*3

296 32 11
                                    


Hande, takım arkadaşlarıyla kafeye girdiğinde neşeli bir sohbet içerisindeydi. Antrenman sonrası yorgunluğunu atmak için kahve iyi gelecekti. Takımın enerjisi her zamanki gibi yüksekti; gülüşmeler, şakalaşmalar aralıksız devam ediyordu. Onlar masalarına otururken, Hande sipariş vermek için kasaya yöneldi. O sırada gözleri çalışanı gördü ve bir anlığına durakladı.

Kasa arkasında duran kişi, sabah spor salonunda karşılaştığı kızdı, Saliha. Bu kadar kısa süre içinde onu ikinci kez görmesi inanılmazdı. Bir an gözlerine inanamadı, sanki hayal görüyordu.

"Şaka yapıyorsun!" diye mırıldandı kendi kendine, hafif bir gülümsemeyle. "Kaç tane Saliha var ki burada?"

Hande, şaşkınlığını gizlemeye çalışarak hafifçe eğildi.

"Merhaba! Yani... bir tesadüf mü desem bilmiyorum ama... sabahtan beri karşılaşıp duruyoruz. Kaç tane Saliha var bu şehirde acaba?"

Saliha hafifçe gülümsedi, "Antrenmanlardan sonra burada çalışıyorum."

"Vay be, gerçekten mi?" Hande şaşkınlığını gizleyemiyordu.

"Sabah sahada, şimdi kafede. Gerçekten iki yerde birden olmak zor olmuyor mu?"

Saliha nazikçe başını salladı. "Zaman zaman zor oluyor, ama alıştım sanırım."

"Harikasın," dedi Hande, içten bir hayranlıkla. Sonra biraz daha neşeli bir tonda ekledi,

"Kahve içmeye alıştığım yer de burasıydı. Tesadüfler hiç bitmiyor galiba."

"Sizin için ne hazırlamamı istersiniz?" diye sordu kibarca.

Hande siparişi verdiğinde, Saliha hemen hazırlıklara başladı. Hande, kasada beklerken bir an için Saliha'nın enerjisini düşündü. Bu kadar yoğun bir hayatı nasıl dengeliyordu? Hem antrenmanlar, hem kafede çalışmak...

"Kızlar," dedi Hande, masaya döndüğünde hâlâ şaşkınlığını atlatamamıştı.

"Az önce siparişi aldığım kız var ya... Sabah sahada antrenman yapıyordu."

"Gerçekten mi?" dedi Simge, kaşlarını kaldırarak.

"Yani bir insan nasıl bu kadar çok şeyle uğraşabilir?"

Hande omuzlarını silkti. "Bilmiyorum ama inanılmaz biri olmalı. Hem antrenman, hem de iş... Merak etmeye başladım."

Masadaki diğer kişiler bu tesadüfe güldü, ama Hande'nin aklı bir süre daha Saliha'da kaldı. Bu kızın hikayesini gerçekten öğrenmek istiyordu.

Bu sırada masadaki muhabbet devam ederken Hande, Saliha'nın ustalıkla işleri idare etmesine hayran kalmaya başlamıştı. Bir yandan masadaki sohbeti dinlerken, diğer yandan gözlerini sık sık Saliha'ya çevirmekten kendini alamıyordu.

Ebrar, Hande'ye doğru eğilip alaycı bir bakış attı.

"Dikkatin bayağı dağıldı, Hande. Ne oldu, o kadar mı ilgini çekti buradaki işler?"

Hande gülerek omuzlarını silkti. "Ne diyeyim? O kadar dikkatli çalışıyor ki, bakmadan duramıyorum."

Masadakiler kahkahalar atarken, Hande Saliha'nın masalar arasında nasıl dolaştığını izlemeye devam etti.

***

Handelerin masasına ara sıra bakmasına rağmen onların yanına gitmemeye özen gösteriyordu. Saliha son işlerini bitirdikten sonra bu akşam erken çıkmıştı. Saliha, işten çıktığında eve doğru yorgun adımlarla yürümeye başladı. Tek düşündüğü şey eve gidip biraz dinlenmekti. Gün boyunca yaşadığı yoğunluk onu fazlasıyla yormuştu. Hande ile olan tesadüfi karşılaşmaların ardından, bir an olsun kafasını toparlayamıyordu.

Yakamoz II hansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin