İhanet

9 0 0
                                    


Yalnızdım, yatağa uzanmış tavana bakıyordum, Aidan'la görüşmemizin üzerinden 2 güç geçmişti, gece yarısıydı ve gözüme uyku girmiyordu, onu düşünüyordum, affedemiyordum, gitmesine anlam veremiyordum, neden yaptığını anlatmış olsa bile kafam o kadar doluydu ki eşleştiremiyordum. Kapı çaldı. Derin bir nefes verdim ve terliklerimi giyip pijamalarımla kapıya yöneldim. Kafam o kadar doluydu ki kim olduğunu tahmin bile etmeden refleks olacak kapıyı açtım ama karşımda gördüğüm surat beni tüm düşüncelerden uzaklaştırıp mutlu olmaya çağırır gibiydi. 

Y/n: Aidan neden burdasın?

Aidan: Görmek istedim... seninle konuştuğum günden beri uykum gelmedi, gözlerim şişti ama asla uyuyamadım, seni özledim, görmem gerekiyordu.

Y/n: Ben de uyuyamadım... düşüncelerim karman çorman, ders notlarınu Elina'dan alıyorum ama göz bile atamadım, hiçbir şey yapmadan yoruluyorum... 

Aidan: Sana dondurma getirdim.Belki mutlu olursun diye...

Gülümsedim, "İsterim. Teşekkür ederim." elinden bana uzattığı dondurmayı aldım. "İçeri gelsene." dedim ama kafasını salladı. "Gelemem, yani gelebilirim ama gelmeyeyim, zorla gelmişim gibi, düşün sen ama yani evet düşün ama ara beni olur mu?" dedi. Çok tatlıydı, gülümsemeye çalışıyordu ama stresli olduğu her yanından belliydi. "Peki tamam o zaman, geri yatıyorum ben." dedim gülerek, kapıyı kapatacaktım. "Dur- yani durma ama dur istersen bir dakika." dedi, "Neden bu kadar streslisin, ne oluyor?" dedim ama cevap vermedi duraksadı. Panik yapmaya başlamıştım. "Aidan iyi misin? Bir şey mi oluyor, önemliyse içeri gel." kafasını hayır anlamında salladı. Bana yaklaştı yanağıma küçük bir öpücük kondurdu, kokumu içine çekti, gülümsedim ama kafam daha allak bullak oldu. Gitti. 

Sinirlenmiştim ama kokusunu o kadar özlemiştim ki tüm geçe aklımda kalabilirdi, bana huzur getirdiğini unutmuştum ve sonunda yorgunluk çöktü, dondurmayı buzluğa koydum ve kendimi yatağa attığım gibi uyudum. Neden yaptığını anlamıştım, çözümü benden hızlı bulmuştu. 

Sabah uyandığımda saat geçti, kahvemi koydum, kafamı topladım ve Elina'nın attığı notları geçirmeye başladım, tekrar telefon çaldı, notların yarısına gelmiştim, bilmediğim şeyler değildi. Telepfnu açtım.  "47. sokak 6/2. kapı." dendi ve kapandı, evime biraz uzaktı, arabamı aldım ve 48. sokağa park ettim. Görünmesi riskini alamazdım. Adresi bulduğumda kapıyı dinlemeye başladım. Arkamda adım sesleri duyduğum anda silahımı çevirdim, Aidan'dı, korkmuştum. "Ne yapıyorsun burda?" diye sordum. "İşimi." deyip sessiz ol işareti yaptı ve benimle kapıyı dinlemeye başladı ama sesler duyulmuyordu. 

"İçeride ne var bilmiyoruz, bence beni öpmeden girmeye gönlün el vermez." dedi muzurca gülümseyerek. "Tabi canım." dalga geçtiğim açıktı ve kapıyı tekmeleyerek açtım. Açtığım anda küfür etmem bir oldu çünkü onlarca silahlı adam bize bakıyordu, yutkundum. Takla atarak içeri girdik ve bir masayi siper aldık, adamlar ateş etmeye başlamışlardı bile. Arada birkaç adamın topuğuna sıkıyorduk ama masa delik deşik olmuştu ve nefes nefese kalmıştık, birbirimize baktık. "Kötü bitmesine izin vermeyeceğim, çık burdan, söz veriyorum döneceğim." dedi sessizce. "Asla, seni burda yalnız bırakamam, saçmalama." dedim ve önüme döndüm.

Birkaç adam yıkılda da bitmiyorlardı ve etrafımızı sarmışlardı. Aidan sırtından iki silah çıkardı. "Bana güveniyor musun?" diye sordu. "Şuan bunları konuşmanın sırası mı?" dedim kolumla onu dürterek. "Y/N bana güveniyor musun!? Cevap ver!" "EVET!" diye bağırdım, elindeki taramalılardan birini bana uzattı. "Sırtını dön bana." dedi, ne yapacağını anlamıştım. Sırt sırta vermiştik. "Şimdi!" diye bağırdığı anda birbirimizden destek alarak kalktık, o önümüzdeki ben arkamızdan saran insanlara sıkıyordum. Bu hareketi yapmak için ölümüne güveneceğin biri olması gerekiyordu, geri siper aldığı anda sırtımdan vurulurdum.

 Aidan "Y/N BENİMLE HAFTAYA CUMARTESİ AKŞAM YEMEĞİNE ÇIKAR MISIN!" diye bağırdı, silah seslerinden zor duyuluyordu ama duymuştum, şoka girmiştim. "NE?" diye ger bağırdım. "SENİ YEMEĞE ÇIKARMAK İSTİYORUM." diye geri bağırdı. "ONU DUYDUM, BU TEKLİFİ BURADA MI YAPIYORSUN CİDDEN?" diye sordum ama "SENİ SEVİYORUM!" diye bağırdı, "TAMAM EVET ÇIKARIM, EVET!" diye bağırdım. Olduğumuz durum gittikçe zorlaşıyordu, silahlılar bitmiyordu ve fazlası geliyor gibiydi ama birbirmizi bırakmadık, en azından ben öyle sanmıştım. Sırtımda boşluk hissettim, her şeyi anlamıştım, bana ihanet etti.

Omzumdan vurulmam saniyeleri almadı ve devrildim. Yediğim kurşunun acısı yediğim kazığın acısı kadar büyük değildi bile. Gözlerim kararmaya başladı ama tutunmam gerekiyordu, Yuvarlanmaya çalıştım, kafamı kadırmaya çalıştım ama hissizleşiyordum, saçlarım kana bulandı. Gözlerimdeki son görüntü Aidan'ın beni oradan dışarı çıkarmasıydı. Ambulans sirenleri ve karanlık. 



Gözlerimi açtığımda kocaman beyaz ışıklar vardı, hastanedeydim, omzumu hissetmiyordum ama sarılıydı, yoğun bakımda olduğumu anladım, başım inanılmaz ağrıyordu. Camdan Elina ağlayarak beni izliyordu, hemşireler onu içeri almıyordu. Doktor içeri girdi, durumumun stabil olduğunu söyledi, uyanmamı beklediklerini söyledi. Yaşıyorum anasını satayım, O Aidan karşıma çıktığı gibi öldüreceğim onu, hatta beteri. Elina sonunda içeri girdi, gözleri kıpkırmızı olmuştu. Doktora "Bize biraz müsade edebilir misiniz lütfen?" dedim ve dışarı çıktı. Elina burnunu çekerek, "Nasıl oldu bu, Y/n nasıl, dikkat etmedin mi?" konuşmakta zorlanıyordum ama ağzımdan tek bir cümle çıktı. "Aidan'ı ihbar et." Şoka girmişti, "Ne- ne diyorsun nasıl?" dedi. "Sana anlattığım her şeyi, adresini ver, yaptıklarını söyle, her şeyi anlat Elina, biri tarafından öldürülmesin istiyorum, hapishanede insan yüzü göremeden çürüyerek ölsün." 

Şokla yüzüme baktı, "Ya sen ne olacaksın, bu işle bağlantın ortaya çıkar." diye sordu, benim planım belliydi. "Merak etme, kendim için uygun gördüğüm başka bir şey var." 

Birbirinden uzak (Aidan Ryan Gallagher)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin