Kamyonun arkasındayken bağlı kollarımla telefonumu bulmaya çalıştım, hızlı aramalarımdaydı o yüzden Aidan'ı aramak istedim ama yapamadım, kollarım arkadan bağlıydı ve ağlamak dışında hiçbir şey yapamıyordum.
Aidan's pov
Arkada kalan herkesi öldürdüm, ama onu bulamadım onu son görüşümün böyle olmasına izin veremezdim. Kamyonu motorsikletle takip etmeye çalışıyordım ama silah sıkıyorlardı ve en sonunda tekeri patlattılar. Motordan inip koşmaya başladım. Onun hayatı için koşuyordum ve kamyonetin arkasındaki demire tutunup ayaklarımı kapıya vurdum. "Y/N!" diye bağırıyordum, arka arkaya devalarca ve içeriden kısık çığlıklar geliyordu. Kapıyı açmayı başardım ama kaskıma gelen bir mermiyle yere savruldum. kapının hafif aralığından onu görebiliyordum, saçları dağılmıştı, gözleri kıp kırmızıydı, yardım istiyordu, her yerini bağlamışlardı, sadece bakabiliyordu ama o kadar çok şey anlatıyordu ki, gözlerinde hayal kırıklığı vardı, böyle bitmesin istemişti.
Uzun dağınık saçları açıktı kamyon her sıçradığında saçları başka bir hal alıyordu, ben ise yerde yuvarlanarak tekrar gidişini izledim. O güzel kızla daha bu sabah gülerken, ona bakarken bile büyükenirken, narin tenine kıyamazken benim yüzümden düşmediği hal kalmamıştı, öldüğümü sandığındaki yıkılışı gözümün önünden ayrılmıyordu. Çığlıkları bana acı veriyordu, canı acımasın diye yaptığım her şey farklı bir yerden vuruyordu onu, o beni güçsüzleştiriyor ben onu tehlikeye atıyordum.
Ailesi yoktu ve tek kardeşi onu kaçırmıştı, kim bilir ne yapacaktı, kılına dokunmasına izin vermemeliydim, mesajına cevap verseydim, ya ilk aradığında açsaydım. Onun sesini duymak benim canımdan önemli değil mi? Gözlerinde tekrar acı görmektense onu görmemeyi tercih ederdim ama hayatımda bu bencilliği ne ona ne kendime yapacak gücüm yoktu. Onu bulaştırmamış olmayı dilerdim, hiç gelmemiş olmayı dilerdim. Hayatımın sonuna kadar uzaktan acı cekseydim de onun acı çektiğini görmeseydim. Bana ilk sarılarak ağladığı gün her göz yaşı için tekrar lanet ettim varlığıma, peki ya o enkazda gerçekten ölmüş olsaydım, ona bu acıyı vermenin vicdan azabıyla bile yaşayamazdım. Ama kollarımın arasındayken dünyayk karşıma alırdım onun için.
Benden korkması hep canımı yaktı ama korkmaması şçin yeterince sebep sunmadım, şuan da korkuyo, ona yapacaklarımdan değil onun için yapacaklarımdan korkuyor. Abisini göz yaşına bakmadan damla damla kanını akıtacağımı onun için her şeyi göze alacağımı biliyor. Y/N benim her şeyim, hayatta onun için vazgeçmeyeceğim tek bir şey yok, ve Tyler bunu gayet iyi biliyordu.
y/n's pov
"Abi lütfen yapma!" Kollarımdan tavana zincirlerle bağlıydım hareket edemiyordum ve Tyler kıyafetlerimi kesiyordu, bıçağının ucu hafifçe bana değiyordu ve çizikler bırakıyordu. Yavaş yavaş ve acılı yapıyordu, ürtümde yarısı paralanmış bir tişört ve altımda pijama altım vardı, bıçağı göğüsümün üzerinde gezdiriyor, yaralar bırakırken aynı zamanda tişörtümü parçalıyordu. "Abi..." diyerek yıkıldım, bacakalrım tutmuyordu, sadece tavana asılıydım, onu abim olarak bile görmüyordum, sadece sinirlerine dokunmak istemiyordum. Bıçağının ucuyla çenemi kaldırdı. "Ben senin abin değilim, yalanlarımı öğrendiysen bir parçası olma zamanın da geldi." dedi. Aidanın adını sayıklamaya başlamıştım, beni kurtaracak başka kimse yoktu.
Aklıma başımıza gelen her şey geldi, tam olarak her şey, ilk tanıştığımız gün bana gösterdiği o utangaç, nazik yüzü, hastanede bir hafta yanımda kalması ve her fenalaştığımda yaptığı panik. Bana orda kart oynamayı öğretmişti, hiç sıkılmamıştık. Karşısına dağılmış halde çıkmama rağmen bana ne kadar güzel olduğumu söyleyişi, ona onu sevdiğimi itiraf etmeme rağmen beni bırakıp gidişi... kollarında atak geçirmem, aynı gece kollarında uyumam, o günden sonra hayatım değişmişti, hiç mutlu olmadığım kadar mutlu olmuştum, bana gitar çalmıştı, üzerine çalıştığı bir şarkıyı söylemişti, ona güvenmememe rağmen yanımda kalmıştı. Benç ne kadar sevdiğini hatırladım, yüzümde bir gülümseme oluştu.
Tyler'ın ne yaptığı hakkında bir fikrim yoktu ama onu düşününce bile moralim düzeliyordu, sırtıma ağır çizikler atan bıçakla irkildim. tişörtümü tamamen kesmişti, "Bana bak!" diye bağırdı. "Sana bakmam bile kusmak istememe yetiyor, aksine Aidan'ın düşüncesi bile senin yok olucağının bir kanıtı!" dedim.
Çenemin altını hafifçe çizmeye başladı, acıdan delirecek olsam da ona kıvrandığımı görme hazzını vermeyecektim. "Doğduğundan beri adamlarıla seni izliyoruz, bu istediğimi böyle gerçekletrieceğimi düşünmemiştim ama şikaretçi değilim..." diyerek pis elleriyle saçlarımı yüzümün önünden çekip boynumu okşadı, sütyenimin ilk askısını bışağıyla kesti. "yapma..." diyebildim. Bıçağı tekrar çeneme dayadı ve bastırmaya başladı. " Sana bana ne yapıp yapmayacağımı söyleme hakkını kim verdi?!" diye bağırıp ikinci askısını da kesti, kazarnmış gözlerle vücuduma bakıyordu.
"Eğer tek bir hamle daha yaparsan soluk boruna kadar deşerim seni!" diye bir ses yükseldi. Başımı kaldırdımve onu gördüm, gelmişti. Koşmak istedim hareketlendim ama ellerim zincilerle bağlıydı hareket bile zor ediyordum, vücudumun bitkin düşeceğini hissediyordum. "Aidan!" diye bağırdım son gücümle, bağırmak sayılmazdı ama bana öyle gelmiyordu saniyesinde arkamdaki iki adamı vurdu ve yanıma koştu, silah seslerinden ürpermiştim ama onun burda olması kadar rahatlatıcı hiçbir şey yoktu. Abime tekme attım sendeledi, Aidan yanıma ulaştığında sıkıca belime sarıldı. hızlıca yanağımdan öptü, sarılmayı bırakmak istememişti ama gerekiyordu.
Tyler'ı yakasından tuttu, vücudumun kesik yerlerine baktı, neredeyse kan içinde kalmıştım. Gözleri doldu ama kaşları çatıldı. Yüzüne ilk yumruğunu geçirdi, tekrar tekrar ve yere fırlattı, yüzünü tekrar tekrar yumruklamaya başladı. " SEN NE DEMEK BENİM OLANA GÖZ DİKERSİN, ONUN KILINA BİLE ZARAR GELİRSE ÖLDÜRÜRÜM DEMEDİM Mİ BEN SENİ!" diyerek yüzünü parçalarcasına vuruyordu. "Aidan-" dedim. her şeyi bıraktı, Tyler'ı boğazından tutup yere yapıştırıp bana döndü. "Efendim sevgilim, her şeyim, güzelim..." "Yüzü, çok korkunç görünüyor, kan içinde Aidan, abimdi o benim bir zamanlar..." diyebildim "Özür dilerim güzelim ama onu hayatta bırakarak seni tekrar tehlikeye atamam, zaten bıçak üstünde yaşarken seni tekrar bu halde görmeyi kaldıramam." dedi burnunu çekti, bana ne yaptıklarına baktikça gözleri doluyordu ama daha çok sinirleniyordj, silahını aldı ve abimin boynuna dayadı.
Silah patladı, sonra tekrar, sonra tekrar, tekrar tekrar devam etti, başı gövdesinden ayrılacak kadar deşti boynunu. Bakamıyordum, Tylor'un cevinden anahtarları cıkardı ve kollarımı çözdü, sonunda hareket etmek mükemmel bir şeydi. Kendimi taşıyacak kuvvetin yoktu, hemen beni kucağına aldı, yine kolları arasındaydım, beraber bizi yere oturttu ve tişörtünü çıkardı, üstüme giydirdi, seni böyle görmelerine dayanamıyorum, eve gidelim pansuman yaparız dedi ve başımdan öptü. Ne yapacağımı şaşırmıştım.Beni nasıl bulmuştu?
beni tekrar kaldırdı ve yaralarıma dokunmamaya çalışıyordu, çok başarılı olamasa da olabilecek en az acılı yolla taşıdı, hastaneye gidemezdik, polise haber giderdi, beni kucağında arabadan indirdi, aslında arabada da hiç bırakmış sayılmazdı, şoför arabayı sürerken benimle arka koltuğa gelip başımı okşamayı yüzümü sevmeyi hiç bırakmamıştı. eve döndüğümüzde hiç enerjim kalmamıştı, bana bir şeyler yedirdi. Tekrar lavabo tezgahındaydık, bu sefer o bana pansuman yapıyordu, tişörtünü üzerimden çıkardı, canı acıyordu, tüm kesiklerime krem sürdü sırtımdaki dışında hiçbiri derin değildi, sırtımı döndüğümde tek bir şey sayıklıyordu "Özür dilerim..." tekrar tekrar özür diledi elini tuttum ama konuşacak güvüm yoktu. Sırtıma dikiş attı.
Canım yansa bile bir şey diyemiyordum. pansuman bittğinde her yerim sargı bezleriyle oluydu, bana tişörtünü tekrar giydirip yatağa götürdü, tişört onun gibi kokuyordu, artık evde olduğumu hissettiriyordu. Dinlen biraz dedi ve gözlerim kapanırken dudağıma bir öpücük kondurup yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birbirinden uzak (Aidan Ryan Gallagher)
FanfictionY/N ve Aidan Ryan Gallagher'ın hikayesi