*28

202 31 13
                                    


Saliha, bir süre huzurla uyuduktan sonra yavaşça gözlerini açtı. Hande, hala yanındaydı, koluna sıkıca sarılmış bir şekilde derin bir uykudaydı. Hande'nin yorgun yüzüne baktı, sakin nefes alışları Saliha'ya huzur veriyordu. Onu rahatsız etmemeye özen göstererek yavaşça yerinden kalktı. Sırtındaki hafif ağrıyı hissedince derin bir nefes aldı ve dikkatlice uzandığı yastıktan doğruldu.

Sessiz adımlarla mutfağa doğru yöneldi. Saatin geç olduğunu fark etti ama aklından geçen tek şey ilaçlarını almaktı. İlaçlarını raftan alıp içti pansumanı da yapılması gerekiyordu ama Saliha Eve geldiğinden beri bunu bir türlü beceremiyordu. O yüzden handeyi beklemek en doğrusu olacaktı. Karnından gelen guruldama ile yemek hazırlamak için buzdolabına yöneldi. Dolapta bulduğu sebzeleri yavaşça doğrayıp tavaya attı. Küçük bir yemek hazırlayacaktı; hafif bir tavada sotelenmiş sebzeler ve yanında biraz peynirle basit ama lezzetli bir tabak yapmayı planlıyordu. O sırada, mutfakta hafifçe bir şarkı mırıldanmaya başladı. Sesinin rahatlatıcı tonuyla mutfağı dolduruyordu.

Hande, yatakta dönerken yemek kokusunu ve Saliha'nın şarkı söyleyen sesini duydu. Yavaşça gözlerini araladı ve mutfaktan gelen seslere gülümsedi. Sessizce kalktı ve Saliha'yı mutfakta izlemeye başladı. Saliha, dikkatle yemeği karıştırırken, bir yandan da şarkıyı söylüyordu.

Ah kaldırımlar biliyor
Bir devir muhteşemdik
Güz güneşinden hüzünlü
İlk yazdan şendik

Hem utangaç hem hevesli
Mektepli sevgililerdik
Pek kırılgan, pek acemi
Bir söyler bin gülerdik Son Sardunyalar-Sezen Aksu

Hande'nin ona yaklaştığından habersizdi. Hande, birden Saliha'nın arkasına geçti ve beline sarıldı. Saliha hafif bir çığlık attı ve hızla arkasına döndü. Hande gülerek ona bakıyordu.

"Korkuttum mu seni?"

"Sen de nereden çıktın böyle?!"

Hande, Saliha'nın yüzündeki ifadeye bakarak onu biraz daha sıkıca sardı. Önce boynuna yavaşça bir öpücük kondurdu, ardından Saliha'yı kendine çevirerek dudaklarına yavaşça dokundu. Saliha, öpücüğün sıcaklığını hissederken gözlerini kapattı, ardından Hande'ye hafifçe gülümseyerek baktı.

"Yemekler neredeyse hazır,"

Hande aldırmadan, gülümseyerek, "Yemekler bekleyebilir, ama sen..." dedi ve Saliha'nın dudaklarına bir öpücük daha kondurdu.

"Hadi ama, açsındır. Hem bu yemeği senin için hazırladım," dedi ve Hande'nin kollarından hafifçe sıyrılarak tavanın başına döndü.

"Senin yaptığın her şey mükemmeldir, eminim,"

Saliha'nın hareketlerini izleyerek mutfağın bir köşesine yaslandı. O an, yemeklerin kokusu ve Saliha'nın huzurlu hali Hande'yi tamamen sakinleştirmişti. Tüm günün stresini ve babasıyla yaşadığı tartışmaları bir anlığına unutmuş, sadece Saliha'yla bu anın tadını çıkarmaya başlamıştı.

Saliha, yemeği bitirip masaya geçmek için adım attığında, elini hafifçe karnına götürdü ve yüzünü buruşturdu. Hande, Saliha'nın yüz ifadesini fark eder etmez telaşla ayağa kalktı.

"Ah, ilaçlarını unuttun mu yoksa? Hemen getiriyorum!"

Endişeyle söylendi. Tam dönüp ilaçları almak için hareket ederken, Saliha nazikçe Hande'nin kolunu tuttu ve onu durdurdu.

"Hayır, sorun yok. İlaçlarımı aldım, sadece pansuman kaldı,"

Saliha, Hande'yi yeniden oturması için yönlendirirken. "Onu yatarken yaparız, olur mu?"

Yakamoz II hansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin