Memories turn into daydreams

259 36 47
                                    

Minho sarıldığı bedene iyice sokulmuş, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Kalbi çok acıyordu, Chandan hem nefret ediyor, hem de ona sarılmak istiyordu. Hem Lordluğuna devam edip Omegaları özgür bırakmak istiyor, hem de bu nefretle yaşamak çok zoruna gidiyordu.

Bazen, sadece doğduğunuz için bile nefret edilebilirsiniz. Evet, küçüklüğünüzden beri size duyulan nefret içinize kapanmanıza, dışlanmanıza, neden olur. Minho da böyle büyümüştü işte. Hayatı boyunca ona hiç bir tür sarılmamıştı. Yıllardır yaşadığı bu sarayda ona her türlü imkan verilmiş, sadece susması ve odasından çıkmaması istenmişti. Eğitimlerini bile odasında alırdı. Dik yürüme eğitimi, kilosunu koruması, saygı, disiplinli olma, Alfalara nasıl, Omegalara nasıl, Gamalara nasıl, Vita ve Deltalara nasıl davranması gerektiği öğretilmişti.

Alfalara saygılı olması gerekiyordu.

Hiç olmamıştı.

Sırf bunun için babasından aldığı cezalar aklına gelince ağlaması hızlanmış, şuanda en nefret ettiği alfanın sırtında birleştirmişti kollarını. Dışarıdan çevresi çokmuş gibi görülebilirdi ama o, aşırı yalnızdı.Alfanın feromonlarını hissedince farketmişti yeni, Chan ona sarılmıyordu. Sakinleştiğini farkettiğinde ağlaması yavaşlamış ve Chanın sesini duymuştu. "Neden ağlıyorsun?"

"Beni ezikleyeceksin yine, o yüzden...boşver"

Chanın ona sarılmaması daha da canını yakıyordu şuan. Kendini cidden bir alfaya muhtaç omega gibi hissetmişti. Sarılmasını isteyen oydu ama chan ona sarılmamış, sadece göğsünde ağlamasına izin vermişti.

Chan memnuniyetsizce yerinde kıpırdandı, bir şey onu huzursuz ediyordu. Elleri oğlanın belinde birleşti, bir anda çekti kendine. İçi içini yiyordu sanki, ona acımamıştı fakat...adlandıramadığı bir şey vardı.

"Teşekkür ederim" diye bir fısıltı duydu. Kısıktı sesi. Chan o an bu çocukça teşekkürden dolayı pişmanlıkla gözleri dolmuş, hemen geri toparlamıştı kendini. O kadar istek arasından sadece kendisine sarılmasını istemesi, anlamadığı şekilde mutlu hissettirmişti ona. Nedense çok masum gelmişti bu istek.

Ruh hayvanı olan Kurtun sesini duymuştu zihninin içinde. 'Onu zorla öptün, ona vurdun, ona hakaret ettin, küçük gördün. Şimdi ona karşı bir şeyler mi hissediyorsun Christopher?'

'Saçmalama! Sadece ona sarılmamı istediği için sarılıyorum ona. İçten bir sarılma değil bu' diye yanıt verdi zihninin içinden.

'Eğer içten bir sarılma değilse, niye feromonlarını onun sakinleşmesi için kullanıyorsun? Ve.....Bi saniye onu niye kucağına çıkardın?'

'Sen karışma sonra konuşuruz. Beynim durmuş gibi ne yaptığımı bilmiyorum'

Gerçekten de kucağına çıkarmıştı minhoyu. Beynini kullanmıyordu sanki. Sadece bir an önce Omeganın sakinleşmesini istiyordu. Şuan öyle masum duruyordu ki, onu ateşler içinde yanan kalbine koymak istedi bir an. Minhonun feromonları ve kendi feromonları birleşince kendisinin bile sakinleştiğini hissediyordu.

Minhoya şuan dokunmak öyle garip geldi ki gözüne, rahatsız hissetti kendini. "Minho" dedi, "Özür dilerim"

"Ne-"

"Seni zorla öpüp ve...Sana vurduğum için"

Aslında şuan minho onun dalga geçtiğini sanıp ona vurabileceğini, bağırabilceğini düşünüyordu fakat karşısındaki gözlerde gerçekten pişmanlık görmüştü.

Kalbi garip bir şekilde atıyordu. Dayanamayıp tekrar sarıldı ona, geniş sırtında kollarını birleştirdi. "Büyüyü yanlış yapmışsın" Chan kıkırdadığında minho kaşlarını çatarak ayrılmıştı. "Sadece fiziksel acılarında değil, ruhsal acılarından bileğimdeki su damlası donuyor"

House of memories |minchan,banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin