Uyandığımda vücudumdaki kesikler yanıyor olsa da iyileştiklerini hissediyordum, Aidan işini biliyordu, aynı zamanda kollarım boynuna dolanıyor, onun kolları belime sarılıyordu, saçlarının arasından ellerimi geçirdim, son günlerde çok yorulmuştuk. Ne okul, ne iş. ne bir şey kalmıştı hayatımızda, sadece birbirimiz vardık ama o bile yoruyordu. Gözlerini araladı, biraz kıpırdandı ama boynuma daha çok sokulup gözlerini geri kapadı, bu hallerini çok seviyordum, kedi yavrusu gibiydi, bu kadar korumacı ancak bu kadar sevgi dolu başka birini görmek imkansızdı.
Tüm gece yaşananlardan dolayı kabuslar görmüştüm, sıçrayarak uyanmıştım ama beni sakinleştirmeyi başarmıştı, yataktan kalkmak istedim, kolları arasından hafifçe çekilirken beni kendine geri çekti. "Şuanı bozma, gitme." dedi, zaten ayağa kalkacak gücü bile bulabileceğimeen emin değildim ama yine de kolları arasından sıyrıldım. Durumumu hatırlatınca hemen kalkıp yanıma geldi, bana elini uzattı.
Beraber mutfağa indik, kahvaltı hazırlıyordu ama karışmama izin vermemişti, huzursuz olduğunu fark edebiliyordum ama içinde tutuyordu. "Gitmem gerekiyor." diye fısıladı ama davlumbazın sesinden duyamamıştım. "Hm?" diyerek tekrar etmesini istedim ama etmedi. kahvaltı ederken gözleri hep üzerimdeydi, gülümsememe engel olamıyordum ama o gülmüyordu, Kahvaltımız bitince salona geçtik.
Y/n: Bir sorun mu var?
Aidan: Söyleyemem
Y/n: Neden? Aidan bana her şeyi söyleyebilirsin lütfen.
Aidan: Söylersem engel olursun güzelim.
Y/n: Yine gitmekle mi alakalı? Aidan yapma şöyle lütfen? Hala gitmen gerektiğini mi düşünüyorsun?
Aidan: Düşünmüyorum sevgilim biliyorum.
Y/n: Bana ne zaman bunu yapmaktan vazgeçeceksin, canımı yakıyorsun ve her seferinde sana gitme diye yalvarmaktan çok yoruldum, bana zarar vermiyorsun şunu kabullen artık sensiz bi hayat istemiyorum.
Aidan: Ben olmasaydım bunlar başına gelir miydi sanıyorsun, bana bu kadar bağlı olman canımı yakıyor, peşimdeki insanlar seni kullanıyor ve zarar görüyorsun, canına kast eden kimse yok bensiz güvende olmanı istiyorum.
Y/n: Güvende olmak umrumda mı sanıyorsun! Seninle güvende hissediyorum! Sen yanımdayken kimse bana zarar veremezmiş gibi geliyor, öyle de zaten! Gitmemen için yalvarmaktan çok sıkıldım, artık sana inanmıyorum.
Aidan: Sadece seni korumaya çalışıyorum, lütfen yapma.
Y/n: Sensiz yaşamak istemediğimi anlaman için ne yapmam gerekiyor? Gitme Aidan sensiz yapmak istemiyorum! Artık bahane gibi geliyor! Kendi hayatına dönmek için sana zarar veriyorum diyerek gidiyorsun! Git! Gidersen asla affetmem seni!
Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum, o da göstermemeye çalışıyordu ama hakim olamıyordu, hiçbir şey demeden yukarı çıktı, benden uzaklaştığı her an daha çok nefret ediyordum, artık ona güvenmiyordum, onsuz bir hayat istemiyordum ve bunu söylememe rağmen gitmekte ısrarcıydı, git dedim. Demesem de giderdi.
Kendimi toparlamaya çalışırken bir süre sonra aşağıya indi, bana baktı, hiçbir şey diyemedim, kapıya yaklaştı, kapı kolunu tutup çıkacakken kafasını döndürdü, dayanamadım. Yaralarıma rağmen koşup boynuna sarıldım, sarıldıkça ağlamaya devam ettim, tereddüt etti. "Son olduğunu bilirsem bırakamam." dedi. "Bırakma o zaman." dedim ve o da kollarını belime doladı, öyle sıkı sarıldı ki gerçekten bırakmayacağını sandım, yine inanmamam gereken kişiye inandım. Beni havaya kaldırdı, bacaklarımı beline doladım, şuanın geleceğini hissetmiştim, gideceğini biliyordum ama bırakmasın istedim. "Ben de geleyim seninle." dedim hafifçe başını salladı, titreyen sesiyle "Olmaz." dedi.
"Beni bırakırsan asla affetmem seni." dedim, seni bırakamam desin istedim, gitmesin istedim ama biliyordum. "Sana dönmem için önce sana göz dikenleri teker teker katletmem, sonra kendi peşimdekileri öldürmem gerek. Senin için tüm dünyayı kana bularım ama dönerim sana." dedi. Yavaşça beni yere indirdi ve eliyle göz yaşlarımı sildi, dudakları titreyen dudaklarımı buldu. Ayrıldığımızda ilk gidişini hatırladım.
Y/N: Bu konuşmayı ilk yaptığımızda sana sensiz yaşayamam demiştim.
Aidan: Sensiz zaten yaşayamıyorum lütfen bana inan, seni seviyorum.
dedi ve gitti, kapıdan çıktı ve bir süre sonra arabasının sesini duydum. Gidiyordu, koltuğa oturup ağlamaya başladım. Kapı çaldı, koşarak açtım ama o değildi, olmayacaktı. Elina gelmişti, halimi görünce hemen bana sarıldı. "Ne oldu, çabuk anlat, neden bu haldesin?" dedi. Koltuğa oturduk her şeyi anlattım, bu sefer gerçekten tam olarak her şeyi, son aylarda yaşadıklarımızı, Aidan'ın kim olduğunu, abimi, her şeyi. Şokla, ağzı açık dinledi, beni teselli etti ama anlatmak bile iyi gelmişti, diyecek bir şey bulamıyordu ama kimseye söylemeyeceğini biliyordum, ağlamama engel olamıyordum, beni bu halde bıraktığı için ondan nefret ediyordum.
"Ondan nefret ediyorum! Gitti bıraktı beni! Nasıl yapar ya ben onun için ölmeyi göze almışken gitti!" Elina saçlarımı okşuyordu, onu bırakacaktım, aklımdan da ahyatımdan da çıkaracaktım.
Aidan's pov
Çıktığım anda elli yerimden bıçaklanmış gibi hissettim, onun daha fazla zarar görmesine izin veremezdim, daha fazla acı çekmesine izin veremezdim, kaçırıldığı günden hazırlamıştım uçak biletimi, planım önce Tyler'ın patronunu ve adamlarını öldürecektim, diğer düşmanlarımızı ve bana yada Y/n'ye zarar vermeye en ufak bir potansiyeli olan herkesi öldürecektim, sonra kendi ekibimi öldürecektim, bu hayatla ilgili her anı dünya üzerinden silecektim. Sonra hayatımın aşkına dönecektim, beni affetmeyebilirdi, ama onu tekrar görecektim, bana güvenmesini sağlayacaktım, sağlayamazsam bile onu tekrar görebilmek için hayatımı bile vermeye hazırdım.
Onu o kadar çok seviyordum ki benden nefret etmesini en ufak bir acı yaşamasına tercih ederdim, belki dönğnce evli olacaktı, çocukları olacaktı, yıllar geçmiş olacaktı, ama yaşıyor olacaktı çünkü onu tehlikeye atamazdım, ve bu süreçte onu göremezdim, görürsem dönerdim, dönmem demek onu riske atmam demekti ve bunu yapamazdım, onu şimdiden özledim. Gözlerimden akan yaşları silmedim sadece bana bunu yaptıran pezevenklerden daha çok nefret ettim. Ona gel demek istedim ama gelemezdi, hayatına devam etmek zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birbirinden uzak (Aidan Ryan Gallagher)
FanfictionY/N ve Aidan Ryan Gallagher'ın hikayesi