bana baktı. "O niye?"
"Terörist kılığında aralarına sızmam lazım. Kızıl saçla dikkat çekerim." Hepsi nefesini tuttu. "Asel, emin misin?" kaşlarımı çatıp Baran'a döndüm.
"Bana emin olup olmadığım sorulmadı. Bir görev verildi bana. Biz hangi görevden kaçtık Baran?" Baran başını salladı usul usul. Bende arkamı dönerek ilerlemeye devam ettim.
Arabaya bindiğimde anahtarı çalıştırıp hızla ilk bulduğum bir kuaföre girdim. "Merhaba, hoş geldiniz." Diyerek gülümseyen tatlı bir kadına gülümsedim. "Ben saçımı boyatmak için gelmiştim?" Diyerek tereddütle konuştum.
Daha önce bakım yaptırmıştım ama hiç boyatmamıştım. Kadın eli ile boş bir koltuğu işaret etti. "Buyurun, yardımcı olayım size." Onu takip ederek boş koltuğa oturdum. Önüme bir katalog gibi büyük bir şey açtı.
YOU ARE READING
YÜREK SEVDA (DÜZENLENİYOR)
Romance"Yolun, ay yıldızlı bayrağımızla aydınlansın, kızılcığım." Son sözleriydi bunlar. Gözlerim ellerime doğru indi. Kan içindeydiler. Onların kanı... Annem ve babamın kanı... "Anne," kuru bir sesle mırıldandım. Babama döndüm. "Baba." Bu gerçek değildi...