Baby, we built this house on memories

85 15 12
                                    

"Çok özledim seni"

Dudaklarını eşinin burnuna bastırdı, elini karnına koydu. Ardından yanağına ve boynuna öpücükler sıralamış ve halsiz gibi görünen eşinin dudaklarını öpmüştü en son. "Halsiz gibi görünüyorsun, bir şey mi oldu?"

Oturdukları çardakta esen soğuk rüzgar içini titretirken kış geldiği için üşümüştü. "Bebeğimizden dolayı" dedi doğrulurken. "Doktor geldi, bebeğimiz benim de kanımı kullandığı için bu hallerim normalmiş zaten doğuma da fazla kalmamı-"

"Ne?! Ne kadar kalmış?!" Chan korkuyla konuştu, göz bebekleri titriyordu.

"En fazla 4 hafta sonra daha erken de olabilir" Chan'ın korku dolu sesinden dolayı ellerini tuttu. "Hadi ama," dedi burukça gülümserken. "Ölecek değilim ya korkmana gerek yok sevgilim"

Chan'ın donduğu gözle görülür şekilde belli olduğu için onun ölüm oranlarını bildiğini anlamıştı. "Üşüdüm" dedi kollarını kavuştururken. Konuyu değiştirmek istiyordu. "İçeriye geçelim artık"

Sarayın sıcak havası hamile bedeni rahatlamış, arkasından gelen endişeli eşinin elini tutmuştu. Merdivenlerden çıkıp odalarına girdiğinde dağılmış odayı unuttuğunu farketti, dişlerini sıktı. "Minho?"

"Şey" mırıldanışı Chan'ın kulağını doldurdu. "Omegam alfasını istedi de" Sesi kısıldı, "kıyafetlerin yetmedi"

Gülümsedi Chan, eşini kollarının arasına aldı. Feromonlarını yayarken boyun girintisine yaslı olan alnına öpücükler kondurmuş ardından o rahatlayana kadar beklemişti. Eli saçları arasındaydı, uzun saçları parmaklarının arasından kayıp gidiyordu. Bebeklerinden dolayı değişen feromonları hissettiğinde gülümsedi. "Canın sıkıldıysa beraber bebek odasını hazırlayalım mı sevgilim?" Diye sordu naif bi tonda.

Minho'nun heyecanla verdiği yönergeler ve oturduğu yerde çocuk gibi heyecanlı olması gülümsetiyordu eşini. Chan beşiği kendisi yapmak istemiş ve çoktan yere oturmuş şekilde beşiği monte ediyordu. Hizmetkarların getirdiği büyük halı yere serilirken  Minho sanki küçük bir bebeğin emeklediğini görür gibi olmuştu.

"Evet, bitti!" Chan neşeyle yerdeki beşiği kaldırdığında camın kenarına sürümüştü. Kelvin elinde tuttuğu beyaz tülü uzatırken beşiğin üstüne geçirmişti Chan, ön kısmı açarken sanki minik bi çadır gibi olmuştu. Omzundaki Kelvin de gözleri parıldıyarak bakıyordu beşiğe. Gelen hizmetkar minik yatağı beşiğin içine yerleştirmişti.

Minho'nun yaklaştığını işittiğinde elini beline koyarak kendine yaklaştırmıştı. "Eline sağlık" diye mırıldandı Minho, bebeğiyle neler yapacağını düşünüyordu bu oda içerisinde. Chan'ın önüne geçtiğinde Kelvin'e ters bir bakış atarak kovmuştu.

Kollarını boynuna doladı, şiş karnının verdiği imkanla yaklaşıp dudaklarına küçücük bir öpücük bıraktı. Chan ona yardımcı olmak için eğilerek dudaklarını birleştirmişti. "Çok seviyorum seni" diye fısıldadı Minho, dudaklarını tekrar tekrar öptü. Elleri ensesinden yukarıya doğru kaymıştı kıvırcık saçlarının arasındaydı. Karnı kasılıyordu Chan'ın yumuşak dokunuşlarıyla,  bebeklerinin mutlu olduğuna adı kadar emindi.

"Yarın dolaplar gelir, sonra meydandaki satıcıları davet ederiz saraya. İstediğin her türlü kıyafeti alırsın bebeğimize"

Minho'nun yüzü düştü ardından kollarını boynundan çekti. "Sen yine mi gideceksin?"

Duraksadı Ateş Lordu. "Gitmememi mi istiyorsun?" Başını salladı yavaşça. "Haftada en az 4-5 gün yoksun doğru düzgün uyuyamıyorum ki,"

Çaresizce söylendiğinde Chan odadaki herkesin gitmesini istemişti. Koltuklardan birine oturdu, dizini patpatladı. Minho ilk önce ağır olduğunu düşünmüş, sonrasına Chan'ın kızacağını bildiğinden ağırlığını vermeden oturmuştu kucağına. "Uyuyamıyor musun? Feromonlardan dolayı mı?"

House of memories |minchan,banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin