It takes my breath away

273 32 340
                                    

Ölüm, her zaman bir son değil aynı zamanda bir başlangıçtır.

Ruhunuz vücudunuzu terk ediyormuş gibi gelir, öldüğünüzü zannedersiniz.

Dudaklarında hissettiği sıcak baskıyla yorgunca gözlerini aralamış, yan tarafında üstüne doğru eğilen bedeni görmüştü.

"Ben..." dedi zorlukla. Doğru düzgün konuşamıyordu bile. "Ölmedim mi?"

Ellerini minhonun sıcak suratında gezdirdi, gülümsemeye çalıştı. Kaskatı kesilen vücudu ile doğrulup minhoyu öpmek istedi, fakat yapamadı. "Zorlama kendini" dedi minho yanına uzanırken. Yüzünü chanın yüzünün hizasına getirdi, acıyan bedenine rağmen gülümsedi. "Gücünü kullanabiliyor musun?"

Kolunu hafifçe yukarı kaldırdı, küçük bir alev topu yaratabilince gülümsedi. Minho sol elini chanın yarattığı alev topuna doğru tutmuş, hava akımı yaratmıştı chana doğru. Chan sıcak akımla titrerken eli minhonun sırtına gitmiş, yırtık olan kıyafetteki sargıyı hissetmişti. "Canın yanmıyor mu?"

"Yanıyor ama sorun değil"
Elini chanın ısınmaya başlayan vücuduna dokundurdu, derin bir soluk verdi. Duygularının değişmiş olduğunu hissediyordu.

Chan hafifçe doğruldu, biraz daha rahatlamıştı. "Sen kendini benim için feda ettin ama ben seni kurtarmaya çalışamadım bile"

"Ben uyurken tanrıçalar bana yardım ediyordu zaten, uyandığımda nabzın neredeyse atmıyordu çok korktum hatta..." dolan gözlerini sildi. "Boşver"

"Ağladın?"

"Ateş Lordu çok soğuktu..." gözlerinden bir yaş düştü. "Dua ettim, Gökyüzü ve Yeryüzü tanrılarına, 'ben uyandım, chan da uyansın, benim çektiğim acı bitti chanınki de bitsin' diye"

"Halen üşüyorum ama muhtemelen okun açtığı yarandan dolayı.." mırıldandı, sonra minhoya döndü. "Neden beni korudun ki? Amacın sarayı yıkıp beni bitirmek ardından omegaları serbest bırakmak değil miydi?"

"O an babanı gördüm bana seslendiğinde normalde inmeyecektim ama tam oku fırlatırken önüne geçmiş oldum"

'Dediklerimi duymamış demekki'
"Sen beni ne için çağırmıştın ki? Bir şey verecek gibi duruyordun. Bir şeyler söyledin sanki ama hatırlamıyorum"

"Ben," dedi Minhonun yanağını okşadı, baş parmağı dudaklarına değdi. "Omegaların güçlü olduğunu kabul ettim" biraz yaklaştı. "Senin gibi güçlü birinin beni yenebileceğine inandım ve bu hayatımın en güzel yenilgisiydi Lordum "

Minhonun gözleri şaşkınlıkla açılmış, kalbinin hızlandığını hissetmişti. "Be-ben yanlış duymuyorum dimi? Sen kabul ettin yani"

"Ettim" dedi. "Sen çok güçlüsün"

Minhonun kızmayacağını farkedip dudaklarına kapandı, minho ilk önce şaşırsa da özlemle öptü sıcak dudaklarını. İzin verdi bu sefer, feromonlarını serbest bıraktı. "Az önce uyandırırken beni öptün, hatırlatırım"

Minhonun kulakları kızarmıştı. "Dudakların çok soğuktu ne yapsaydım?"

Başını yan tarafa çevirince bir anda güçlü kollar tarafından çekilmiş, kendini Chanın göğsünde bulmuştu. Saçlarında dudaklarını hissettiğinde gülümsemiş fakat chana belli etmemişti.

"Sana yaşattığım her şey için çok özür dilerim, ama yerini ben söylemedim bundan emin ol," beyaz tutamları okşadı. "Hem niye korumak için sakladığım birini ele vereyim ki?"

"O an kendimde değildim sanki o yüzden ağzıma geleni söyledim" etrafa bakındı, ahşaptan minik eve. "Burası neresi ki?"

"Hastanede sana bakmadılar, 3 gün boyunca uyumadım ve uyursam sonsuz bir uyku olacağını biliyordum. Seni yataktan alıp düşünmeden bedenleme yaptım ve bi bakmışım," gülümsedi "çocukluğumda saraydan kaçıp kaçıp saklandığım yere gelmişim"

House of memories |minchan,banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin