Uçurumun kenarında, yıldızlarla bezeli karanlık gökyüzü, Solaria'nın geniş manzarasına serpilmiş gibiydi. Burada, dünyanın sınırında, Usta Gosa hareketsizce oturuyordu. Önünde yanan ateş, yüzündeki kırışıklıkları ve sakallarının arasındaki gri telleri aydınlatıyordu. Karşısında ise Kael, sessizce oturuyordu.
"Enerji kapıları..." dedi Gosa, her kelimeyi dikkatle seçerek. "Onlar, bedenin ve ruhun arasında bir köprüdür, Kael. Her bir kapı, içinde saklı bir evren gibidir . Bu kapılar açıldığında, içimizdeki enerjiyi evrenin enerjisiyle hizalayabiliriz. Ama unutma, evlat." diye devam etti, sesi daha da ciddileşerek, "Bu kapıları açmak sadece fiziksel bir süreç değil.. aynı zamanda ruhunun derinliklerine inmek demektir. İçindeki karanlıkla yüzleşmek, korkularını ve zayıflıklarını kabullenmek... buna hazır mısın?"
Kael, gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. Göğsünde biriken enerjinin dalgalarını hissedebiliyordu. Bu, ona hem korku hem de garip bir heyecan veriyordu. Gözlerini yeniden açtığında, kararlılıkla doluydu. "Ben hazırım, usta. Enerji kapılarını açmak istiyorum." dedi
Gosa, ağır ve otoriter bir ses tonuyla Kael'e doğru dönerek konuşmaya başladı, "O zaman beni dikkatle dinlemelisin. Her bir kapı, içindeki bir gücü uyandırmak demektir. Birinci Kapı, güç ve dayanıklılık kapısı yani Kök Kapısı... Omurganın en alt kısmında, kuyruk sokumunda yer alır. Bu kapıyı açmak, bedensel gücünü ve dayanıklılığını arttırır. Aynı zamanda büyülerden ve ruhani lanetlerin saldırılarından korunabilirsin. Ancak, bu kapının açılması gücünü arttırırken, bedenindeki dengeyi zorlar ve seni ağırlaştırır; dikkat etmezsen hareketlerini yavaşlatır ve seni hedef haline getirir. Fazla uzun süre açık bırakmak ise, kaslarının gerilmesine, eklemlerinin hasar görmesine neden olabilir.
İkinci Kapı, Çeviklik ve Esneklik Kapısı... ya da bilinen diğer adıyla Sakral Kapı." dedi, yavaşça. "Bu kapı, omurganın hemen yukarısında, sakral bölgenin yakınlarında yer alır. Onu açtığında, bedenin bir nehir gibi akar. Çevikliğin ve hızın artar, düşmanın gözüne neredeyse bir hayalet gibi görünürsün. Her hamlen, bir rüzgarın dansı gibi keskin ve kaçınılmaz olur. Ama bu kapıyı açmak, sadece hız ve esneklikle sınırlı kalmaz... Aynı zamanda seni daha kırılgan kılar, Kael. Fazla hızlı hareket etmek, eklemlerine ve kaslarına zarar verebilir; savunmanı zayıflatır. Bir anlık tereddüt, senin düşüşün olabilir. Aynı zamanda büyülere ve mühürlere karşı da zayıf kılar."
Eli ile kendi bedeninde ki noktayı işaret ederek gösterdi. Ardından sözlerine devam etti. "Üçüncü Kapı... Savunma Kapısı ya da Solar Pleksus Kapısı." dedi, kelimeleri neredeyse birer ritüel gibi ağızdan çıkarken. "Bu kapı, göğüs kafesinin hemen altında, mide bölgesine yakın bir yerde bulunur. Onu açtığında, bedenin bir kaya gibi sağlamlaşır. Enerjin, etrafında bir kalkan gibi büyür; vücudun, gelen saldırıları emip geri püskürtmek için içsel bir direnç geliştirir. Bedeni savunma pozisyonuna almak, her darbenin ağırlığını içinde hissetmek, içindeki enerjiyi tüketir. Savunman ne kadar güçlüyse, enerjin de o kadar hızlı tükenir. Bir kaya gibi sağlam olabilirsin ama unutma, kayalar da zamanla aşınır." Dedi.
Derin bir nefes aldı ve elini kalbine götürdü. " Dördüncü Kapı... Dayanıklılık ve İyileşme Kapısı, ya da Kalp Kapısı.. Bu kapıyı açtığında, bedenin, kaybettiği enerjiyi yeniden kazanır; her nefesin, hayatın kaynağına dönüşür. Yorgun düşmüş bir vücut için, bu kapı bir yenilenme kaynağıdır; her kas, her damar, her hücre, tazelenmiş bir güçle dolup taşar. Ancak bu kapı uzun bir konsantrasyon süreci istediği için savaş meydanında kullanılmaz." Dediğinde Kael'in zihninde bir an için Moria'nın, **** hakkında anlattığı şeyler canlandı.
Gosa, Kael'in yüzündeki değişimi yakaladığında hafifçe gülümsedi. "Sanırım bunu daha önce duymuş gibisin.."
Kael, kafasını hafifçe öne eğdi.. "Evet, usta. O kasabada bizden önce ki jeagerın böyle birşey yaptığını duymuştuk.. " diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeager: Adaletin İki Yüzü
Science FictionGerçek bir Jeager, savaş meydanında doğar, burada şekillenir ve burada ölür.