Dün akşam kendimi Arslan'a rezil ettikten sonra şimdi odadan çıkmak istemiyordum. Aptalca şeyler yapmıştım..hırsızmış..
Kalkıp hazırlanıp çıktım odadan.
Aşağı indiğimde karşılaştığım manzara beni şaşırtmıştı. Arslan kahvaltı sofrası kuruyordu..
Arkasına döndüğünde beni görünce gülümsedi ve 'günaydın' dedi. Bende aynı şekilde karşılık verdim.
"Türkan ablaya bugünlük kendim izin verdim" dedi
Anladım dercesine salladım kafamı.
"Orada öylece duracak mısın?" diye sordu
Sorusuyla kendime gelebilmiştim. Masaya geçip oturdum. Arslan da çayları koyduktan sonra yerine geçip oturdu
"Tufan ağa senin gelmediğini duyunca biraz sinirlendi" dedi
Her zamanki babam işte..."kocan nerede sende orada" düşüncesiyle sinirlenmişdir herhalde..
"Farklı bir şey değil, her zamanki hali" dedim kısıkça
"Artık bir önemi yok, karışamaz nasıl olsa" dedi bana karşılık
Sessiz kaldım, bir şey söylemedim.
"İşe gidecek misin?"
"Gideceğim, birazdan çıkarım"
"Ben bırakırım"
"Gerek yok"
"Zaten oraya gidiyorum, o yüzden söyledim"
Bir kaç saniye daha sessizlik çöktü aramıza, ne söylesem kabul etmeyecekti. O birilerinin bizi görmesini sorun etmiyordu, aslında benimde etmemem lazımdı ama kendime engel olamıyordum. İçimdeki bu gerginlik bitmiyordu..aslında bu durum benim canımı fazlasıyla sıkıyordu. Belki bizim evliliğimiz gerçek değildi, ama yinede sonuçta insanların bunu bilmesinde bir sorun yoktu, ve bunu problem haline getirmem her ikimizinde canını sıkıyordu. Ben sadece bir birimizin hayatına müdahele etmeyen iki ayrı insan gibi kalmak istiyordum..
Ama onun yörüngesindeyken, onun yakınındayken ne kadar kaçmaya çalışırsam çalışayım bir şekilde kendimi ona tutulmuş bir şekilde buluyordum..
Ay ve güneş gibi..
Aslında onu çok kısa süre önce tanıdım..
Ama sanki uzun zamandır tanıyormuşuz gibi iyi anlaşıyorduk..
Ya da öylesine geçinip gidiyorduk. Kim böyle hayat isterdi? Ben öylesine geçinip gideceğim bir hayat arkadaşı istemiyordum, hayatımı hep beraber her saniyesinin tadını çıkarabileceğim bir hayat arkadaşı istiyordum..ama babam, abim benim bu hayallerimi yıkmıştı..
Şimdi hayat bana oynadığı bu oyunda Arslan'ı karşıma çıkarmıştı..
Ağa bozuntusuyla evlenmem dedim kocam oldu..
Ama evlendiğim adam hem ağa, hem bey gibiydi..
Bir İstanbul beyefendisi..
Daldığım düşüncelerimden kurtulup hazırlanmak için odama gittim. Tam hazır olduktan sonra odamdan çıktığımda Arslan'ın aşağıda hazır bir şekilde beni beklediğini gördüm.
"Çıkalım mı?" diye sordu
"Çıkalım" dedim
Oraya vardığımda ne yapacağımı şimdiden düşünmeye başlamıştım...
Araba şirkete yaklaşınca yerimde kıpırdandım..Arslan bunu farketmiş olacak ki, dönüp bana dikkatle bakıyordu
"Önüne bak, çarpacağız" dedim
Ve nihayet bana bakmayı kesip önüne döndü. Arabayı şirketin önünde değil, garaja soktu. En azından belki burada insanlar yoktur...
Araba durunca hemen indim
Etrafıma bakındığımda kimseyi görememiştim. Aslında kimsenin bizi görmemesini istememin sebebi kendim değildim, Arslandı..
"Teşekkür ederim" dedim
"Böyle yaparak evliliğimizi daha anormal bir hale getiriyorsun" dedi düz sesiyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niran/ Berdel✔️(Ateş Serisi 2)
Любовные романы"O zaman evlen benimle" dedi düz sesiyle. Bakışlarım anında onu buldu. Gözlerim gözlerine kenetlenmişti sanki.. İşte yine birileri berdele kurban gidiyordu.. Hayat onu bir şeylere zorluyordu Biz yine bir şeylere doğru sürükleniyorduk..
