8♤Ağa ve hanımağa

8.2K 229 45
                                        


Yeni hayatımın ilk sabahına gözlerimi açmıştım. Geleceğin bana neler getirdiğini bilmeden..
Artık beş dakika sonra bile neler olacak diye düşünmeye korkuyordum
Şimdi bana yabancı olan biriyle evliydim, aynı çatı altında yaşayacaktık.

Dün akşam Arslan'ın annesi benimle odada konuşurken zamanla bir birimize alışacağımızı söylemişti. Zamanla Arslan'a alışacaktım..böyle şey mi olurdu? Ben neden birine alışmak zorundaydım? Alışmak başka, aşık olup sevmek başka. Ben katlanmak zorunda olduğum bir evlilik yaşamak istemiyordum. Ben başımı omzuna koyabileceğim, konuşmasakta gözlerimizden ne söylediğimizi anladığımız bir evlilik istiyorum.
Ama ne Arslan beni anlardı, ne de ben onu. Bana yabancı olan bir ruhu vardı. Benim ruhum onu tanıyamamıştı.
Ruhum evlendiğim adamın ruhuyla birleşsin isterdim, bir bütün olmak isterdim...

Kafamı kaldırdım. Arslan koltukta yoktu, banyodan sesler geliyordu. O gelmeden kalkıp üzerimi değiştirdim.
Saçlarımı tarayıp yüzüme hafif makyaj yaptım. Arslan banyodan çıktığında aynada bakışlarımız kesişti. Yine ilk kaçıran taraf ben oldum. Gelip o da aynanın karşısına geçti, saçlarını taradı.

"Günaydın" dedi

Yüzümü ona taraf döndüm

"Günaydın" dedim karşılık olarak

"Hadi inelim aşağıya, kahvaltı için bekliyorlar"

Kafamı sallamıştım sadece. Arslan önden, bende ardından çıkmıştım odadan. Herkes aşağıda sofra başında toplanmış bizi bekliyordu

"Günaydın" dedik herkese

Arslan geçip oturdu, bende onun yanına geçip oturdum

"Nasılsın kızım?" diye sordu Melike hanım

"İyiyim" dedim. En azından kayınvalidem kötü kadın çıkmamıştı, en azından şimdilik öyle gözüküyordu

"Arslan oğlum bugün ağalar toplanacak, artık vakit geldi" dedi gururla oğluna bakarak

"Bugün olsun bitsin bu iş, yarın dönmem gerekiyor"

"Oğlum ağasın sen artık, Karahan aşiretinin ağası, bırak İstanbuldaki işleri başkaları halletsin"

"Bu konuyu konuştuk baba, sen meraketme ben her iki işi yapabileceğim" dedi düz sesiyle

Baran ağa bir kaç saniye sessizce oğluna baktı. Gitmemizi istemiyordu...

"Hadi size afiyet olsun" dedi ve ayağa kalktı Arslan. Kalkarken kolumu dürtmüştü. Bende onunla beraber kalkıp kapıya kadar eşlik ettim

Kapıdan çıkacakken dönüp bana baktı

"Hazırlan bugün, eşyalarını topla. Yarın erkenden çıkacağız" dedi

"Peki" dedim

Bir kaç saniye öylece yüzüme baktı, ama benim bakışlarım onun yüzünden başka her yerde gezindi. Daha sonra çıkıp gitti. O gittikten sonra bende odama çıktım. Ardımdan odama Arslan'ın kız kardeşi Öykü gelmişti. İyi bir kıza benziyordu ve birazda eğlenceli biriydi. Odada benimle sohbet ederek benim sıkılmamam için elinden geleni yapmıştı. Öğlene kadar odada beraber takılmıştık. Hatta herkes hakkında konuşmuştuk. Bana bilmediğim her şeyi anlatmıştı, hatta Arslan hakkındada bir kaç şey söylemişti. Ama anladığım kadarıyla bu adam ailesine karşıda kapalı kutu gibiymiş. Yani öyle sarmaş dolaş bir aile ilişkisi yokmuş..varsa yoksa iş. Böyle bir adam sevebilir mi? O yüzden bu kadar soğuk ve sert..

Ama en azından İstanbulda bu kadar sert gözükmüyordu..ya da belki bana öyle gelmiştir. Ya da orada sevdiği kadın olduğu içindir..acaba var mıydı sevdiği, aşık olduğu bir kadın?
Ama hiç sanmıyordum.

Niran/ Berdel✔️(Ateş Serisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin