And when your fantesies become a legacy

113 9 1
                                    


Kütüphane görevlisi ona su getirirken titriyordu, gözleri yere odaklanmıştı. "Lordum," dedi kısa boylu görevli. Dudaklarını bardağa yaslayıp içirdi ona. "Sizi burada kimse bulamaz emin olun, Ateş Lordu da iyidir"

"Değil ki," dedi kısık çıkmıştı. "Güçleri az ve yorgun."

Ayağa kalktığında üstündeki şalı düzeltti. "Taçlarımız sarayda kaldı, eğer taşları alırlarsa tamamen güçlerimizi kaybederiz!" Işıkları sönük olan kütüphaneden aşağı doğru inen merdivenlere yaklaştı hızlıca. Karnındaki sancıdan dolayı acı dolu bir inleme ağzından kaçarken görevli elbisesinin çekilmesiyle ona dönmüştü. "Ateş Lordu iyi değilse siz de iyi değilsiniz. Şuan dinlenip güçlerinizi toplamalı, bebeğinizin sağlığını düşünmelisiniz"

Gülümsedi görevli, "Biraz sohbet edelim mi?" Diye sordu Minho'ya konuyu dağıtmak istercesine. "Uzun zamandır görüşmüyorduk"

Elini tutup ilerledi masaya, oturunca kendisine yüksek gelen sandalyeye biraz da olsa zorlanarak çıktı. "Bebek sahibi olmak sana iğrenç bir şey gibi geliyordu sanırım en son fikrini değiştiren ne oldu bakalım?" Saygı eklerini bırakmıştı, bir dost olarak konuşuyordu. En son konuştuklarından sonraki gün Minho'nun Güneş Krallığını yıktığını öğrenmiş, Lordun bu ilahi gücüne hayran kalmıştı.

"Bebeğimin olmasını istiyordum ama biriyle ilişkiye girmek değil, geçmişte yaşanılanları biliyorsun"

Derin bir nefes verdi, başını yukarıya kaldırdı. "Onu bir kere küçükken görmüştüm, eliyle ateşi yakıyordu, avucunu yaklaştırsa da yanıyormuş gibi gibi durmuyordu. Ateşle dost gibiydi"

"Tanıştın mı peki, belki arkadaş olmuşsunuzdur"

"Kralın askerleri beni yakaladı, konuştum bir kaç kelime ama Chan o zaman bana düşmanıymışım gibi baktı. Sonuçta krallıklar düşmandı, ben de onun düşmanı oluyordum"

"Diyelim ki bunların hiç biri yaşanmadı, yine de ister miydin?"

Normalde olsa rahatsız edici sorular olabilirdi bunlar ancak hiç de rahatsız olmuyordu. Rahat ancak yorgun tavrı ile görevli de rahatsız olmadığını farketmişti.

"İlişkiyi sadece sevdiğim kişiyle olsun isterdim ve oldu da." Gülümsedi. "Şimdi bir bebeğimiz, yıldızımız var ve onun sağlıklı olması içim her şeyi yaparım"

"Yani dinlenmen gerektiğini biliyorsun ama anlamamazlıktan geliyorsun?"

"Ama Chan-"

"Chan elbette yaralar aldı ancak seni Morgan ile buraya gönderdiyse vardır bi bildiği. Sen ondan daha güçlüsün, iki elementin gücünü içinde barındırıyorsun. İstese seni kullanır ama karnındaki minik beden için seni saklamak istiyor. Korumak istiyor seni Ay Kralından."

"Bu gecelik dururum ama Chan'ın fazla dayanabileceğini sanmıyorum." Rahatsızca yerinde kıpırdandı. "Kendini iyi hissedene kadar kalabilirsin elbette ama zorlama lütfen kendini. Sana sıcak bir bitki çayı hazırlayıp bırakacağım, daha rahat uyursun. Sana şu koridordaki son odayı hazırladım, orada rahatça uyuyacağına eminim"

"Teşekkür ederim" dedi ayağa kalkıp. Odaya doğru ilerlerken ona çay getiren görevli iyi geceler dileyip kütüphaneden çıkmış, kapıyı kilitlememişti. Tanrıçalar gelebilecek tehlikelere karşın zaten Su Lordunu uyarırlardı.

Yatağa oturdu. Üstündeki şalı çıkarıp kenara koyunca titredi. Çıplak kollarına değdirdiğinde uyuştu parmakları. "Alıştırma yapmam lazım,"
Mırıldanışıyla ayağa kalkıp bebeğinin rahatlaması için feromonlarını serbest bıraktı. Küçük bir su topu oluşturdu ilk önce. O su topunu büyüttü yavaşça, ardından parmaklarının arasında şekil vermeye çalıştı. Bir kılıç oluşturabildiğinde gülümsedi, kılıcı sağ elinde tutup sol elinde soğuk bir akım yaratmaya çalıştı. Bunu yaparken sudan oluşan kılıçtan sular yere damlamaya başlamış, Minho çaresizce "Hayır, hayır,hayır!" Demişti fısıldayarak.

House of memories |minchan,banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin